Geçtiğimiz haftanın küresel gündeminin başında Birleşmiş Milletler (BM) ve ardından da Pittsburgh’daki G-20 toplantıları yer alıyordu. Libya lideri Kaddafi, BM toplantılarında herkesten rol çaldı. Ama asıl genel kurulunda konuşma yaptığı örgütü terörist olmakla suçlayarak hatırlanacak gibi.
Finansal piyasaları ve iş dünyasını asıl ilgilendiren G-20 toplantılarından gelecek haberlerdeydi. Artık G-8’in yerini alacağı söylenen bu grup Kasım 2008 Washington, Nisan 2009 Londra’dan sonra üçüncü toplantısını ifa etti. Her ne kadar Kanada ve İtalya G-20’deki ağırlıklarının G-8’deki kadar olmayacağı düşüncesiyle yeni oluşuma “taş koymaya” çalışsalar da, küresel ekonominin yüzde 85’i, dünya ticaretinin yüzde 80’i ve dünya nüfusunun yüzde 66’sını temsil eden G-20’nin küresel politikalar konusunda daha aktif olmasına karar verildi.
Sonuç bildirgesinde;
* Banka sermayelerinin güçlendirilmesi, finans kesiminin aşırı risk almasının kontrol altına alınması,
* Korumacılığa karşı savaşılması
* Fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılması ve enerji güvenliği,
* Kamu talebinin kademeli olarak azaltılarak, özel talebin öne çıkarılması,
* Vergi cennetlerine karşı önlemler,
* 4 milyar yeterli eğitimi alamayan dünya nüfusu için Dünya Bankası’nın yeni bir fon kurarak çalışmaları başlatması,
* Dış ticaret açığı veren ülkeler ile fazla veren ülkeler arasındaki dengelerin kurulabilmesi için IMF’nin çabalarının öne çıkarılması ve IMF’nin yeni rolünün güçlendirilmesi gibi konularda mutabakata varılmış durumda.
Belki tek somut karar, krizin bitmediği ve teşvik paketlerine devam edilmesi oldu.
10 ay gibi kısa bir geçmişi olan G-20’nin bunun dışında net bir karar ortaya koymamış olması, henüz daha kendine olan güveninin oluşmadığını gösteriyor. Yine sorunlar komisyonlara “havale” edildi!
Şimdi gözler, önümüzdeki hafta IMF’nin ve Dünya Bankası’nın İstanbul’da yapılacak olan yıllık toplantılarında. Buradan bankacılığın düzenlenmesi ve denetlenmesi adına neler yapılacağı, bankaların alacakları risklerin denetlenmesi ve özellikle de sermaye yeterlilikleriyle ilgili konulardaki kararlar (eğer somut bir karar alınacaksa tabii ki) dikkatle izlenecek.
Ayı piyasası rallisinin sonuna yaklaşılıyor!
ArtIk yükselmekte zorlanmaya başlayan borsalar için G-20’lerin teşvik paketlerinden geri dönülmeyeceği, ikramiyelere sınır getirilmeyeceği haberleri aslında iyi haberler. Ancak bunlara rağmen özellikle ABD piyasalarında yükselişlerin sonuna gelinmiş gibi. Belki daha fazla bonus, belki sadece “tarihe not düşmek adına” Dow Jones’ta 10.000 (arızi olarak da 10.350) seviyesi zorlanabilir. Ancak görünen o ki ayı piyasası rallisinin sonuna yaklaşılıyor!
Yılın son (bonus) çeyreğine girilmiş olması, önümüzdeki hafta yapılacak IMF toplantıları bundan sonraki iki haftalık süreçte düşüşleri sınırlayacak yönde olacaktır. G-20 sorun çıkarmadı. Ama piyasalara yeni alım dalgası daha getirecek kadar iyi bir haber de çıkmadı. Gelen haberler, sadece satıcı olmayı düşünenlerin bu kararlarını biraz ertelemelerini sağlayabilir. O kadar...
Onlar da IMF toplantılarından sonra kararlarını netleştireceklerdir.
İMKB’de kritik seviye 44.900-45.600 bandı
İMKB ve dolayısıyla Türkiye için IMF toplantıları ayrı bir önem taşıyor. Ülkemizin tanıtımı dışında, muhtemel bir IMF programı konusunda “iyi” haberler duymaya çalışacak piyasalarımız. O zamana kadar da en azından grafikteki trend korunmaya çalışılacaktır. Yurtdışında sert hareketler yaşanmadığı takdirde bu çaba sonuç verecektir. Ancak yurtdışında trendin sonuna gelinmiş ise; ki bence öyle; İMKB de birkaç günlük direniş sonrasında ana hareketi mutlaka takip edecektir. Grafikte görünen trend bu hafta için 44.900-45.600 bandında yükseliyor. Bu seviye kırılmadığı sürece “umut” korunacaktır.