Amerika’da açıklanmaya başlayan bilançolardan “olumlu sürprizler” geliyor. Wall Street’in son “sembol bankalarından” Goldman Sachs, ikinci çeyrekte; 2.2 milyar dolarlık kâr beklentisine karşın 3.44 milyar dolar kâr açıkladı. Hisse başına kâr tahminleri 4.49 ile 3.59 dolar arasında beklenirken, 4.93 olarak gerçekleşmiş.
Salı günü ABD’de piyasalar kapandıktan sonra bilançosunu açıklayan Intel de ikinci çeyrekte analistleri yanıttı. Dünyanın en büyük işlemcisinin geliri bir önceki yıla göre yüzde 15 düşmesine karşın, 8 milyar dolarlık bir gelire ulaşmış. Ancak bu gelir, analistlerin beklediği ortalama 7.27 milyar doların oldukça üzerinde. Yine bir Amerikan bankası olan JP Morgan da dün beklentilerin üzerinde kâr açıkladı. Geçen yıla göre kârını yüzde 36 artıran JP Morgan, hisse başına 0.04 dolar kâr beklentisine karşın 0.28 dolarlık bir kâr açıklamış.
Bugün de Citibank ve Bank of America’nın bilançoları açıklanacak. Onlar da beklentilerin üzerinde kâr açıklayacaklar gibi görünüyor. Beklentilerden iyi açıklanan kâr rakamlarıyla ilgili iki şey söylenebilir:
1- Beklentiler yanlış hesaplamalara dayanıyor. Bu varsayımda başka bir soruyu beraberinde getiriyor: Analistlerin hepsi mi yanlış varsayımlara mı dayandırdı hesaplamalarını?
2- Aslında kriz falan yokmuş, hepimiz yanılmışız. Yaşanan “çürükleri silkeleme” operasyonuymuş! Kriz korkusuyla, analistler kötümser varsayımları kullanmışlar hesaplamalarında. Buna paralel olarak kâr beklentileri düşürülmüş. Aslında ortalıkta kriz miriz olmadığından kârlar da iyi gelmiş. (Bizim bankalarımızın da iyi kâr açıklamalarından anlamalıydık.)
Bu kârlara rağmen krizi hatırlatan belki de tek şey işsizlik. ABD’de dün açıklanan verilere göre işsizlik başvurusu yapanların sayısı 513 bin beklenirken 522 bin olmuş. Kârlar artarken, işsizlik de halen daha yarım milyondan fazla artıyor. Yüksek kâr rakamlarının bir kısmı muhasebe “değişikliklerinden” gelse de bütüne bakıldığında sanal bir durum var izlenimi oluşturuyor.
Diğer yandan da ABD’de şirketlerin, özellikle de bankaların yüksek kârlar açıklıyor olması sistemik risklerin azalmaya başladığını, kilitlenen kredi mekanizmalarının yavaş yavaş açılmaya başladığına da delalet ediyor. Morali düzelten bir durum. Kârlar sanal gibi görünse de, kötümserliğin bir kısmı da sanaldı. Beklentilerden iyi gelen kârlarla, sanal kötülüğün bir kısmı da törpüleniyor.
Kâr rakamları, bir önceki haftaya göre “düşen” işsizlik verisi piyasaları, özellikle de hisse senedi borsalarını coşturdu. Bu yıldaki en yükseklere gelindi. Hatta Çarşamba itibariyle hem ABD borsa endekslerinde hem de İMKB’de teknik bazı eşikler geçildi. Dün de yatay geçen seanslarla gelinen seviyeler “hazmedilmeye” çalışılıyor. Piyasalar bir miktar daha yükselmeyi amaçlıyor gibiler.
Teknik olarak bakıldığında Dow Jones’ta bir sonraki hedef 8,745; S&P’de de 959 seviyeleri önemli. İMKB için bu hafta 37,650 seviyesi önemliydi. Bu seviyenin “kararlı bir şekilde” yukarı geçilmesi 38,650 seviyesinin önünü açmış oldu.
Piyasalardaki coşku ve olumlu hava devam edecek gibi. Bu durumda İMKB’deki bir sonraki hedef 39,830’da... Hadi diyelim 40,000. Aradaki 170 puanın lafı olmaz!
Merkez bankası “100 olsun düz olsun” fikrime pek sıcak bakmamış anlaşılan. PPK gecelik faizleri 50 baz puan indirerek 8.25’e düşürdü ve bir sonraki indirimin sinyalini verdi.
Bu kez fazla sürpriz yok. Zira piyasa katılımcılarının önemli kısmı 25 baz puandan 50 baz puana doğru yaklaşmıştı son günlerde... Hem sürpriz olması, hem de boşu boşuna bir sonraki toplantıyı beklememek için şimdiden 100 baz puanlık bir indirim yapılsaydı fena mı olurdu?