Finansal piyasalar yurt içi ve yurt dışındaki kritik gelişmelere odaklandı. ABD Merkez Bankası’nın faiz kararı, TCMB’nin PPK toplantısı ve euro/dolar paritesi herkesin merak konusu. Kritik gelişmeler, dolar/TL, borsa ve faizlerin kaderini belirleyecek.
Geçtiğimiz hafta sonunda ABD’de Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisi açıklandı. Beklenti 185 bin kişilik artış idi, gerçekleşme 138 bin kişilik artış oldu. İşsizlik oranı beklentileri yüzde 4.4 iken gerçekleşme yüzde 4.3 olarak açıklandı. İşgücüne katılımdaki düşüş bunu açıklamaya yardımcı oluyor. Genel olarak Fed’in önümüzdeki hafta yapacağı toplantıda faiz artırmasını engelleyecek bir veri değil. Ve Fed 25 baz puanlık artışı yapacaktır. Ancak bu artış şimdilik doların değer kazanmasına yetecek bir artış olmayacak. Euro tarafındaki değer kazanımları; şimdilik devam edecek gibi görünüyor.
Geçen hafta bizde de dış ticaret verileri açıklandı. Mayıs’ta yüzde 9.3 artan ihracat 13.2 milyar dolara yükselirken, yüzde 21.4 artan ithalat 20.9 milyar dolara çıkmış. Dış ticaret açığı 7.7 milyar dolara ulaşmış. Kısa vadede küresel fon akımlarının yaratmış olduğu ve bir süre devam edecek “iyimser havada” bunlara dikkat edilmese de orta-uzun vadede piyasalar için sorun yaratmaya aday gelişmeler bunlar.
Swap farkı geriledi
Bugün, Mayıs ayı enflasyon verileri açıklanacak. Enflasyon verisi bir yana, Merkez Bankası’nın izlediği fonlama politikası kurun aşağı yönlü seyrinde etkin olmaya devam ediyor. TCMB’nin geçtiğimiz Cuma günkü Ağırlıklı Ortalama Fonlama (AOF) faizi yüzde 11.98’de. Londra’daki haftalık/aylık swap piyasası ile fark geçtiğimiz haftalardaki 100-125 baz puanlardan 40-60 baz puana gerilemiş durumda. Ancak halen daha Londra’nın elinde fazla TL likiditesi var ve onlar halen daha dolar/TL swap işlemleri ile TCMB’ye yüzde 12.25’ten TL plase etme çabalarına devam ediyorlar.
Merkez faizi indirir mi?
Ne Geç Likidite Penceresi ne de haftalık politika faizinden bahsetmiyorum. AOF’den bahsediyorum. Dolar/TL kurunun pariteden de aldığı destek ile 3.51’in altına düştüğü, Londra ile aramızda 40-60 baz puana kadar daralsa da bir faiz farkımızın olduğu bir ortamda öncelikle bu farkın kapatılması için sonrasında da TL’nin aşırı değer kazanmasının önüne geçebilmek adına TCMB’nin
15 Haziran’daki PPK toplantısında AOF’yi kademeli olarak düşürmesi yerinde olacaktır.
En azından 10-20-30 baz puanlık hamlelerle yapılacak indirimlerin kurlar üzerinde ne denli etkisi olduğunu anlayabilmek için dahi bunu yapması yerinde olacaktır. Aksi takdirde yüksek faiz ile düşen kurların enflasyon üzerindeki “zahiri” etkisi bir yandan geçici olacak, diğer yandan da Ocak ayındaki 3.94’lerde döviz almış olanlar “Biz bu herzeyi neden yedik?” diye soracaklardır. Yüksek faiz ile kuru terbiye edecekseydik, bunu neden dolar 3.94’e giderken çok önceden yapmadık da bunca bedel ödedik? Eğer o zaman bunu yapmadıysak, bugün bunu neden yapıyoruz?
Bu ve benzeri soruları sormamak için Merkez Bankası’nın AOF üzerinde bazı “denemelere” başlamasının zamanı geldi. Kurdaki düşüşün yarattığı tembelliğe kapılmadan, bundan sonrası için planlamalara şimdiden başlamakta fayda var. İndirilecek faiz 100-200 baz puan ne yazık ki ol(a)mayacak. Olsa olda 50-100 baz puan arasında dalgalanacak, yaşanacak indirime kurların tepkisine göre de “dozajı” ayarlanması gerekecektir.
‘Euro’daki çıkış sürer mi?
Negatif faizlere belki devam edecek ancak piyasa beklentisi parasal genişlemenin sonlandırılması yönünde bazı adımların atılması yönünde. ECB’den gelecek varlık alımlarının sonlandırılması yönündeki bir yol haritasının; euro/dolar paritesini 1.1500 seviyelerine çıkaracağına dair çok sayıda tahmin/rapor yayınlandı. Her ne kadar bu raporlar “1.Macron Boşluğu” adını verdiğim ve mutlaka kapanacak(!) olan 1.0727-1.0821 arasındaki “boşluğun” kapanması konusunda bir şeyler söylemiyor olsalar da; piyasalarda vadeli kontratlar aracılığıyla “hissedilen pozisyonlanma” pariteyi 1.15’lere götüreceğe benziyor.
Temel olarak AB tarafından gelen veriler toparlanmayı ifade ederken, asıl sorun Trump’ın söylemlerinde çıkıyor. Son olarak Paris Anlaşması’ndaki ABD imzasını geri çekti. Dünyanın olumsuz tepkilerini çekerken Elon Musk başta olmak üzere CEO’lardan oluşan Trump’ın Danışmanlar Kurulu’ndan ayrılıklar başladı. Trump’ın bu adımına karşın Merkel tarafından AB’nin kenetlenmesi ve ABD’den bağımsız olarak ayakları üzerinde durma konusunda daha ciddi adımlar atması konusunda açıklamalar geldi. AB’nin “birleşmesi” konusundaki bu söylemlerin; göreve geldiği törende Fransa milli marşı yerine Birleşik Avrupa marşını kullanan Macron ile birlikte daha da güçleneceği kaçınılmaz. Hindistan Başbakanı Mondi ve Çin Başbakanı Li ile görüşen AB yetkilileri ve muhataplarının açıklamaları Trump’ı eleştiren yöndeydi. Kısa vadede Trump’ın ve ABD’nin geri adım atması mümkün olmasa da küreden gelen bu tepkiler, Amerikalılar’ın tepkileriyle birleşince küresel tepkilerin yansımaları mutlaka olacaktır.
Küresel risk iştahı çok açık
ABD, İngiltere ve Alman borsaları tarihi zirvelerinden geçtiğimiz haftayı ya kapattılar ya da geçtiğimiz Cuma günü tarihi zirvelerini gördüler. Haftaya Fed faiz artıracak bile olsa, küresel fon yöneticileri bir yandan bunu çoktan fiyatladık, diğer yandan “Satsak ne alacağız?” sorusuna yanıt bulamadıklarından dolayı hisse senedi piyasalarında alıcı olmaya devam ediyorlar.
ABD’de faizler artacak olsa da 5-10-30 yıllık tahvil getirilerinde bu artıştan endişe duyulur gibi bir hal yok. ABD’nin “asıl çocuğu” ve Cuma günü 2.439’dan kapatan S&P 500 endeksi için 2.465; 21.206’dan kapatmış olan DJI için 21.650 seviyeleri resmin içine girmiş gibi görünüyor. En azından önümüzdeki hafta yapılacak Fed toplantısına değil ama bu haftanın sonuna kadar bu seviyelerin test edilmesi olasılığı arttı. Eğer bir düzeltme gelecekse, büyük olasılıkla Fed toplantısından sonraya kalacaktır.
VIOP 30’da zirve ne olur?
Bizim piyasalarımız da küresel piyasalardaki havanın da desteğiyle pozitif seyrini sürdürüyor. Bu seviyeleri hak ediyor muyuz sorusu ayrı. Zira dış ticaret verileri kısa vadede, turizm ve doğrudan yatırımlar konusundaki endişeler borsadaki performansın “bize rağmen” gerçekleştiğini söylüyor. Şimdilik dışarıdan gelen “akımın” keyfini sürelim. Akım durduğunda veya tersine döndüğünde bu ve benzeri sorunlar öne çıkacaktır. Cuma günü 122.150 seviyesinden kapanan yakın vade VIOP 30 kontratı için 124.725-125.100 seviyeleri resmin içine girdi. Küresel risk iştahı devam ettikçe de bu seviyelerin test edilmesi için ciddi çabalar olabilir. Aşağıda 117.500 seviyesinin önemli bir direnç seviyesi olduğu hatırdan çıkarılmamalı.