Bayram tatili nedeniyle kısa sürecek haftada piyasalar Fed ve ECB’yi yakından izleyecek. Fed’in faizleri 25 baz puan artırması beklenirken, vereceği mesajlar ilerisi için önemli
Geçtiğimiz hafta yapılan Para Politikası Kurulu toplantısından “sürpriz artış” çıktı. Toplantı öncesinde ekonomistler arasında yapılan ankette “Artış olmaz” diyenlerle “100 baz puan artış” olur diyenlerin ortalaması 50 baz puanlık bir artışa işaret ediyordu. PPK’da en yüksek beklentinin de ötesine geçerek politika faizini 125 baz puan artırdı.
Bu kararla 1 haftalık politika faizi yüzde 16.5’ten yüzde 17.75’e yükselirken, gecelik borç verme faizi yüzde 19.25, gecelik borçlanma faizi de yüzde 16.25 olurken, Geç Likidite Penceresi (GLP) faizi de 20.75 oldu. Böylelikle 25 Nisan’dan bu yana yapılan toplam faiz artırımı 500 baz puana ulaştı.
TCMB geç kaldı
Geç ve kademeli yapılan bu artışlar ne yazık ki istenen etkiyi yarat(a)madı. Zamanında yapılmış olsaydı 200-250 baz puanlık artışlarla çözülebilecek sorunları 500 baz puanlık bir artışla bile tam olarak çözebilmiş değiliz. Zira gelinen noktada piyasada oluşan güven kaybını faiz artışı ile telafi edebilmemiz git gide zorlaşıyor. Kurlardan da bunu görmek mümkün.
Geçen hafta açıklanan Mayıs’ta yüzde 1.62 artan tüketici fiyatlarıyla yıllık bazda TÜFE yüzde 10.85’den 12.15’e yükseldi. Asıl çarpıcı olan yıllık ÜFE’nin yüzde 20.16’ya ulaşması oldu. Haziran’da vergiler düşürülerek sağlanan sabit akaryakıt pompa fiyatlarına rağmen; kur cephesinde yaşanan belirsizliğin ÜFE tarafında yeni baskılar getirmesi kaçınılmaz görünüyor.
ÜFE ile TÜFE arasındaki farkın bu denli açılması üreticilerin maliyetlerini satış fiyatlarına yansıtamadıkları anlamına geliyor. Ya talep konusunda bir sorun var ya da bir süre sonra yansıyacak demektir. Bu da önümüzdeki aylarda TÜFE tarafında “birikmiş bir enerji” demek. Ya da bazı üreticiler bu zararı taşıyamadıkları durumda piyasadan çekilecekler demektir. Ya TÜFE tarafında ya da işsizlik tarafında aradaki bu farkın etkilerini ileride göreceğiz.
13 Haziran’da Fed toplantısından sonra faiz kararı açıklanacak. Benim ve de piyasanın beklentisi 25 baz puanlık bir artış yönünde. İletişimi çok daha önceden yapıldığından ve fiyatlara dahil olduğundan önemli bir değişiklik yaratması beklenmiyor. AB Bölgesi’ndeki İtalya ve İspanya siyasi belirsizliği sırasında “güvenli liman” olan ABD tahvil getirilerinde sınırlı bir yükselişe yol açabilir ancak radikal bir hareket beklemiyorum.
14 Haziran’da da ECB’nin toplantısından faiz ve parasal genişlemeye dair çıkabilecek kararlar izlenecek. Faiz tarafında bir hamle beklenmezken, parasal genişlemenin sona erdirilip, erdirilmeyeceğine bakılacak. Fed’den daha önemli olabilir buradan çıkacak karar. Parasal genişlemenin sonuna gelindiği algısı olursa paritede 1.1960-1.2020 bandına bir hamle olabilir. Olmadığı takdirde 1.1450’lere doğru bir hareketin başladığını görebiliriz.