Bu hafta, küresel varlık fiyatlarındaki düşüşlerin yavaşladığı, birkaç kısa molanın “alındığı” bir hafta olacak! Hafta başında kısa bir toparlanma yaşansa da ardından yeniden düşüşlerle uğraşacağız.
Üstelik bunlar geçtiğimiz Cuma günü ABD ekonomisinin 2009’un son çeyreğinde, son altı yılın en yükseği olan, yüzde 5.7 büyüdüğü açıklamasına rağmen olacak! (Bence bu büyüme rakamında aşağı yönlü bir revizyon gelecektir!) Beklenti 4.7 idi.
Gariptir, beklentilerden çok daha iyi gelen büyüme rakamına rağmen ABD hisse senedi piyasalarında Dow Jones yüzde 0.52, S&P 500 yüzde 0.98 düştü. Yeni ürünü iPad’in hayal kırıklığı mı, yoksa çığır açıcı mı olduğu tartışılan Apple ve diğer teknoloji şirketlerinin gerilemesiyle Nasdaq da yüzde 1.45 değer kaybetti. Sadece hisseler mi, emtialar da geriledi. Petrol yüzde 1 gerileyerek 72.89’a, bakır da yüzde 1.47’lik düşüşle 305 dolara, altın da bir ara 1.075 dolara kadar indi.
Sebep olarak ilk akla gelen; AB’de yaşanan gerginlikti. AB’nin yaramaz çocuğu Yunanistan hakkında Davos’tan gelen umut verici birkaç söylemle haftanın son gününde toparlanan Euro Bölgesi borsaları, günü ‘artı’ kapatsalar da, haftanın başında bu kazanımlarının önemli bir kısmını geri verebilirler.
Merak etmeyin, Yunanistan çok da uzamadan bir şekilde çözülecek!
Büyük olasılıkla da kendi kendini “yüzdürmesi” tarzında bir yöntem bulunacak. Yunan halkı siestalarını kısa tutacak, biraz daha fazla çalışacak. Euro henüz daha bu kadar ‘genç’ bir para iken, euro sistemi içindeki bir ülkenin bu sistemi çökertmesine izin verilmeyecektir. Böyle bir şeye izin verildiğini varsayalım bir an için: İspanya, Portekiz, İngiltere derken bir anda AB’nin dağılmasına kadar varan bir süreç yaşanabilir. Harcanan bu denli büyük emek ve paradan sonra, ilk ciddi krizde kimse çöküşe izin vermeyecektir. Acı reçetenin, sol eğilimli Papandreu’nun iktidarı sırasında uygulanması bir parça daha kolay olacaktır.
Asıl sebep daha derinde. Kriz sırasında radikal hiçbir şey yapılmadı! Sadece “bedava para” pompalanarak sistem “yüzdürüldü”!
Bedava paraya rağmen gidilecek yol ‘azaldı’. Diğer yandan ABD’de geçen hafta açıklanan enflasyon verileriyle “bedava paranın” da ‘ömrü azalmaya’ başladı! Bulmacanın parçalarını biraraya getirenler ‘kâr cebe yakışır’ demeye başladılar. Olan biten bu. Haa bir de Ocak aylarının ‘satış ayı’ olduğunu da unutmamak gerek.
Cuma günü ABD piyasalarında yaşananların bir yansıması olarak Asya ve Avrupa piyasalarının bugün “keyifsiz” bir gün geçirmesi mümkün.
Ancak bunun uzun süreceğini zannetmiyorum. Teknik olarak ABD piyasaları son iki günde önemli destek noktalarında tutundu. 10.025 (+/- 25) korunduğu takdirde haftanın ilk bir kaç gününde yukarı yönlü cılız yükseliş denemeleri yapacaktır. Bu denemeler sırasında Dow Jones’ta 10.205, 10.305 ve hatta 10.385 seviyelerine kadar yükselişler bile görülebilir. Ancak sonrasında yine düşüş trendine dönülecektir.
Haftanın endikatörü: Euro/dolar paritesi
Bu haftanın seyri konusunda en fazla ipucu verecek “enstrüman” parite olacaktır. Euro/dolarda 1.3805’e kadar inilmesi mümkün. Ancak bu seviyenin “tutması” durumunda hem paritede hem de borsalarda yukarı yönlü bir düzeltme yaşanacaktır. Zira tüm varlık piyasaları kısa vadeli “aşırı satım” bölgesine yaklaşıyor!
Dolarda yükseliş olabilir
OLA ki paritede 1.38’in altına inilirse (1.3655 ara hedefinden sonra) bu kez ana hedef 1.3490 olacaktır. Böylesi bir hareket tüm hisse senedi piyasalarının ve de emtiaların daha da aşağıya inmesine neden olacaktır. Benim beklentim bu hareketin bir sonraki “turda” olması, bu turda 1.38 seviyesinin destek olarak korunması yönünde. Paritede 1.38’lere inilirken, aynı zamanda da hisse senedi piyasalarında gerilim devam ediyorsa dolar/TL kurlarında 1.5075, belki de arızi olarak 1.5150’ye kadar bir yükseliş olabilir. Yurtdışı kaynaklı “sürpriz bir talep” gelmediği takdirde bu seviyelerde uzun süre kalınması zor görünüyor. Hafta sonu Başbakan’ın IMF konusundaki kendini tekrar eden söylemleri varlığını korudukça kurlarda bu seviyelerin üzerine şimdilik çıkılmayacaktır.
IMF beklentisi İMKB’yi tutuyor
ARTIK yavaş yavaş etkisini yitiren ve IMF Başkanı Kahn’ın 4. madde söylemi ile yeni bir boyut da kazanan IMF meselesi yine de İMKB’yi zirvelerine yakın seviyede tutacaktır. İMKB’nin diğer piyasalara göre yarattığı “pozitif farkı” eninde sonunda kapatacağına inanan bir kişi olarak, bunun “IMF masalının” ama öyle ama böyle sona ermeden olmayacağına inanmaya başladım. Yaşananlar kolaylıkla izah edilebilir değil, ancak “gerçek”! Ne diyebiliriz ki?
Bu hafta İMKB’yi yakından ilgilendiren önemli bir halka arz da var. Koza Altın’ın halka arzı için talep toplanacak. Yapılacak halka arzın büyük olması ve uzun bir zamandan sonra yapılıyor olması, piyasadaki “iştahı” göstermesi açısından önemli bir gelişme!
Bu halka arzdan bağımsız olarak, İMKB’nin özellikle geçtiğimiz haftaki performansına baktığımızda 53.250-53.100 bandının altında bir kapanış olmadığı, ABD piyasalarındaki teknik seviyeler korunduğu ve de “IMF gazı” da devam ettiği takdirde yeniden 56 binlere doğru bir “atak” bile görebiliriz!