Pazar günü, artık "olağan" hale gelen "olağanüstü" bir Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı var. Çok büyük ihtimalle enflasyon hedeflemesi politikası izleyen ülkeler arasında en yüksek faiz uygulayan ülke rekorunu eline geçirecek bir karar çıkacak.
Piyasaların yeni Merkez Bankası Başkanı'ın sürekli test edeceğini ve eski yönetim ayrılırken de MB'dan "kriz tecrübesinin" de emekli olduğunu yazmıştım. Yeni başkanın atanması sırasında yaşananlar hükümet için bir oyun olabilir. Ama bu piyasalar açısından son derece ciddi bir konuydu ve orada yapılan hatalar bugün gelinen durumu ortaya çıkardı.
Duruşu sağlam, piyasaların kolaylıkla etkileyemeyeceği ve korkutamayacağı, hükümetin politik etkisinden uzak bir MB yönetimi olsaydı bozulma bu kadar büyük olmazdı. Dört gün önce yapılan PPK toplantısında faizleri artırmayan bankanın şimdi faiz artıracağını söylemesi yönetimin ne kadar acemi olduğunu ispat etmiyor mu? Yeni bir 'olağanüstü' PPK toplantı kararı aleni bir panik ve acemilik havası estiriyor. "Varlığıyla yokluğu bir olan" müdahaleler de yine tecrübe eksikliğinin eseri.
Korkarak yapılan, az sayıda bankanın fiyat verdiği ve işlem derinliğinin kaybolduğu bir ortamda yapılan müdahale, piyasaların "sazı eline almasına" neden oluyor.
Ne kadar müdahale ?
Para piyasalarında gün başında açıklanan kullanılabilir YTL tutarı ortalama 25 milyar YTL düzeyinde. Bu tutarın 10 milyarlık kısmı disponibilite, kolaylıkla kullanılamaz. Kalan 15 milyar YTL'lik kısmı da Merkez Bankası para piyasalarında ve repoda değerlendiriliyor. Kolaylıkla dövize dönebilecek tutar da bu! Bu paranın tamamı döviz alsa; ki olmaz; 9 milyar dolarlık bir satış anlamına geliyor. 58.3 milyar dolarlık rezerv içinde oldukça az bir rakam. Zaten bu denli büyük rezervler böylesi kriz anlarında kullanılmak için değil ise ne için?
Döviz satışı sonrasında yükselecek YTL faizleri de yeni döviz alımlarını pahalı hale getireceğinden hem döviz talebi azalacak hem de faizler piyasa içinde yükselecekti. Böylece olağanüstü PPK'ya ihtiyaç kalmayacaktı.
Döviz müdahalelerinin işe yaramadığını sürekli yineleyen birisi olarak yanlış anlaşılmasın bir müdahaleyi savunuyor değilim. Ancak illaki dövize müdahele edilecek ise bunun zamanı, zemini ve bu müdahaleyi destekler diğer unsurların doğru hazırlanmış olması gerekir. Durum iyi analiz edilmiş olsaydı, stopajın iptal kararı da öyle alel acele açıklanmaz, bir "paketin" içine konabilirdi. Londra piyasasında Cuma kapanışında 500 baz puanlık bir artışın dedikodusu vardı. Zaten raporlarında 20 Haziran'daki PPK'dan da 100 baz puanlık bir artış bekleyen yabancı yatırımcılar ortamı uygun bulunca bunu iyice yükseltmiş durumdalar.
Artış 200-300 baz puan olabilir. Ancak artış her ne olacaksa bunun çok net ve ciddi bir döviz müdahalesiyle ya da varsa diğer önlemlerle desteklenmesi şart. Aksi takdirde bu artış da denizdeki bir damla olarak kalabilir.
PPK'ya iki öneri: ilki toplantı tarihlerinin ay başlarına, aylık enflasyon açıklamasının hemen sonrasına alınması. Diğeri de en azında Pazar günkü "olağanüstü" PPK toplantısına piyasalarda tecrübesine güvenebilecekleri farklı görüşlerdeki kişileri davet ederek dinlemeleri.
Acemilik!
Pazar günü, artık "olağan" hale gelen "olağanüstü" bir Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı var...
Haberin Devamı