Finansal piyasalarımız için en sık duyulan eleştirilerden birisi “sığ piyasa” olduğumuzdur. Hem finansal ürün çeşitliliği, hem de işlem hacmi açısından batıdaki piyasalarla kıyaslanarak yeterince derin olmadığımız söylenegelir...
Bana göre bu sav; özellikle 2000 yılı sonrasında; geçerliliğini yitirdi. 2000 yılı öncesi Rusya piyasasını, 2005’lerdeki Londra petrol piyasasını ve son olarak da en derin piyasalar olarak varsayılan ABD’deki borsalarda bu yılki işlem hacminin yüzde 60’ından fazlasının tek başına Goldman Sachs tarafından yapıldığını gördükten sonra bizim piyasalarımızın derinliğine haksızlık edildiğini düşündürüyor.
Para piyasalarımızda belki yeterince ürün ve derinlik olmayabilir. Özellikle bankacılık sistemindeki ortalama mevduat vadesine bakıldığında bunun sebepleri az çok anlaşılabilir. Ancak döviz, hisse ve bono piyasalarımızın derin olmadığını söylemek bence haksızlık. Zira piyasalara girmek ya da çıkmak isteyenler her zaman alıcı ve satıcı bulabiliyorlar. Hatta krizin en derin olduğu zamanlarda bile... Ancak bu piyasalarda derinliğin temin edilmesinde kimin payı var derseniz, o da ayrı bir tartışma konusu. Zira son günlerdeki tabloya baktığımızda, azalan işlem hacmi ilginç bazı şeyler söylüyor. Hem İMKB’ye hem de VOB’a baktığımızda endekslerin/fiyatların artmasına karşın, işlem hacimlerinde ciddi düşüşler gözleniyor.
İMKB’deki işlem hacmi düşüşü görece olarak sınırlı kalırken, VOB’daki gerileme çok daha fazla dikkat çekici. “Tek kontrat borsası” durumundaki VOB’daki yakın vade İMKB 30 kontratındaki işlem hacmindeki azalış neredeyse dramatik.
Sanmayın ki yakın vade (Aralık) kontratındaki işlem hacmi azalırken, Şubat vadedekinin işlem hacmi artıyor.
Böyle bir şey de olmuyor. Perşembe günü Aralık kontratının sonuna geliniyor. Kontratlar arasındaki değişim nedeniyle bugün/yarın bu kontratın işlem hacminde sıçrama olsa da bu durum işlem hacmindeki düşüş gerçeğini değiştirmeyecektir. Olan biten tek bir şey söylüyor: Yabancılar yoksa, işlem hacmi sert bir şekilde düşüyor!
Onlar ne zaman tatildeyken bizim piyasalarımız açıksa piyasalarımızdaki hacim düşüyor. Özellikle de Batı dünyasındaki en “ortak” tatil dönemi olan Noel ve yılsonu dönemlerinde.
Onların olmadığı günlerde yerli katılımcıların gücü, piyasaları hareketli tutmaya ne yazık ki yetmiyor. Her ne kadar İMKB ve VOB, Türkiye’de kurulmuş olsalar da sadece işlem hacimlerindeki düşüşlere baktığımızda bile aslında bu piyasaların yabancılara “ait olduğunu”, onların hakimiyetinde olduğunu bir kez daha görüyoruz. Sanki bizim değil de elalemin borsaları bunlar...
Böyle günleri gördükten sonra; yabancıların bu denli hakim olduğu bir piyasaya bakarak; tüm ekonomi hakkında fikir yürütmenin ne denli yanıltıcı olacağı anlaşılıyor. Özellikle de reel ekonomik faaliyetler borsayı birbirine karıştıran, borsadaki performansı ekonomik başarı olarak algılayan politikacılar için...
Borsada yıl sonu sığlığı...
Haberin Devamı