Finansal piyasalar artık yarın yapılacak FED toplantısını bekliyor. FED’den 25 yada 50 baz puanlık bir indirime neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Hatta geçen hafta boyunca piyasalar adeta indirim yapılmış gibi hareket ettiler.
FED’den beklenen indirim, değişik “oyuncular için” farklı şeyler ifade ediyor. “Eşikaltı” kredi sorunu yaşayan emlak sektörü ve finansman sağlayan mali kesim için ‘can simidi’ olarak görülen indirim; sorunlu hale gelmiş, ödeme sorunu yaşanan konut kredilerinde yeniden ‘çarkların’ dönmesi anlamını taşıyor.
Döviz piyasalarında faizi düşecek dolardan çıkanlar; başta euro olmak üzere aralarında YTL’nin de bulunduğu faizi yüksek paralara yöneldi. Euro, dolar karşısında 1.3927 ile tarihi rekor seviyeye yükselirken; YTL, Güney Afrika ve Brezilya para birimleri de ciddi oranda değer kazandı.
Asıl çarpıcı gelişmeler emtia cephesinde yaşanıyor. Üstelik de kafa karıştıracak tarzda... Global piyasalarda yaşanan krizin göbeğinde bile ‘güvenli liman’ olarak algılanmayan altının onsu, geçen hafta 717 dolar seviyesine çıktı. Son dört haftada yüzde 11.3 değer kazandı.
Bakır ve nikel başta olmak üzere; endüstriyel metallerdeki tepkilerin sınırlı kalması; ekonomik büyüme endişelerinin devam ettiğini göstermesi açısından önemli.
Bir başka “coşku” petrol cephesindeydi. ABD ham petrolünün ilk kontratı 80.36 ile rekor kırdı. Brent petrolünden daha hızlı artış kaydeden ABD ham petrolü 22 Ağustos’tan düne kadar yüzde 16.8’lik bir artış kaydetti. Bunda ham petrol stoklarında beklenenden fazla düşüşün payı olsa da, aslan payı; FED faiz indirimi beklentisiyle başlayan kısa vadeli spekülasyona aitti.
Petroldeki artış; ya “büyümenin süreceği ve dolayısıyla talebin artacağı, arzın bunu karşılamakta zorlanacağı” senaryosuna, ya da düşecek faizlerle “ucuzlayacak” spekülasyona erken başlama isteğinden kaynaklanıyor olabilir. Yaşanan “likidite” krizinden sonra halen daha büyüme senaryosuna inananların olması ilginç!
Emtia cephesinin asıl “şampiyonu” ne petrol, ne de altın. Buğday! ABD’deki 5 bin buşellik (yaklaşık 136 ton) buğday kontratının fiyatı Temmuz başındaki 587 dolar seviyesinden, 909 dolara yükseldi ki bu bir buçuk aydan daha kısa sürede yüzde 54.8’lik bir artış anlamına geliyor. Bu yükselişte global ısınma ve kuraklık nedeniyle dünya rekoltesinin düşmesi en önemli neden. Bu sebep kullanılarak yapılan spekülasyon da diğer sebebi oluşturuyor.
Ancak benzer hareket mısırda görülmüyor. Üstelik mısır sadece besin olarak değil, aynı zamanda etanol üretiminde de en önemli hammadde niteliğinde. Aynı dönemde mısır kontratlarında kayda değer bir değişim yaşanmaması da ilginç. Anlaşılan tüm pozisyon buğdayda alınmış!
FED’in faiz kararını beklerken, bazıları boş durmuyor, fırsattan istifade ediyor!
FED’i beklerken emtialar coştu
Haberin Devamı