Ağustos ayı başından itibaren piyasalarda yaşanan oynaklık ve dolar/TL kurunun 7.21’li seviyelere kadar yükselmesi, piyasalardaki fiyatlama davranışlarını bozmuştu. Bunun en fazla hissedildiği alan her ne kadar döviz kurları gibi görünse de asıl belirsizlik faiz tarafında yaşanmaya başlamıştı. Finansal piyasalar için her zaman “aslolan faizdir”. Son dönemde TL’nin faizi konusunda ciddi bir kakofoni yaşanıyor, ekonominin taraflarının fiyatlama yapmasında dahi önemli zorluklar yaşanıyordu.
Merkez Bankası’nın dünkü faiz hamlesi Türk Lirası’nın faizinin “dengelenmesi” açısından oldukça cesur bir adım oldu. Kendi kredibilitesini artırma, bağımsızlığını vurgulama açısından önemli olan bu kararla birlikte politika faizini 625 baz puan artırarak yüzde 24’e yükseltti. Son günlerde bankaları yüzde 19.25 gecelik faizden fonlayan PPK’nın bu kararı etki anlamında 475 baz puanlık bir artış anlamına geliyor. Diğer yandan yeniden gecelikten, haftalık repoya dönülecek olması bir yandan sadeleşmiş para politikası anlamına gelirken, diğer yandan yeniden geceliğe döndüğü durumda 150 baz puanlık daha “atımlık barutunun” olması anlamına gelecek. Gecelik faiz yüzde 25.50’ye yükseltilirken, sadeleşme politikası sırasında açıklandığı üzere Geç Likidite Penceresi faizi de yüzde 27’ye çıkmış oldu.
Faizlerdeki bu artış, TCMB’nin uzun zamandan bu yana enflasyon/piyasa faizlerini geriden takip ettiği bir dönemden; önüne geçmese de yanına geldiği bir seviyeye gelinmesini sağladı. Piyasa beklentileri 500 baz puan ve altındaydı, Pazartesi günkü yazımda 725 baz puan artış beklediğimi yazmıştım. Aslında bu beklentiden çok faizlerin dengelenmesi adına bir temenni ba’abındandı. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun temennime oldukça yakın yaptığı artış sonrasında dolar/TL kurları gün içinde (Cumhurbaşkanı’nın toplantı öncesinde yaptığı konuşma sırasında) 6.5520’lere yükselen dolar/TL kuru 6.0150’ye kadar geriledi, 6.1750 seviyelerinden günü kapattı.
Faiz artışı; her ne kadar borsanın sevmediği bir hamle olsa da bu kez piyasalara bir istikrar gelmesi beklentisi ile borsa tarafından da olumlu karşılandı.
Dün PPK dışındaki önemli gelişmelerden birisi de yurt içindeki yerleşik kişilerin (Gerçek ve tüzel) menkul ve gayrimenkul alım-satım ve kiralama işlemlerinde döviz kullanamayacaklarına dair Cumhurbaşkanlığı kararnamesi idi. Sabahtan özellikle reel sektör, gayrimenkul ve araç kiralama sektörünü yakından ilgilendiren bu düzenleme eski sözleşmelerin de 30 gün içinde TL’ye döndürülmesini gerektiriyor. Birçok sektörde sorun yaratabilecek bu düzenlemenin yeni bir döviz talebi yaratıp yaratmayacağı önümüzdeki günlerde açıklanacak “istisna” listelerine göre netlik kazanacak.