Ekonominin direksiyonuna yeniden Ali Babacan geçiyor. Haftaya bu haberle başlamak piyasalar açısından iyi. Bunun iki nedeni var. İlki Babacan’ın; ilk AKP Hükümeti’ndeki ekonomiden sorumlu bakan olmasının kazandırmış olduğu tecrübe. Kemal Derviş’in liderliğinde hazırlanmış olan IMF programını başarıyla uygulamıştı.
Bürokratlarla birlikte çalışma konusundaki rahatlığı ve zaten büyük ölçüde hazır olduğunu düşündüğüm IMF programını kısa zamanda “devreye” alabilecek olması, piyasalarca coşkuyla karşılanacaktır. Haftanın ilk günlerinde sırf bu beklentiyle bile Türk piyasaları, “benzerlerinden” daha iyi bir performans gösterecektir.
Yeni dönemde ekonomiyle ilgili; kamu bankaları, SPK ve BDDK gibi birbiriyle “bağlantılı” birçok kurumun Babacan’a bağlanacak olması piyasaların koordinasyonu açısından olumlu algılanacaktır. AKP Hükümetleri’nin en başından beri savunulan ancak gerçek anlamda bir türlü hayata geçirilemeyen bu “koordinasyon” meselesi umarım bu kez gerçekten hayata geçirilebilir.
Umarım yeni revizyondan sonra, Merkez Bankası Başkanı atamasından bu yana yaşanan “kararsızlıklara” ve “havanda su dövmelere” bir son verilebilir. Değişim umarım ekonominin tüm tarafları için hayırlı olur.
Test sonuçları açıklanıyor
Bu haftanın bir diğer önemli gelişmesi de bugün ABD’de açıklanması beklenen stres testi sonuçları. Hafta sonu çıkan haberler Citibank’ın 10 milyar dolar “yeni sermayeye” ihtiyaç duyabileceği yönündeydi. 10 milyar dolar ne ki... Hele ki Citibank gibi bir banka için... Tek dert buysa hiç sorun değil, tüm dünya el ele verir bu parayı bulur. Yeter ki bu sorun bitsin diye...
Sizce bu kadar gürültü sadece bir 10 milyar dolar için mi kopartıldı? Sanmam. Eğer ki bu testten sadece Citibank geçememişse, kriterlerin test sırasında “esnetildiği” kanısı bende uyanacaktır. Sistemik olarak sorun çözülmüş olmayacak. Ancak piyasalardaki beklentilerin yönetilmesi, karamsar havanın dağıtılması açısından stres testinin “stres yaratmadan” sona ermesi piyasa katılımcılarını büyük ölçüde rahatlatacaktır. Her ne kadar sonuçlar “hormonlu” olsa da kimse buna kafayı takmayacaktır. Tıpkı diğer hormonlu ve genetiği ile oynanmış ürünler konusunda da kafayı takmadıkları gibi...
Hülâsası bu hafta piyasalar “olumluyu” satın alacaklar görünüyor. En azından haftanın ilk yarısında. Bugün Londra piyasalarının tatil olması da bunu pek fazla etkilemeyecektir.
İMKB
Amerikan borsalarındaki iyimser hava ve “revizyon” faktörüyle; İMKB’de bu hafta 35.250-36.050 arasındaki “ana hedefine” doğru yükselişini sürdürmeye çalışacaktır. 30.787-31.212 arasındaki son boşluk da dahil olmak üzere, geride “hazmedilmemiş” birçok boşluk bırakarak yoluna devam eden bu hareket de Dow’daki 7.500 hareketi gibi bir geri çekilmeyi mutlaka yaşayacaktır. Soru bu düzeltmenin bugünkü seviyelerden mi yoksa 35 binli seviyelerden mi olacağı... Bugünkü piyasa koşullarında önce “yeni yüksek” olacakmış gibi görünüyor! Bu hafta içinde 28.500’ün altına inilmesi “yeni yüksek” senaryosunun şimdilik askıya alınmasına neden olacaktır.
Dow Jones Endeksi
Stres testinin, “stres yaratmayacağını” varsayarsak ABD Dow Jones endeksinde bu hafta başında 8.275-8.315 bandının test edilme ihtimali hayli yüksek. Her ne kadar bu yıl içinde 9.000 seviyesinin test edilebileceğini düşünsem de bu seviyeye bu denli kısa sürede gelinmesini beklemiyorum. Bu sebepten yola çıkarak 8.300 seviyelerinden, yeniden 7.500 seviyelerine doğru bir düzeltme/geri çekilme bekliyorum.
Belirttiğim seviyenin aşılması 9.000 seviyesinin bu “turda” test edilme ihtimalini artıracaktır. Ancak böylesi bir hareket temel ekonomi verileriyle desteklen(e)meyeceğinden, kalıcı ol(a)mayacaktır.
Dolar/TL
Cuma günü 1.5912’den kapanan Dolar/TL kurlarında da pariteye bağlı olarak 1.60 seviyesi önemli olacaktır. Belirtmiş olduğum iyimserlik ortamında 1.60’ın aşılmadığı durumda 1.56 seviyelerine kadar “güçlenen” bir TL görülebilir. 1.60 seviyesinin aşılmasına sebep olacak “ters” birtakım gelişmeler olduğu takdirde ise 1.6290 seviyeleri kritik direnç seviyeleri olacaktır. Bu hafta içinde bu seviyeler görülse bile aşılması hayli zor görünüyor.
Euro/Dolar
Döviz cephesi aslında en fazla kafa karıştıran taraf. Neden derseniz... Krizden çıkmak için devletlerin ve merkez bankalarının piyasalara habire para pompalamaları nihayet faizler üzerinde etki yapmaya başladı. ABD’deki 10 yıllık devlet tahvillerinin getirileri kritik eşik olarak kabul edilen yüzde 3 seviyesini aştı ve Cuma günü 3.20’ye kadar çıktı. İlk aşamada parite üzerinde “kafa karışıklığını” artırsa da, dolar faizlerinin artıyor olması ve de piyasaların “toparlanacak olması” önümüzdeki günlerde doların uluslararası piyasalardaki talebini artıracaktır. Euro karşısında 1.3325 aşılmadığı takdirde 1.3150-1.30 seviyelerine doğru bir hareket olabilir. Yukarıda ise 1.3520-70 bandı önemli bir direnç seviyesi olacaktır.