AVRUPA’DA yaşananlar tüm dünya piyasalarını etkilemeye devam ediyor. Euro/dolar paritesi 1.3085’i aşağı yönde kırarsa düşüş 1.2650-1.25 bandına kadar devam edebilir. Tüm bu hareketler sırasında dolar/TL’de 1.4850 seviyesi korunamazsa 1.5030-1.51 seviyelerine kadar bir yükseliş yaşanabilir. İMKB cephesinde ise yaşanan düzeltmenin ana
bir trend değişikliği olduğunu söylemek için 63.500’ün altında bir haftalık kapanış yaşanması gerek.
Haftasonu euro para birimi kullanan 16 ülkenin maliye bakanları fazla mesai yaptılar ve İrlanda’ya 85 milyar dolarlık bir pakete son halini vermeye çalıştılar. 3-6 yıllık olması beklenen paket şimdilik İrlanda’ya rahat bir nefes aldırır aldırmasına ama hemen ardından Portekiz ve İspanya’nın da “kervana katılmasından” korkuluyor. AB; İzlanda ile değilse bile, 110 milyar euro verdiği Yunanistan ile elini piyasalara kaptırdı. Şimdi İrlanda ve diğerleriyle sıra koluna geldi.
Piyasalar ne istiyor, AB ne veriyor?
Piyasalar; ve de AB üyesi ülke bankalarının tamamı; ellerinde tuttukları bonoların herhangi bir kazaya uğramadan vadelerinde hatta Avrupa Merkez Bankası (ECB) kanalıyla vadesinden önce nominal değerinden ya da herhangi bir zarara uğramadan satın alınarak ödenmesini istiyorlar.
(Fed’in yaptığı ve Fed’den istenen de farklı mı?)
Peki AB ve ECB ne yapıyor? Tam da piyasaların istediğini! (Tıpkı Fed gibi)
Peki gerçek ne? Ne Yunanistan’ın ne de İrlanda’nın açıkladığı önlemlerle varolan uçuk-kaçık borçlarını ödeyebilmeleri, ya da anılan sürelerde Maastricht kriterlerine çekebilmeleri mümkün değil. (Papandreu iki hafta önce; daha ilk taksit ödemesi bile gelmeden; yardımın vadesinin uzatılmasını boşuna talep etmedi. Piyasaları hazırlıyor!) Yapılması gereken borçların “traşlanarak” (hair cut) ödenebilir seviyeye indirilmesi. Bu çözüm doğal olarak piyasaların son, ama gerçekten en son istediği “çözüm”. O zaman kadar zararların görünürde ECB’ye (yani kamuya) ve bir anlamda da Almanya’nın sırtına yüklenmesine kimse ses çıkarmıyor.
Sokaktaki halk buna rağmen alınan tedbirlere isyan ediyor. Daha herhangi ciddi bir önlem almamış İtalya’da (ki İspanya’dan sonra sıra onlara da gelecek) ve eften püften alınan bazı önlemlere bile itiraz eden İrlandalılar sokaklara dökülmüş durumdalar. İrlanda da önümüzdeki aylarda yapılması beklenen seçimlerden şu andaki Başbakan Brian Cowen ve partisi Fianna Fail’in yenilgiyle çıkması bekleniyor. Seçimlerden güçlenerek çıkması beklenen Fine Gael ve Labour (İşçi) partileri İrlanda halkı yerine, İrlanda bankalarının bonolarını almış olanların daha fazla zarara katlanmalarını istiyorlar. Oh ne ala... Sanal refahtan büyük pay alanlar hiç bedel ödemeyip sefaya devam, borç verenler okkanın altına... O kadar da değil. Her iki taraf da ortadaki zarardan payını almalı.
Ancak şimdilik bu olmuyor! 2008 krizinin akılda kalan en önemli karakteristiğine devam: “Zarar kamuya! İleride bakarız. Zaman en iyi ilaç”. Ya da saldım çayıra, mevlam kayıra...
Gelelim bunların piyasalara etkilerine...
Fed’in II. Bedava Para Paketi’nden sonra dolar “”bitti” diyenler, AB’deki ülkelerüstü borç krizi sonrasında yeniden euro “bitti” havasına büründüler. Çok değil, 4 Kasım’da 1.4283’e kadar çıkan euro/dolar paritesi, Cuma günü 1.3201’e kadar geriledi. 10 cent’i de aşan bu büyük hareketin ardından yukarıdaki korkular vardı.
Değerli bir euro AB’nin; hele ki borç kriziyle uğraşırken; çok da istediği bir durum olmasa gerek. Bu durum hem asıl finansör Almanya’nın hem de tüm AB’nin işine geliyor. Ancak güven bunalımından kaynaklanan bu değer kaybının karşısında halen daha “lebalep” para basan Fed var.
Geçtiğimiz hafta euro; Haziran başındaki 1.1876’dan başlayan kısa vadeli düşüş trendinin tam da üzerinde bir kapanış yaptı. Haftanın ilk günlerinde bu trendin korunamadığı ve 1.3140-1.3085 bandına kadar devam eden bir düşüş hareketi görülebilir.
5 “büyük” para biriminin dolar karşısındaki değerini ifade eden Dolar Endeksi (DXY) de bu durumu teyit eder nitelikte. Yine 4 Kasım’da 75.63 seviyesine kadar gerileyen endeks, Cuma günü 80.52 seviyesine kadar yükselmeyi başardı. 80.62’de teknik bir direnci olan endeksin euro’daki 1.31’li seviyelerle bu dirence ulaşması işten bile değil!
Gerek 1.31’li seviyelerde gerekse de geçtiğimiz Cuma günü net olarak aşağı kırılamayan 1.3240 seviyelerinin korunması durumunda haftanın ikinci yarısında paritede; 1.3540-1.3650 bandına kadar devam edebilecek kısa vadeli bir düzeltme hareketi yaşanabilir.
1.3085’in aşağı kırılması 1.2650-1.25 bandına kadar devam edecek bir hareketin yolunu açacaktır.
Tüm bu hareketler sırasında dolar/TL’de 1.4850 seviyesi korunamazsa 1.5030-1.51 seviyelerine kadar bir yükseliş yaşanabilir. (son bir ayda fırsat kaçırdığını düşünen ihracatçılar için pişmanlık yasası gibi bir şey!) aşağıda ise 1.4520-1.4450 seviyeleri “destek” olacaktır.
İMKB’yi de unutmadan...
Sert olmasa da bir düzeltme yaşanıyor! Düzeltmedenin ana bir trend değişikliği olduğunu söylemek için 63.500’ün altında bir haftalık kapanış yaşanması gerek. Öncesinde 67.901 ile 67.650 arasında düşüş sırasında bıraktığımız boşluğun kapanma ihtimali de hayli yüksek.
Hatta bu hafta içinde bile olabilir...
Ellerini verdiler, sıra kollarında mı?
Haberin Devamı