Fed ve ECB’nin bu hafta yapacakları toplantı kritik. İskoçya’daki referandum da piyasaları yakından ilgilendiriyor. Merkez bankaları oynaklığı düşürebilecek mi bekleyip göreceğiz.
Geçtiğimiz hafta küresel piyasalar açısından görece olarak sakin geçse de iç piyasalar hayli hareketliydi. Bu hafta iç piyasalara bir de gelişmiş ülke piyasaları eklenecek. 16-17 Eylül’de Amerikan Merkez Bankası Fed’in toplantısı, 17-18 Eylül’de de Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısı var. Avrupa ama daha çok İngiltere için önemli olan İskoçya referandumu da 18 Eylül’de yapılacak. Hülâsası bu hafta piyasalar açısından geçilmesi gereken önemli eşikler var.
Geçen hafta da veriler ve “sözel yön göstermeler” adına “verimli bir haftaydı”. ABD’de Fed başkanlarının faizlerin tahminlerden önce artabileceği yorumları, özellikle İngiltere Merkez Bankası Başkanı’nın istihdam piyasasındaki seyir böyle devam ederse 2015’in ilkbaharında faiz artışlarına başlanabileceğini söylemesi önemliydi. ABD için adeta bir “laboratuvar” vazifesi yapan İngiltere’den gelen bu haber bence önemliydi.
Büyümede revizyon olacak
Geçtiğimiz hafta açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamlarının Orta Vadeli Plan’dan (OVP) uzaklaşılıyor olması endişeleri arttırdı. OVP’ye göre 2015 büyüme hedefi yüzde 4. İkinci çeyrek için açıklanan yüzde 2.1’lik büyümeden ve geçtiğimiz birkaç haftada piyasalarda yaşananlardan sonra bu hedefin tutması olasılığı azalmış durumda ve nitekim hükümet kanadında da önümüzdeki ay bir revizyon geleceği konuşuluyor. Yılın son çeyreğine giriliyorken bir “revizyon” ne kadar anlamlı o da ayrı bir tartışma konusu.
Bu haftaya döndüğümüzde Fed’in toplantısından 10 milyar dolarlık kısıntı dışında maddi bir sonuç çıkmayacaktır. Merakla beklenen faizlerin “makul bir süre daha düşük seyredeceğine” dair olan cümlenin açıklama metninden çıkıp çıkmayacağı. Eğer bu açıklama çıkarılırsa faizlerin yeni yılın ikinci çeyreğinde artmaya başlayacağı; ki benim beklentim bu; fiyatlanmaya başlayacak. Bu da bizim piyasalarımız için pek de iyi bir haber değil!
Bu haftanın küresel piyasalar açısından en önemli olayı ECB toplantısından çok İskoçya’daki “Bağımsızlık Referandumu” olacak. ECB’den parasal genişlemenin hangi yöntemlerle yapılacağının netleşmesi dışında yeni ve daha önemli bir açıklama beklenmiyor. Bu nedenle gözler 18 Eylül’deki İskoçya referandumunda olacak. Son açıklanan anketler İngiltere’de kalma yönünde olduğu yönünde.
‘Hayır’ pound’a yarar!
İskoçlar, İngiliz poundu kullanmaya devam edeceklerini ayrı bir merkez bankaları olmayacağını açıklasa da referandum sonucu önemli olacak. Dolar karşısında Temmuz’da gördüğü 1.7190 seviyesinden, geçtiğimiz hafta 1.6052 seviyesine kadar gerileyen pound, İskoçların İngiltere ile birlikte kalma kararı vermesi durumunda toparlanacaktır. Bu toparlanma sırasında geçtiğimiz haftayı 1.6267’den kapatan poundun ilk aşamada 1.6490, eğer bu seviyeyi de geçebilirse 1.6630 seviyelerini görme ihtimali hiç de az değil. Eğer İskoçlar “Biz kendi kaderimizi çizeceğiz” derlerse bu durumda 1.5725 seviyelerinin görülmesi işten bile değil!
Dolar Endeksi TL’yi de vuruyor!
Geçtiğimiz hafta tüm kürede “dolar rüzgarı” esti. Sadece TL değil tüm ülkelerin paraları da bu rüzgarda, dolar karşısında eğildiler. En fazla “eğilenlerden” biri de Rus Rublesi ve G.Afrika Randı ile birlikte Türk Lirası oldu. Geçtiğimiz hafta 2.1875’teki kritik eşik geçildi. Üstelik haftalık kapanış da 2.2230 ile bu seviyenin hayli üzerinde gerçekleşti. Paritenin 1.29 civarlarında salındığı haftada, doların değer kazanması “sepet kuru” da yukarıya götürdü. Önceki haftayı 2.4825’ten kapatan “sepet kur” geçen haftayı 2.5510 seviyesinden kapattı. Bu hafta Dolar Endeksi’nde yaşanabilecek bir yükseliş dolar/TL kurlarının 2.2560-2.2650 bandına taşıyabilir. Bu ister İskoç referandumundan, isterse de Fed açıklamalarından olsun bu seviyelerin görülme olasılığı artmış durumda. Dolar/TL kurlarında yeni yükseklerin görülmesi ihtimalinin artmasının ardında hafta sonu IŞİD’e karşı oluşturulan ”çekirdek koalisyonun” bildirgesine Türkiye’nin imza atmamasının da etkileri olacaktır. Ancak WSJ’nin “Ankara artık müttefikimiz değil” başlıklı haber/yorumu daha fazla dikkate alınırsa o zaman bizim piyasalarımızdaki “oynaklık” daha da artacak demektir. Bu durumda önümüzdeki hafta Merkez Bankası’nın yapacağı toplantı daha da fazla önem kazanacak demektir.