“Düşük kur eşittir düşük enflasyon” politikası bir kez daha “çalışmış” görünüyor.
Haziran’da TÜFE yüzde 0.36 düştü. Düşüşteki en önemli pay elektrik, su ve gaz sektöründeki yüzde 4.10’luk ve tarım sektöründen gelen yüzde 2.73’lük düşüşlere ait.
Doğalgaza, dünyadaki fiyatlar arş-ı alâya yükselmişken zam yapılmaması herhalde bu yüzdendi. Yüzde 22’lik elektrik zammının etkisi ise Temmuz’da çıkacak. Sadece ertelendi. Tarım cephesindeyse; yazın bolluk dönemine girilmiş olmasının yanı sıra, Rusya’nın Haziran ayında iki haftayı aşkın süre Türkiye’den ithalatı durdurması sebebiyle gerileyen yaş sebze fiyatlarındaki gerilemenin katkısı olmuş.
Düşük çıkan Haziran rakamı sonrasında, Temmuz ayında etkisi görülmeye başlayacak elektrik zammının (ki hesaplamalara göre TÜFE’ye etkisi yüzde 0.90 ile 1.20 arasında değişiyor) tarımsal üretimin sağlayacağı faydayı ne kadar kapatacağı önemli.
TCMB’nin faiz artışlarıyla 1.22’lere gerileyen kur; dünya petrol fiyatlarındaki artışların “pompaya” sınırlı yansımasını sağlayabiliyor. Daha da önemlisi; beklentilerin “kolay” yönetilmesini sağlıyor.
Türk insanı kurlarda bir yükseliş hareketi oldu mu, gecenin kör karanlığında, gözüne spot ışığı vurulmuş tavşan misali “kalakalıyor”. Harcamayı kesiyor, karalar bağlıyor... Hatta cebinde dolar alacak parası olmayanlar bile böyle... Hal böyle olunca da hükümetler ve MB kurları yüksek faizle kontrtol ederek, hem hesaplamaları hem de beklentileri “yönetebiliyorlar”.
Enflasyon rakamı öncesi Avrupa piyasalarındaki 5 yıllık Türkiye CDS oranlarının 2007 Haziran ayındaki 330 seviyelere gelmesi dünün önemli gelişmelerinden biriydi. Her ne kadar döviz kurları bu gerilimi tam olarak yansıtmıyor olsa da bono cephesindeki gerilimde CDS oranlarında bu seviyelere gelinmiş olmasının da payı yok değil...
Enflasyon verisi sonrasında kısa süreli bir düzeltme olsa da siyasi cephedeki gelişmeler CDS oranlarını etkilemeye devam edecektir. Bu da; önümüzdeki hafta yapılacak ihalelerde önemli bir sınav verecek bono faizlerini...
Bugün bizim piyasalarımız; ABD piyasalarının 4 Temmuz bayramı nedeniyle kapalı olmasından dolayı; Londra ile başbaşa kalacak. İMKB dün; 32.500 seviyesinin aşağı yönlü kırıl(a)mamış olmasından aldığı destekle günü 353 puanlık artışla kapattı. Bunda tüm piyasa katılımcılarının tatile biraz daha keyifli bir havada gitme isteklerinin yanı sıra, “aşırı ve hızlı” düşüşlerin düzeltmesinin de payı vardı.
İMKB 100’de 38.040 seviyesinin aşağı kırılması durumunda 35.400 ardından da 32.500 görüleceğini yazmıştım. 32.500 seviyesine çok yakın olarak dün 32.645 görüldü ve bu seviye “tuttu”. “Hiçbir piyasa sonsuz yükselmez, sonsuz düşmez” prensibiyle şimdi düzeltmelere, toparlanmalara sıra geldi. Herkes son politik ortam nedeniyle işlerin daha da kötüye gideceğini konuşuyor. Bakmayın siz onlara... 58 binlerden, hadi bilemediniz 46 binlerdeyken ben 38.500 seviyeleri görülecek derken akılları neredeydi onların?
Yine de önümüzdeki günler politik gerilimin artmasıyla İMKB’nin artı/eksi yüzde 10’luk bir bant içinde bir başka deyişle 30.045 ile 36.400 arasında sıkışacağı görülüyor. Son 4-5 günlük hareketlere bakıldığındaysa “yükseliş ihtimali” düşüşe göre çok daha fazla. Biz bize kaldığımız bu Cuma gününde son günlerdeki düşüşlerin bir kısmını geri almaya çalışacak gibiyiz.
İMKB 100’de; önce 35.400 ardından da 36.300 seviyelerinin görülme ihtimali var. Eğer ABD piyasaları 4 Temmuz tatiline “coşkulu bir kapanışla” başlamış ve önümüzdeki hafta 11.675’in üzerine geçilecek olursa önümüzdeki hafta 37.750-38.250’ler bile denebilir.
Çok mu iyimserim yoksa? Olsun 54 bin endeks seviyelerindeyken (yanlış anlamayın sonrasında 58 binli seviyeler görüldü) 38.500 görülecek diyen “kötümser” de ben değil miydim?
Enflasyon ne kadar ‘iyi’ haber?
Haberin Devamı