Geçtiğimiz Cuma günü 18 Kasım 2011 profesyonel iş yaşamımda önemli bir gündü. O gün finansal piyasalarda 25.yılımı kutladım. Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünü bitirip Standard Chartered Bank’ın İstanbul şubesinde başlayan finansal piyasalardaki profesyonel yaşamım halen daha devam ediyor. Önemli kısmı bankaların Hazine bölümleri ve sonrasında yine bu piyasaların içinde yer alarak geçen bu süre zarfında birçok krizi bilfiil içinde yaşadım. 25 yıla baktığımda bir çok şeyin ilkini yapmış, yaşamış birisi olarak başladığım zaman hayat nasıldı diye hatırlamaya çalıştım.
Twitter hesabımda da (@thealiagaoglu) paylaştığım bazı başlıklarla birlikte aklıma gelenleri sizlerle de paylaşmak istedim. Zira o zamanlar, bugündengerçekten çok farklıydı.
Ben başladığımda...
Reuters “tek yeşil ekrandı” .
Hazine diye bir bölüm yoktu.”Ankes” diye bir bölüm vardı,ne olduğunu asla öğrenemedim.
Mark vardı , Liret vardı, Drahmi vardı, Frank vardı.
Bank of Japan o zaman da piyasalara zırt pırt müdahale ederdi...
Teleks vardı ve biz teleksle işlem yapardık... Logom yaptığım “aa+” o zamandan kalma.. .
Değil cep telefonu, hafızalı manuel telefon bile yoktu... Parmaklarım ezberlemişti numaraları.
Herkes telefonda birbirinin sesini tanırdı. Biz sesle deal ederdik! (işlem yapardık)
Bilgisayarlar “kıttı”, 3 kişiye bir yeşil ekranlı IBM PC vardı!
Dealing Room’larda sigara içilirdi. Sadece Dealing Room’larda mı, tüm ofislerde sigara içilirdi!
Rüştü Saraçoğlu tarihte ilk kez döviz piyasasına müdahale etmişti... yıl 1988’di
Hazine bonoları halen daha fiziksel olarak basılır, alım satım yaptığımızda fiziksel teslim yapardık... Veznedarlar tahvil uzmanıydı.
Değil Takasbank, IMKB’deki tahvil bono piyasası bile kurulmamıştı.
İMKB’de hisse senetleri için tahta sistemi vardı. Tahtaların önünde sıra olurdu brokerler.
İMKB’de tahtalara üçgen a tılırdı. Sırada hemen ardındakinin suratını görmek, paha biçilemez
İMKB Bab-ı Ali yokuşunda Ziraat Bankası’nın şubesi içindeydi.Sonra Karaköy’e taşındı!
İMKB’de hisse senetleri de fizikseldi ve sahte hisse senetleri vardı. Karaköy’de “ayaklı borsa ” vardı.
Merkez Bankası Karaköy şubesi ile Unkapanı şubesi arasında “havale” yapılırdı.
Zorunlu Döviz Devri vardı. Unkapanı Şubesi ’ne dövizler satılır, parası öğleden sonra 15:30’da Karaköy Şubesi’ne “havale” yapılırdı.
EFT mi dediniz ? Yazılı “virman talimatıyla ” işlem yapılır, talimat elden giderdi! (Fax yoktu ki)
Ben başladığımda faizler ve dolar/TL kaçtı hatırlayamadım...hafızamı zorlamam lazım... Yaşlılık işte! (en az benim kadar yaşlı bir arkadaşım hatırlattı. 750 TL imiş. (6 sıfır atılmamıştı o zamanlar, varın bugünkü karşılığını siz hesaplayın )
%7, 500 ile Türkiye’nin (TMSF Bankalarındayken borç almıştım), %3,625 ile Rusya’nın en yüksek O/N (gecelik) faizlerinde (borç vermiştim) işlem yapan benim!
Eveeettt, ben başladığımda ATM yoktu, online işlem yoktu . Neyseki kredi kartı vardı! (Kredi kartı almak için 5,000 (Yazıyla Beşbin) dolar teminat verilir, 4,000 dolar limit alınırdı!
Hewlett Packard 12c hesap makinası vardı. Polish sistem hesap yapılırdı. Ne mi Polish sistem: 10 ile 15’i mi toplayacaksınız... 10 yazıp INPUT tuşuna basarsınız. Ardından 15 yazar + tuşuna basarsınız, ekranda 25 görünür. Yıllarca kullandım, şimdi pilini bulmakta zorlanıyorum.
Hülasası ben başladığımda herşey manueldi. Daha “insandı” herşey... şimdi daha bir makina, daha bir teknoloji, daha bir “Matrix” durumu var...
Ben başladığımda...
Haberin Devamı