Geçtiğimiz 5 gün Cape Town’daydım. Hayır, Dünya Kupası’na gitmedim. Time, CNN ve Fortune tarafından iki yılda bir dünyanın önemli merkezlerinde düzenlenen “Global Forum 2010” toplantılarına katıldım. (Ne yazık ki ben oradayken Cape Town’da hiç maç yoktu!) Bu foruma dünyanın en büyük şirketlerinin en üst yöneticileri, politikacılar ve ünlü kişileri katılıyor. Bu toplantıda dünyaya ve Afrika’ya dair neler konuşulduğuna yarınki yazımda değineceğim.
Bugün; toplantının en ünlü konuğu William Jeferson Clinton’ın konuşmasından bahsetmek istiyorum. Biz onu ABD’nin 42. Başkanı Bill Clinton olarak biliyoruz. Şimdi o “emekli”. Konuşması boyunca “Biz” dediği kendi adına kurulmuş olan vakıf aracılığıyla hayır işleri yapıyormuş. Çeyrek dönümde yılda 80 dolarlık geliri 400 dolara çıkarma başarısı ya da Kolombiyalı kadınların ürettiği organik baharatların pazarlanmasına yaptıkları katkılar alkış aldı! (Toplantıya katılanlar arasında eski Başkan Clinton’un, “İki başkanlık döneminde çözemediklerini şimdi bir vakıf aracılığıyla mı çözecek” diye soran, hatta bunu düşünen bile olduğunu sanmam. Herkes hayranlıkla dinliyordu.)
Clinton’un yaptığı konuşmasının belki de en çarpıcı kısmı; Afrika’daki hızlı gelişimi de vurgulayarak kıtanın “Kablosuz İletişen (mobil) kıta Wireless Continent” olması önerisiydi. (Afrika, bizim buradan gördüğümüzden farklı olarak beş yıla kadar bunu yaparsa şaşırmayacağım!)
Clinton kısa vadedeki önceliğin ekonominin “tamir” edilmesi, orta vadedekinin, terör ve uzun vadedekinin ise enerji üretim ve tüketim yöntemlerimizin değiştirilmesi olduğunu söyledi. Konuşması sonrasında aslında sorulmamış olmasına rağmen söz döndü dolaştı Irak’a ve Türkiye’ye geldi. Irak konusunda hayli endişeli olduğunu, askeri açıdan yapılabileceklerin hepsinin yapıldığını, gerisinin Irak halkına kaldığını belirtti. Şartların böyle devam etmesi durumunda Irak’ta “tek” kazananın İran olabileceğinden endişe ediyor. İran’ın nükleer meselesinin şu anda dünyanın en zor ve güç problemi oarak gören söyleyen Clinton, İran’ın ola ki nükleer bomba sahibi olması ve hele hele bunu kullanması durumunda ‘işlerinin biteceğinin onlara söylenmesi’ gerektiğini düşünüyor.
Eski başkan; İran konusundaki opsiyonların hiçbirinin “iyi (ehven)” olmadığına, Türkiye ve Brezilya’nın attıkları adımın da çok fazla işe yaramayacağına inanıyor. Başbakan Erdoğan’ın dini duyguları kuvvetli olan bir ulusu demokratik platforma taşımakta başarılı olduğunu, AB’nin Türkiye’yi alması için kulis yaptığını ancak karar alma sürecindeki sorunlardan dolayı bunun mümkün olamadığını söyledi.
Erdoğan’ın İsrail ile daha önceleri iyi ilişkiler kurduğunu ancak çoğunluğu Rusya’dan göç etmiş, tarihe “takılmayan” ve askeri çözümleri benimseyen İsrailli yöneticilerin ; Gazze’ye yaptıkları müdahaleyi Türkiye’ye bildirmeyi “unutmalarının” Türkiye’yi “kızdırdığını” söyledi. Clinton; sonrasında gelişen olaylar ve Erdoğan’ın son çıkışının büyük bir problem yarattığını söyledi. İran ile imzalanan protokol sonrasında Brezilya’nın sorun olmadığını, ABD ile varolan ilişkileri çerçevesinde sıkıntının aşılacağını ancak bunu Türkiye için bu aşamada söyleminin zor olduğunu belirtti.
Türkiye meselesinin artık çok ciddi bir problem haline geldiğine inanıyor Clinton.
İsrail’in izlediği politikalarda ısrar etmesinin de İsrail için sorun yaratacağını belirten Clinton, kendisinden talep edildiği takdirde İsrail ile Filistinliler arasında arabuluculuk görevini de üstlenebileceğini söylüyor.
Clinton’un Türkiye endişesi!
Haberin Devamı