Hafta sonu Yunanistan Başbakanı Papandreu’nun kriz konusunda AB’ye sitemlerini okuyunca kafam karıştı.
“...AB’nin önceki günkü zirvede siyasi destek vermekle birlikte piyasaların psikolojisi karşında cesaretsiz kaldığını” öne süren Papandreu, “Biz Euro bölgesi üyesiyiz. AB ne istediğine karar vermeliydi” dedikten sonra “Bugün sadece Yunanistan’ın değil bütün AB’nin inandırıcılığı sınavdan geçiyor” diye devam etmiş. Son noktayı da “Yunanistan, tek başına mücadele edebilecek siyasi ve ekonomik bir süper güç değildir” diye koymuş. Finali ise “bugün yaşadıklarının bir hayat dersi olduğunu, bu dersin bir daha aynı duruma düşmemeleri için örnek teşkil etmesi gerektiğini” söyleyerek yapmış!
Bir çok soru aklıma geliyor:
İlk aklıma gelen; Yunanistan’ın bunca zamandır aklının nerede olduğuydu. Madem AB üyesi olduklarının farkındalar, o zaman Maastricht kriterlerinin de farkındaydılar. Kriterler konulduğunda bunlara uymuyor olabilirlerdi. 1993 yılında konulduğundan bu yana bunlara uymamaya ne demeli? Ders almak için bugünleri mi beklediler?
Bir başkası; kriterler uyma konusunda hiç çaba göstermedikleri gibi rakamları çarpıtmaya ne demeli. Hem AB üyesi diğer “kardeş devletleri” kandıracaksınız, hem de tek başına mücadele edemeyeceğinizi söyleyip onlardan yardım isteyeceksiniz.
Alın size bir tane daha: Maastricht kriterleri konulduğundan bu yana kriterleri hiç bir zaman tutturamamış olan Yunanistan’ı denetlemeyen, “cezalandırmayan”, o kriterleri niye koyduğunu bile neredeyse unutan AB’nin aklı nerdeydi?
Belki de hepsinden önemlisi; AB, nasıl olur da “bugünlerin” gelebileceğini çok daha önceden düşünüp, planlamaz? Nasıl olur da böylesi krizlerle mücadele edecek, çözüm üretecek mekanizmaları oluşturmaz?
İkinci dünya savaşından sonra Batı dünyası Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (WB) ile küresel finansla problemlere çözüm üretecek mekanizmalarını oluşturdu. Dönem dönem farklı misyonlar yüklense de bu iki kurum son 50 seneye damgalarını vurdular. Son krizle birlikte IMF’nin rolü daha da arttı. AB’de bu gelişmeyi kullanarak Yunanistan ya da ileride sorun yaşayabilecek diğer ülkeler için çözüm üretebilirdi. Ancak AB’nin “ağır abileri” Fransa ve Almanya, her ne kadar IMF’de ağırlıklı oy hakkına sahip üyesi olsalar da; IMF’nin AB’nin içine girmesine müsaade etmek istemediler.
Tipik kıta Avrupası yaklaşımıyla krizi kendi içinde çözmeye çalışıyorlar, daha da çok çalışacaklar. Ancak ellerinde bu işleri çözecek mekanizmalar olmadan, karar verme konusunda bir çok aksaklığı olan AB’nin bu sorunu nasıl halledeceğini merakla izleyeceğiz.
Hem Yunanistan hem de AB suçlu!
Haberin Devamı