Ben bankacılık rahle-i tedrisatından geçmiş, hasbelkader medyaya bulaşmış; daha doğrusu bulaştırılmış bir kişiyim. Her ne kadar bir üniversitede ders veriyor olsam da, değişik uzman eğitimlerine eğitmen olarak katılıyor olsam da eğitimden anlamam!
Daha doğrusu eğitim “sisteminden” anlamam. Kabataş Erkek Lisesi’ni ve Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirdim ama hiç biri beni eğitim konusunda “yetkin” birisi yapmaz.
Ancak bu konuda “yetkin” birinin yöntemini paylaşmama engel bir durum yok. Kabataş erkek Lisesi’nde matematik hocam olan Nuri Özer’den söz ediyorum. 1977-1980 yılları arasında 3 yıl matematik derslerini Nuri Hoca’dan aldım. Günümüzün karmaşası içinde “dünü” iyi hatırlamayabilirim ancak düşünce sistematiğime inanılmaz katkısı olan hocamı unutmam mümkün değil.
Sene başında derse gelirdi ve “matematiği sevmeyenler varsa bu derse girmeyebilir, dışarıda top oynayabilir, dersi dinlemek isteyenlere engel olmayın!” derdi. Çıkanlara da, sorarlarsa “Nuri Hoca izin verdi” dersiniz derdi. Kalanlara da dönüp; “müfredat bu konuyu (diyelim ki logaritma) 10 saatte işlemem gerektiğini söylüyor ancak ben size bunu 3 saatte öğretirim. Kalan 7 saatte bana soru sorarsanız cevaplarım, sormazsanız da karşılıklı otururuz” derdi. Ancak öğretirken “ispat yöntemiyle” öğretirdi. Bu sayede bugünkü ben değil ama o zamanki ben, size 2 kere 2’nin 13 ya da 255 olduğunu ispat edebilirdim.
Sınavları da ilginçti! Sene diyelim ki 1978. Matematik sınavı o zamanlarda hiç görmediğimiz şekilde “çoktan seçmeli” idi. Yalnız soruyu soru kâğıdının arkasında çözmeden, önde doğru cevabı bile işaretlesiniz puan alamazdınız. Soru kâğıdının arkasında doğru cevabı buldunuz; ancak önde yanlış şıkkı işaretlediniz, yine de tam puan alırdınız.
“Erkek Lisesi’nden” sonra girdiğim Boğaziçi Üniversitesi’nde ve sonraki hayatımda da bu “temel” çok işime yaradı!
Günümüzde temel eğitim sistemi sorgulamadan çok, ezbere ve daha da önemlisi üniversiteye girmeye yönelik. Üniversiteye girmek için “dershanelerden” destek almak gerekiyor diyelim! Gerçi hemen hepsi “test mantığını” geliştirmeye yönelik olsa da üniversitelerimiz gerçekten üniversite mi? Ders verdiğim üniversitede Ekonomi 4. Sınıf öğrencilerine “bileşik (eskilerin tabiriyle mürekkep) faizi” öğretmek için 2 hafta uğraşıyorum. Sonuç hüsran!
Bir seferinde final sınavında 100 üzerinden 10 puan değerinde bir soru sordum: “En iyi bildiğiniz bir konuda kendinize bir soru sorun, cevap verin!” idi soru! 1 öğrenci “yıldızlı 10” aldı. 45 kişilik sınıfta 5 kişi 10, 5 kişi 5 alırken kalanı “sıfır” aldı! Aradığım; özgüven, cesaret ve dikkat idi! Eğitim ne işe yarar? Eğitim Nuri Hoca’nın öğrettiği gibi sorgulamayı öğretir. Ama siz sadece ezbere dayalı bir “öğretim sistemi” kurarsanız değil bu günü, geleceği de karartırsınız!
Eğitimden ben ne anlarım?
Haberin Devamı