Son sözü en baştan söylemekte fayda var; hiç tereddütsüz kötü olur. Türkiye için önce FBI ve CIA başkanlarının ziyaretleri ile gündeme geldi İran. Ardından İran'ın yeni Devlet Başkanı Ahmedinecad'ın gittikçe sertleşen "şahin" söylemleri ve özellikle nükleer çalışmalar konusundaki gerginlikle daha da fazla gündemi oluşturmaya başladı.
Tartışılan; petrol zengini İran'ın nükleer enerjiyi barışçıl amaçlardan çok askeri amaçlarla istediği. Bu durum; başta İsrail, Türkiye ve diğer bölge ülkeleri olmak üzere, tüm dünyayı tedirgin ediyor. Son haftalarda ABD'nin; Irak'taki gibi olmasa da; İran'ın nükleer çalışmalarını yürüttüğü tesisleri vurabileceği konuşuluyor.
Irak'ta işleri henüz daha yoluna koyamamış olan ABD'nin, bir de İran cephesini açması endişeleri artırıyor. Bu endişelerin bir kısmı petrol fiyatlarına yansıdı. Yine de bu gerilimin henüz daha fiyatların içine tam olarak girdiğini söylemek mümkün değil. Diğer taraftan böylesi bir müdahalenin hem başarılı olması hem de kısa zamanda sonuç vermesi oldukça zor görünüyor. Bu konuda düşüncelerinin bir kısmını paylaştığım İranlı bir arkadaşımın fikirlerini sizlerle paylaşmak istedim.
İran'a uygulanacak yaptırımların etkili olması zor. 1979'daki İslam devrimi ve ABD elçiliğine yapılan saldın sonrasında bati ile bağlarını koparan İran, Irak'la yapılan savaş sırasında ve sonrasında kendisine uygulanan ambargo ve yaptırımlar nedeniyle kendi kendine yeter hale gelmiş durumda. Ekonominin kendi kendine yeterliliğinin yüzde 75'lerin üzerinde olduğundan söz ediliyor. Uzun savaş tecrübesi ve tarihi bir ulus. Diğer yandan şah dönemi de dahil olmak üzere bu topraklar üzerinde savaş eksik olmamış. Son Irak-İran savaşından kalma ciddi bir savaş tecrübesi ve askeri birikim söz konusu. Üstelik Iran ekonomisinin çok önemli kısmı ordu yönetiminde ve ordu ekonomiyi kendi ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirebiliyor. Irak'taki bölünmüş yapıya ve değişik etnik kökenlilerin zorunlu birlikteliğine karşın, İran'da topraklarını savunmaktan çekinmeyecek bir ulustan söz etmek mümkün.
Saldırı ya da savaşın İran'la sınırlı kalması neredeyse imkânsız. İsrail'in de dahil olduğu bir savaşın geniş bir cepheye yayılması oldukça muhtemel. İran gerek ordusu ile gerekse de terörist faaliyetler aracılığıyla savaşı Ortadoğu'nun dışına dahi taşıyabilir.
Petrol fiyatlarını tutmak mümkün olmayabilir. Her ne kadar ABD yönetiminin şahin kanadı, İran'ın nükleer gücü olmasındansa petrol fiyatlarını umursamadıklarını söylese de o dönemde dünyanın hangi fiyattan petrol alacağını tahmin etmek oldukça zor.
Umanm AB, ABD ve BM Atom Enerjisi kurumu İran ile (Rusya ve Çin'e rağmen) sonucu savaşa gitmeyecek bir çözümü bulabilirler. Aksi takdirde böylesi bir durum son 3 yıldaki rallilerin sonu olabilir.
Yoksa İMKB'deki Cuma günkü satışlar bu nedenle miydi?
ABD, İran'a müdahale ederse ne olur?
Son sözü en baştan söylemekte fayda var; hiç tereddütsüz kötü olur. Türkiye için önce FBI ve CIA başkanlarının ziyaretleri ile gündeme geldi İran. Ardından İran'ın yeni Devlet Başkanı Ahmedinecad'ın gittikçe sertleşen "şahin" söylemleri ve özellikle nükleer çalışmalar konusundaki gerginlikle daha da fazla gündemi oluşturmaya başladı.
Haberin Devamı