Aylardır komşu üzerinden AB’nin borç yükünü, euronun geleceğini, AB’nin birlik olarak kalıp kalamayacağını tartışıp durduk. AB bizden daha çok tartıştı. Zira komşunun ardına Portekiz ve İspanya geldi. Sonrasında İtalya ve İngiltere gelişmeleri “sinmiş bir şekilde” kuytudan izlediler. Almanya ve Fransa önderliğinde, IMF desteğiyle 750 milyar euroluk paket hazırlandı.
Paket hazırlandığında euro/dolar paritesi 1.2750 idi, paketten sonra 1.2144’e indi. Palyatif birkaç önlem açıklandı, ‘İşe yarar mı yaramaz mı?’ derken euro 1.2675’e toparladı, piyasalar sakinleşti. Ancak bu çok da uzun sürmedi. Neden derseniz? Açıklanan paket nereden fonlanacaktı? “Sorunlu” olanlar bile bu pakete katılacaklardı AB mevzuatı gereği. Kendi ihtiyaçları için borçlanamayanlar, paket için nereden bulacaklardı? Hadi buldular diyelim, hangi faizden? Olmayacak duaya amin demek gibi bir şeydi bu...
Nitekim piyasalar paketi kısa zamanda unuttular! Ardından IMF Başkanı’nın İspanya hakkındaki yorumları ve İspanya’da papazların bankasına el konulması izledi. Dün de bunların üzerine Güney-Kuzey Kore’nin savaşa tutuşacağı korkusu tuz biber ekti. Borsalar yüzde 2-4 arası değer kaybederken, altın “liman” fonksiyonunu korudu.
Asıl dikkati çeken nokta ABD 10 ve 30 yıllık tahvil getirileri düşmeye devam ederken, kısa vadeli 3-12 aylık Libor faizleri yükseldi. VIX (“korku”) Endeksi kısa bir moladan sonra yeniden yükselişe geçti. Tüm bunlar piyasalardaki endişelerin arttığını, fon yöneticilerinin tıpkı 2008’de olduğu gibi ABD devlet tahvillerini güvenli liman olarak görmeye başladığını gösteriyor.
6 Mayıs’ta “tombul parmak” ile 9.869’a kadar inen Dow Jones Endeksi dün “normal parmaklarla” 9.774’e kadar geriledi. Ortada tombul parmak falan olmadığına, yaşananların tedirginliğin artmasından, hatta o günkü düşüşün bir “ön deneme” bile olabileceğine değinmiştim. Dün yaşananlar bundan sonra yaşanacakların öncüleri. Pazartesi günkü yazımda haftanın başında kısa vadeli toparlanmalar olabileceğini ancak aşağı yönlü ana trendleri en kısa zamanda dönüleceğini de yazmıştım. Neredeyse ihmal edilebilecek kadar cılız bir tepki sonrasında düşüş trendine geri dönüldü.
Mutlaka ara duraklar, cılız toparlanmalar göreceğiz. Ancak içinde bulunulan düşüş hareketi bazı ana hedeflere ulaşılmadan dur(a)mayacak gibi. Nedir bu seviyeler derseniz? Dow Jones için sırasıyla 9.450, 8.870 ve benzer asıl hedef olan 8.300 seviyeleri var.
10 bin seviyesinin altına iki hafta içinde iki defa inen ve bu kez uzun süre kalacağa benzeyen Dow’da 9.000’e gelinmeden toparlanma zor.
AB’nin ve dolayısıyla piyasaların artık işi çok zor! Zira AB’nin aldığı ve bana göre işe yaraması hayli zor önlemlerden sonra sırada artık “kaçınılmaz” önlemler var. Neler olduğuna geçtiğimiz Cuma günkü “Avrupa nasıl kurtulur?” başlıklı yazımda değinmiştim. En kritik olanı: “Borç sorunu olan ülkelerde alınan önlemler borçları ödemeye yetmiyorsa; borçlar önlemlerin ödeyeceği seviyeye çekilecek!”
Yani kamu borçları silinecek.
Yani birileri artık zarar edecek.
Yani diyet ödenecek!
Bundan böyle bu denli radikal bir adım atılmadan, AB’nin krizden çıkması kolay kolay mümkün ol(a)mayacak!
Bize uzun vadede olumsuz yansımaları mutlaka olacak. Kısa vadede faiz tarafında olmasa da kurlarda volatiliteyi artırması açısından sıkıntı verici.
Ancak asıl etkiyi İMKB cephesinde hissedeceğiz. MSCI Gelişmekte olan Ülkeler Endeksi’nden bile “pozitif ayrışmış” olan İMKB önce 50.750-51.100 ardından da 45.600-46.500 bandını ziyaret edecek görünüyor!
Diyet ödenmeden bitmeyecek!
Haberin Devamı