Geçtiğimiz iki gün dünyanın en önemli gayrımenkul fuarlarından biri olan Dubai’deki Cityscape fuarındaydım. Bu fuarda Ali Ağaoğlu İnşaat, İstanbul Maslak’ta yapmaya başladığı “1453” isimli projesinin lansmanını yaptı. İlk kez gittiğim Dubai; mimari denemelerin öne çıktığı bir “inşaat parkı” izlenimi yarattı bende. 1971’de bağımsızlığını ilan etmiş 7 emirlikten oluşan Birleşik Arap Emirlikleri’nin ikinci büyük emirliğiymiş Dubai. Petrolü yok denecek kadar az olunca emir Makdum’un vizyonu ile şehir müthiş bir dönüşüm geçirmiş. Vergini yok denecek kadar düşük olmasıyla ticaret ve havayolu ulaşımında “hub aktarma merkezi” haline gelmiş.
Emir yatırımların bir kısmını kendi imkânlarından karşılasa da önemli oranda da bu değişimi borç ile yapmış. 2009 krizinde 90 milyar dolara ulaşan borç bu rüyayı kısa bir süreliğine de olsa kâbusa çevirdi. Şehir halen daha bir yandan inşaat yatırımlarına devam ederken, diğer yandan da boş olan “hayalet binaları” doldurmaya çalışıyor. Dubai izlenimlerine yarın devam ederim. Asıl değinmek istediğim gayrimenkul yatırımlarında körfez sermayesinin odağındaki Dubai ile rekabet etme konusu.
Evet, Dubai’de vergi yok denecek kadar az ve bu durum bir çok çokuluslu şirketin bu şehre/emirliğe gelmesini sağlıyor. Bizim açımızdan çok büyük bir dezavantaj. Ancak buna karşın bizim de ülke olarak büyüme potansiyelimiz, Dubai ile kıyaslanmayacak kadar yüksek. Dubai’nin iş modelinin sürdürülebilirliği sorgulanmaya açık. En büyük emirlik olan ve petrol/doğal gaz zengini Abu Dhabi’nin son bir kaç yıldaki desteği olmasa şehrin iflâs etmesi adeta kaçınılmaz hale gelecekti. Bizim için böylesi bir durumdan söz etmek mümkün değil.
Diğer yandan hem demografik yapısı hem de son yıllarda yakaladığı istikrar ile Türkiye bölgedeki önemli yatırım cazibe merkezlerinden biri durumuna geldi. Her ne kadar Ortadoğu’daki Arap Baharı olsun, Suriye meselesi olsun bu algıda zaman zaman dalgalanmalara yol açsa da ana “trend” de değişiklik şimdilik yok. Fuar sırasında GYODER’in yapmış olduğu panelde de buna değinildi. Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin artmasında “karşılıklılık ilkesinde” yapılan değişikliğin de payı yok değil. Ancak bu konuda birkaç sorun halen daha aşılabilmiş değil. KDV meselesindeki belirsizlik bir yana özellikle “oturma izni” meselesi henüz çözüme kavuşmadığından dolayı, yabancı yatırımcıların özellikle de; finansal yatırımdan çok; son kullanıcı konumunda olanlar için bu meselesinin çözüme kavuşturulmasında fayda var. Diğer bir konu da halen daha yabancıların gayrımenkul alımlarında merkezi otoritenin onayının gerekmesi ve bürokrasinin de uzun sürmesi önemli engeller olarak inşaat sektörünün karşısına çıkıyor.
Türkiye’ye olan ilginin arttırılması, körfez yatırımcıları nezdinde Türkiye’nin ilk akla gelen alternatiflerden biri olması açısından Ağaoğlu İnşaat’ın fuarda ve proje lansmanı sırasındaki çabalarının yanı sıra fuara katılan diğer Türk firmalarının katkıları çok anlamlı. Ancak halen daha inşaat sektörünün önünün açılması açısından yapılması gerekenler var. En azından atılmış olan adımların “çalışır hale” getirilmesi bu konudaki ilk adımlar olacaktır!
Dubai ile rekabet imkânsız değil!
Haberin Devamı