Bir taraftan kredi piyasalarındaki kaos, diğer yandan Amerikan ekonomisinin durgunluğa gireceği endişesiyle hisse senedi fiyatları düşüyor. Herkes pür dikkat Dow Jones, DAX ya da İMKB endeksindeki düşüşleri izlerken, emtia fiyatları yeni rekorlar kırıyor. Altının onsu 989 dolar, gümüş 20.60, platin 2.305, ABD hampetrolü 103.95 dolar ile tarihi rekorlarını “yenilerken”, “büyümenin göstergesi” bakır 394 dolar ile Mayıs 2006’daki (her şeyin yolunda olduğu zamanlardı) 401 dolar zirvesine çok yaklaştı.
Emtialardaki artışlar çok hızlı ve oransal olarak yüksek oldu. Örneğin platin; bu yılı içinde 1508 seviyesinden Salı günü gördüğü 2.305 dolar seviyesine 30 işgünü içinde geldi. Artış oranı da süre kadar dikkat çekici; yüzde 52.85. Kimsenin dikkatini çekmeyen pamuk fiyatlarına ne demeli? 11 Şubat’taki 66.55 dolardan dün 93.21’e yükseldi. 17 iş gününde yüzde 40.1’lik bir yükseliş. 2003 yılı Ekim ayındaki 84.80’deki rekorunu da kırdığından, yükseliş daha da devam ederse şaşırtmayacak kimseyi.
Geçen yıl yüzde 100 artan petrol fiyatları, son 8 ayda yüzde 190 artan buğday fiyatlarını da hatırladığımızda akla tek soru geliyor: Madem küresel ekonomik büyümede durgunluk beklentisi hakim; ileride emtialara talep gerileyecek, buna bağlı olarak da fiyatlarının düşmesi gerekmez mi?
Klâsik ekonomi teorisi bunu söyler, doğrudur. Bir malın fiyatı artarsa, talep daralır. Talebi daralan malın fiyatı düşer, fiyat düşünce talep artar ve bu böyle sürer gider. Ancak “yeni dünyada” işler pek öyle yürümüyor. Hisse senedi ve konut sektörünü kurtarmak için FED faizleri indirir. Paranın maliyetinin; yani faizlerin düşmesi; mala olan talebi artırır. Talep artınca enflasyon artar (klâsik ekonomi halen daha çalışıyor?).
Enflasyondan korunmanın en iyi yolu da ileride fiyatları artacak olan malları (emtialar) bugünden almak. Bir an evvel malı almak için acele edince, hem fiyatlar hızla artıyor ve hem de fiyat artışları yeniden enflasyon yaratıyor.
Garip bir kısır döngü değil mi?
Tüm bu döngüyü hızlandıran, talepten ya da reel faktörlerden çok bu halet-i ruhiyeyi kullanan spekülatörler. Bunlar ister bireyler, isterse yatırım fonları ya da hedge fonlar olsun; FED’in faiz indirimleriyle başlayan bu süreci sonuna kadar kullanıyor. Hemen aklınıza petrol arzının talebi karşılamakta zorlandığı; küresel ısınmanın kuraklığa, bunun da tarımsal emtiaların fiyatlarını artırdığına dair savlar geldi değil mi? Pekala; buğday, mısır, altın, gümüş, petrol, bakır, nikel, kahve ve hatta domuz eti (16 Ocak’tan beri yüzde 25 artmış) gibi çok farklı emtialar nasıl oluyor da birbiri ardına ve bu denli hızlı yükselebiliyor?
Bu durumu; hisse senedi ve kredi piyasalarından umduğunu bulamayan fonların; “parayı da ucuz” bulmasıyla yaptıkları “vahşi” spekülasyondan başka bir şeyle açıklamak neredeyse imkânsız. Bakmayın siz “zirve petrol” veya küresel ısınma “mazeretlerine”... Faiz indirimleriyle “acz içine” düşen dolar da bu durumu destekleyince herkes bundan sonuna kadar faydalanmaya çalışıyor!
Daha da sürer mi?
Denenecek, ancak sonlara yaklaşılıyor gibi... İlk sinyal Salı günü geldi! Kâr satışlarıyla düzeltme zamanı yaklaşıyor. Hızlı çıkışları, hızlı inişler takip ederse şaşırmayın.
Ekonomiler duracaksa emtialar neden yükseliyor?
Haberin Devamı