FED aman ABD ekonomisi resesyona girmesin, büyüme hızı düşmesin diye enflasyonu ikinci plâna atıp faizleri indiriyor. Ağustos’tan bu yana faizlerini 100 baz puan indirdi. Ocak sonundaki toplantısından da 50 baz puan indirim bekleyenlerin oranı yüzde 60’ların üzerinde. Faizlerin 3.75’e indiği bir ortamda ABD tüketici enflasyonu 4.6 seviyelerinde. Neredeyse 100 baz puanlık bir “negatif faiz” söz konusu ABD’de...
Bizde neyse ki halen daha “pozitif faiz” var. Yani faizler, enflasyonun üzerinde. Buna rağmen hedefler tutmuyor. 2006 yılında enflasyonda hedef yüzde 5 iken, yüzde 9.65; 2007’de de yüzde 4’lük hedefe karşın gerçekleşme yüzde 8.4 oldu.
TCMB enflasyon hedeflerinde; dünyanın en yüksek nominal ve de reel faizine rağmen başarılı olamadı. 2006 Haziran’ındaki 425 baz puanlık artış bile hedeflerin tutturulmasında yeterli olamadı. Bir anlamda boşu boşuna yüksek faiz ödemiş olduk.
Hedefler tutmadı çünkü belirlenen hedefte bir sorun var. TCMB’nin “hedef” te revizyona gitmesi artık şart! Revizyon enflasyon hedefinin yüzde 4’ten, tutturulabilecek seviyeler olan yüzde 6 veya 8’e değiştirilmesi değil, hedeflenen enflasyon “tanımının” revize edilmesi gerek.
TCMB de FED’in izlediği “Enerji ve Gıda Dışı Enflasyonu (EGDE)” gibi bir endeksi takip ederek, en azından hedefini kontrol edebileceği değişkenler üzerine oturtabilir. Bu hedef daha çok “içsel” faktörleri yansıtacağından, tutması tamamen TCMB’nin ve de hükümetin sorumluluğunda olacak. Kimse tutmayan enflasyon hedefinin ’suçunu’petrole yada buğdaya atamayacak.
TCMB’nin belirlediği faiz oranın, dünya petrol fiyatları üzerinde en ufak bir etkisi yok. Yüksek faiz oranı; YTL’ye olan talebi arttırarak kurları düşürüyor. Bu da yüksek petrol fiyatlarının etkisini “kamufle” ederek dünyadaki artışın daha az hissedilmesine yol açıyor. Zahiri bir durum yani !
Geçtiğimiz yılın son 8 ayı boyunca piyasa katılımcıları paralarını faizlerdeki düşüş beklentisiyle; TCMB’nin gecelik faizinden daha düşük getiri sağlayan bonolara yatırdÜmışlar. Yani katılımcılar daha düşük faize razıyken; TCMB ısrarla, ’yanlış ve tut(a)mayan bir hedef’uğruna faizleri yüksek tutmuş durumda. Bu yüzden de Hazine gereğinden fazla faiz ödemek, ihracatçı düşük kurla boğuşmak zorunda kaldı.
Bu hafta yapılacak toplantıdan; bankaların hazine bölümleri daha çok 50 baz puanlık bir indirim beklerken, ekonomistler 25 baz puan bekliyor. Hazineciler faizlerde düşüş olacak diye almış oldukları bono pozisyonlarının bir an evvel kâra geçmesi için yüksek oranlı indirim bekliyor/talep ediyorlar. Diğer yandan ekonomistler; varolan hedefi “veri” olarak kabul ediyorlar ve bu verinin değiştirilmesinden çok, bu veriye göre yapılması gerekeni göz önüne alıyorlar. Varolan hedef doğru mu diye sorgulayanların sayısı ise oldukça az !
TCMB “indirim sezonu” açıldığından bu yana 175 baz puanlık indirim yaptı. 25 yada 50 baz puan yerine 150 baz puan indirim yapılsa toplamı 325 baz puan eder. Haziran 2006’daki 425 baz puanlık artışı geri alabilmek için halen daha 100 baz puanlık indirim imkânı var. Kaldı ki Haziran 2006’daki kriz öncesinde dolar/YTL kurları 1.30’lardaydı, şimdilerde 1.15...
TCMB; yel değirmenleriyle değil, doğru bir “hedefle” mücadele etmeli. Yeni ve gerçekçi bir endeksi hedefleyerek, faizleri daha hızlı indirmelidir. Faizler bugün 50 değil, 150 baz puan inse; piyasalarda ciddi bir değişim olmayacak, talep te ciddi bir artış (hele ki dışarıda böylesi bir kriz varken) olmayacaktır.
Enflasyona rağmen faiz indirimi!
Haberin Devamı