Gümüş 7 katına çıkar mı?

Haberin Devamı

Altın fiyatları geçtiğimiz haftalarda ard arda yeni rekorlar kırdı. 1.226 dolar ile zirve görüldü. Mart 2008’de görülen 1.030 doların ikinci kez geçilmesi, rekorların önünü açtı.

İkinci dip gelecek, altın alalım...

Enflasyon patlayacak, altın alalım...

Paralara güven kayboluyor, altın alalım...

İşler iyiye de kötüye de gitse, altın alalım..

2008’deki “petrol alalım” çılgınlığından sonra şimdi de sırada “altın alalım” çılgınlığı var. Altın fiyatlarının bundan sonra nereye kadar yükseleceği en çok merak edilen soruların başında geliyor. 1.200 olmadı; 1.600 diyenler var ama, en çok konuşulan 2.400 dolar.

2.400 dolar nereden mi çıkıyor?

21 Ocak 1980’de gün kapanış değeri olarak 843 doları gören altın fiyatlarını ABD’nin tüketici fiyat endeksiyle bugüne getirdiğinizde karşınıza çıkan rakam 2.340 dolar. Eh buraya kadar gelinmişken 2.400 de olur deniyor. Hesap makul. Ancak Ocak 1980’de altının 843 dolara çıkmasının sebebi pek “makul değil”.

Petrolle başlayan zenginlik

Arkasındaki asıl sebebin, gümüş olduğunu biliyor musunuz? Siz hiç “Hunt Brothers”ın hikayesini duydunuz mu? Hunt biraderlerin 1973 yılından başlayarak gümüşte yaptıkları spekülasyon, finansal piyasalar tarihinin unutulmazları arasındadır.

Babaları Haroldson L. Hunt 1920’lerde başlayan petrol furyasında Arkansas ve Lousiana eyaletlerindeki oldukça cesaretli ve başarılı adımlar atmış, önemli başarılar elde etmiş.

H.L.Hunt’ın büyük oğullarından Bunker; bir yandan babasından ayrı olarak Amerika’da petrol arama ve çıkarma faaliyetlerini büyütürken, diğer yandan da yurtdışına el atmış. O sıralarda kardeşlerinden Herbert, babalarının Hunt Oil şirketini yönetirken, Lamar da Amerikan Futbol Ligi’ni organize ediyor. Bunker, başarısız Pakistan deneyiminden sonra, Libya’da iki sahada arama ve çıkarma lisansı alıyor. 1961’de BP ile yarı yarıya ortak olduğu 65 no’lu sahada, Afrika’da o güne kadar keşfedilen en büyük petrol yatağı bulunuyor. Rezervden Bunker’in payına düşen rakam 7 milyar dolar hesaplanıyor ki bu rakam onu; 35 yaşında bir anda dünyanın bir numaralı zengini haline getiriyor. Bu arada ABD’de petrolün yanı sıra et, şeker ve pizza zincirlerine de yatırıma devam ediyor. 1970’lere gelindiğinde yıllık geliri 30 milyon dolarlara ulaşıyor.

Bunker; artan enflasyon, Vietnam Savaşı ve Ortadoğu’daki karışıklıkları da göz önüne alarak varlıklarının bir kısmını artık güvenli “limanlara” yatırmaya karar veriyor. O günlerde ABD vatandaşlarının altın almaları yasak (!) olması nedeniyle de gümüş almaya karar veriyor ve 1970-73 arasında onsu 1.5-3 dolar arasında değişen fiyatlardan 200 bin ons gümüş alıyor. Aynı yıllarda Libya’da Kaddafi iktidarı ele geçiriyor ve petrolü devletleştirmeye karar veriyor. Bunker’in BP ile ortak olduğu saha da devletleştirilen sahalardan biri.

Artan enflasyonun da gelirlerini erittiğini düşünen Bunker, Herbert ile birlikte 1973-74 yıllarında borsalardan, dünya gümüş üretiminin yüzde 8’ine denk gelen 55 milyon onsluk kontrat satın alıyor. Ardından da tüm bu kontratların “fiziki olarak teslimini” istiyor. Bu miktar borsalardan o güne kadar talep edilen en büyük fiziksel teslimat rakamı.

Gümüş fiyatını uçurdular

1979 yılında Bunker ve Herbert, iki Suudi şeyhle birlikte Bermuda’da Metal Investment adlı bir şirket kuruyor. Yaz aylarında 8 dolara yükselmiş olan gümüş fiyatları; bu şirket aracılığıyla sonbaharda fiziki teslimi yapılmak üzere COMEX ve CBOT’tan yapılan 43 milyon onsluk alım sonrasında iki ay içinde 16 dolara yükseliyor. Ancak bu alımlar; kayıtlı depolarında 120 milyon onsluk gümüş stoğu bulunan iki borsayı da panikletmeye yetiyor. Bunker, fiziksel olarak arzın önemli bir kısmını aldığından dolayı, alımlarla devam ettikleri takdirde fiyatların patlayacağını düşünüyor. Daha da alıyor ve 1979’un son gününde fiyat 34.45’e ulaşıyor. 17 Ocak 1980’de gümüş gün içinde 50 doları görmesine rağmen Bunker almaya devam ediyor. Hunt’ların o andaki pozisyonlarının değeri 4.5 milyar dolarken, kârları 3.5 milyar doları buluyor.

21 Ocak’ta COMEX, gümüş ticaretini durduruyor! Sadece pozisyon kapatma emirlerini kabul edeceklerini açıklıyor. Mart ortasında gümüş 21 dolara gerilerken, Fed faiz artırıyor. Faizlerin artması, gümüş spekülasyonu için kullanılan paranın da maliyetini de artırıyor.

Ve sonunda iflas ettiler

International Metal’in elinde bulundurduğu 60 milyon kontratlık pozisyonun günlük “marjin ihtiyacı” 10 milyon dolara ulaşıyor! Bunker halen daha fiyatı yukarı götürmenin ancak ve ancak yeni alımlarla olabileceğine inanıyor. Elindeki gümüşleri teminat göstermesine rağmen, ne Avrupa’dan ne de Ortadoğu’dan yeni para bulma çabaları sonuç vermedikçe fiyat daha da aşağı düşüyor. En nihayetinde 25 Mart’ta günlük marjin ihtiyaçları 135 milyon dolara ulaşıp da bunu ödeyemediklerinde “biraderler” için yolun sonuna gelinmişti! 27 Mart’ta 25.80’den açılan gümüş fiyatları 10.80’den kapanıyor.

Hunt biraderlerin gümüşte yaptıkları manipülasyonla 50 dolarlara gelen gümüş fiyatları, aslında 1976 yılı başında 140 dolardaki altın fiyatlarının, 840 doların üzerine çıkmasının gerçek sebebi. Hunt biraderler altın alabiliyor olsalardı belki durum farklı olabilirdi.

Bugünden bakıldığında; o gün görülen zirveyi gerçek bir arz/talep sonrasında oluştu diyerek “baz” almak, o günkü fiyatı bugüne getirmek ne denli doğru bir “varsayımdır”?

Eğer o günkü altın fiyatını doğru(!) kabul edip enflasyon sebebiyle altın 2.340 dolara çıkacaksa; 18 Ocak 1980 günü 49.45 dolardan kapanan gümüşün de 137.27 dolara çıkması gerekir. Bu da gümüşün 17.50 baz fiyatına göre 7.5 kattan fazla artması demektir. Altın 1.200 dolardan hepi topu iki katına çıkacakmış... Aynı mantıkla gümüş 7 katından fazla çıkacaksa, neden altın alasınız ki? Altın varsayımı doğruysa, gümüş daha mantıklı değil mi?

Asıl merak ettiğim yetkili kurumların, 1980’de yaşananlardan neden ders çıkarmamış olduğudur. Belli ki insanoğlunun bu konuda bir “zaafiyeti” var...

*****


DTP’nin kapatılması piyasayı nasıl etkiler?

DTP’nin kapatılması politik belirsizliği artıran bir faktör. Bunun etkileri önümüzdeki yılın başından itibaren daha da fazla hissedilecektir. DTP’nin kapatılması haftanın olumsuz açılmasına neden olacaktır. Doların değer kazanmasıyla altın ve petrolde yaşanan düşüşler, piyasalardaki olumsuz havayı destekleyecektir.

Doların değer kazanması henüz daha hisse senedi piyasaları bundan tam olarak etkilemedi. Bu hafta başında euro/dolar paritesinde 1.48’lere doğru bir miktar toparlanma olabilir. Bunun yanısıra yılsonuna yaklaşılıyor olmasının getirdiği psikoloji, piyasalardaki düşüşü sınırlasa da uluslararası hisse senedi piyasalarındaki bozulmanın ortaya çıkması İMKB’deki kâr realizasyonlarını hızlandıracaktır.

Paritedeki hareket ve DTP’nin kapatılmasına bağlı olarak dolar/TL kurlarında yaşanacak tedirginlikle 1.5250 seviyesinin görülmesi mümkün. Ancak iyi bilanço kapatma endişeleri ve DTP sürecinin nasıl bir sonuç ortaya çıkaracağının anlaşılmasına kadar, kurda daha sert hareketler olmasını beklemiyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR