Bugün Merkez Banası’nda “tarihi bir toplantı var! Kararı yarın yorumlayacağım. Bugün farklı bir konudan bahsetmek istiyorum. TÜSİAD’ın aylık Görüş Dergisi’nde Stanley Fischer ile yapılmış bir söyleşi vardı. Halihazırda İsrail Merkez Bankası Başkanı olan Fischer, bizim yaşadığımız 2001 krizi sırasında IMF 1. Başkan Yardımcısı idi ve bizim dalgalı kura geçmemizi öneren kişi olarak bilinir.
Söyleşide Fischer kur savaşlarına dair soru üzerine, “Bugüne kadar gelişmekte olan ülkeler batı ekonomilerinde yaşanan finansal istikrar sayesinde ihracatlarını artırabilmişler ve bu durumdan yararlanmışlardır. Şimdi ABD’nin ödemeler dengesinde düzelme olması gerekiyor. ABD’ye büyümesi için fırsat verilmesi gerekiyor. Gelişmekte olan ekonomiler de para birimlerinin değerlenmesine izin vererek bu sürece destek olmalılar. Böylelikle ABD ihracatını artırabilir. Her ne kadar bu şimdiye kadar Çin’e yönelik bir argüman olarak dile getiriliyor gözükse de aslında diğer yükselen piyasa ekonomileri için de geçerli. Bu argüman, Kore, Malezya, Tayland, Brezilya, Arjantin için olduğu kadar Türkiye ve İsrail için de geçerli. Bizler de kurun değerlenmesine izin vererek küresel dengesizliklerin giderilmesine katkıda bulunmalıyız” demiş. Bizim yardımımıza mı ihtiyacı var ABD’nin? Nerden mi çıktı bu sorular...
Bernanke’nin doktora programındaki danışmanı da olan İsrail MB Başkanı “Helikopter Ben”i 1929 Büyük Buhranı’nı en iyi bilenlerin başında gelen birisi olarak bu krizi yöneten kişi olmasının büyük bir şans olduğunu söylüyor.
Aşırı kredi büyümesi ve denetimsiz mali yapılar yardımıyla yaratılan balonların ülkesi ABD’ye gelişmekte olan ülkeler de paralarının değerli hale gelmesine izin vererek yardımcı olmalıymışlar. Kriz sonrasında ilk faiz artıran İsrail’in Merkez Bankası’nın Başkanı olarak Fischer hem ekonomi literatüründe hem de merkez bankacılığında ne yaptığı yakından takip edilen bir isim. Yapmış olduğu “bir ucundan da biz tutalım” önerisi Amerika’nın piyasaları dolara boğmasıyla ister istemez hayata geçiyor. Peki bir seçenek verilseydi “gönüllü” bir destek söz konusu olur muydu?
ABD finansal sistemini; yaşanmış krizin tekrarı yada benzerinin yaşanmaması için; yeniden düzenlemiş olsaydı düşünülebilirdi. Ancak ortada hemen hemen hiçbir ciddi iyileştirme yok. Üstelik de krizin harı geçtiğinden firsat da kaçmış durumda. Yeniden yaşanmayacağına dair hiç bir vaat (bile) yok. Nasıl olacak da bizler (diyelim ki yaptık) bu yardımı yaptıktan sonra ABD yeniden dünyayı yeni bir krize sokmayacak?
Denebilir ki Hollanda’da 18. yüzyıldaki lale çılgınlığından bu yana bu krizler tekrar tekrar yaşanıyor. Yenileri de gelecek. O zaman neden ABD’ye destek olunmalı?
Bir daha yapmayacaklarına söz versinler yardımı düşünelim... Fischer kur savaşlarının, ticaret savaşlarına dönmesini beklemiyor. “ABD diğer ülkeleri, kendi para birimlerinin değer kazanması konusunda ikna edemeyince, bu tür korumacı politikalara dönebiliyor. Hepimiz umudu bunun olmaması. Bunun için de küresel dengelerin şöyle ya da böyle, bir biçimde sağlanması gerekiyor. Çok uzun yıllar korumacılığın tırmanmasını önledik. Umarım bu durum devam eder. Ama eğer kurlarda gerekli düzeltme olmazsa, dünyada korumacılık yönündeki baskılar güçlenecektir” diye eklemeyi de ihmal etmiyor!
Rezerv para meselesindeki saptamaları da uzun vade için önemli. “Çin parası bir gün rezerv para haline gelebilir.
Ama bu kolay olmayacak. Çünkü sermaye kontrolleri, rezervlerin ihtiyaç anında kullanılmasını engeller.
Paranızı almak istediğinizde “Pardon şimdi rezervleri ülkeden çıkartmanız için uygun bir zaman değil” lafını duymak istemezsiniz. Doların farkı burada. Ne zaman ihtiyacınız olsa dolar bulabilirsiniz. Sterlin için de aynı şey. Euro için de aynı şey. Şu anda rezerv para olarak çoklu bir sistemin zaten olduğunu düşünüyorum. Uluslararası rezervlerde ‘euro’nun payı çok yüksek. Bu yüzden tek rezerv paranın olduğu bir sistemde değiliz. Bir tane çok güçlü bir rezerv paranın olduğu bir sistemdeyiz.”
‘Çin parası yeni rezerv para olacak, doların tahtı sallanıyor’ söylemine karşı benim gibi, bunların olmasına daha çok var diyenleri destekleyen bir söylem.
ABD’ye yardımcı olmalı mıyız?
Haberin Devamı