2011’de yurtdışı piyasalar nasıl hareket edecek?

2011 ne getirecek - 1

Haberin Devamı

2011 Emtia piyasalarının çok daha fazla konuşulduğu bir “Emtia Yılı” olacak! Ülkelerin farklı büyüme oranları, dönem dönem arz cephesinde yaşanabilecek sıkıntılar, emtia fiyatlarındaki volatiliteyi belki de hiç olmadığı kadar artıracak. Endüstriyel metallerde herkesin favorisi bakır iken benim ‘sürprizim’ nikel. Tarımsal emtia soya fasulyesi öne çıkacak.

Avrupa’DAKİ sorunlar temelde sürecek. Bu sene PIIGS’den en az 1 ülke daha Yunanistan ve İrlanda’nın akıbetine uğrayacak. Fransa ve İngiltere’nin notlarının düşmesi sıkça tartışılacak. Bu tartışmalar euroyu vuracaktır. Euro/dolar paritesinin yeni yılın ilk yarısında 1.2250-1.2450, ikinci yarısında ise 1.11-1.13 bandını test etme ihtimali yüksek.

Yıl sonu gelince, yeni yılın ne getireceğine dair tahminlerde bulunmak adettendir. 2008 yılına “Re-coupling”, 2009 yılına “Pansuman yılı”, 2010 yılına da “Volatilite Yılı” adını takmıştım. 2009 yılı Mart ayında başlayan tedavi/pansuman, o yılın sonuna kadar sürdü. 2010 yılında da devam edecekti ki devreye AB borç krizi, Amerika’nın ikinci Bedava Para Paketi (BPP - QE2), Güney-Kuzey Kore, İran derken birçok faktör devreye girdi ve volatilite arttı.

Gelişmekte olan ülkeler (Emerging Market) 2010’un galibiydi. Gelişmiş ülkeler halen daha beceriksizce yönetmeye çalıştıkları krizleriyle başa çıkmaya çalışıyorlar. Kendi krizlerini çözmek için yarattıkları likidite, kendi ülkelerinde kalmayıp da dünya üzerinde getiri arayışına çıkınca bu likiditenin ilk ve en uzun kaldığı durak bizim de dahil olduğumuz gelişmekte olan ülke piyasaları oldu.

Önümüzdeki yıl bu durum sürecek mi? Bu sorunun cevabını küresel piyasalar ve içerisi diye ikiye ayırmakta fayda var.
Küre...

BPP III-IV-... ABD’deki konut fiyatlarında istenen toparlanma bir türlü sağlanamadığından ve işin içine eyaletlerin sorunları da girmeye başladığından dolayı ABD’nin “acısı kolay kolay dinmeyecek”. BPP III ya da BPP IV devreye girmese de BPP II “uzatılacak-esnetilecek”. Bir başka deyişle ABD’de kolay para dönemi devam edecek. Fed’den ve/veya Avrupa Merkez Bankası’ndan herhangi bir faiz artışı mümkün görünmüyor.

ABD büyümesi... ABD için bir iyi haber, verilen onca likidite nihayet ekonomiyi büyüme yönünde harekete geçirebilecek. Bu sene yüzde 3 dolayında bir büyüme bekleniyor. Aslında ABD için “iyi” olan bu haber, gelişmekte olan ülkeler için çok da olumlu bir haber değil.

EM’den çıkış... Zira 2010’u ABD dışında “dolaşarak” geçiren likidite ABD’ye dönmek için, gelişmekte olan ülkelerdeki ağırlığını azaltacak demektir.

Çin... Büyümeye devam edecek. Ancak enflasyonla mücadele sırasında arttırmak zorunda kalacağı faizler nedeniyle büyümesi 2010’un gerisinde kalabilir.

Emtia fiyatları... Çin’in düşüşe rağmen yüzde 7’den fazla olması beklenen büyümesinin yaratacağı talep, ABD’nin “normale yakınsayan” büyümesi emtia talebini artıracak! Likiditedinin devam edecek olması, gelişmekte olan ülkelerdeki varlık fiyatlarının 2010’dan “şişkin” olması, özellikle hedge fonların bu piyasalara daha fazla ağırlık vermeleri nedeniyle emtia piyasalarını öne çıkaracak. 2011 emtia piyasalarının çok daha fazla konuşulduğu bir “Emtia Yılı” olacak!

Emtia fiyatlarında artan oynaklık... Ülkelerin farklı büyüme oranları, dönem dönem arz cephesinde yaşanabilecek sıkıntılar, emtia fiyatlarındaki volatiliteyi belki de hiç olmadığı kadar arttıracak. Profesyonellerin dahi yönetmesinin zor olacağı dönemlere şahit olacağız.

Gelişmekte olan ülkelerin bazılarının emtia ihracatçısı konumu nedeniyle farklılaşacak! Özellikle Rusya! Rusya’nın farklılaşmasındaki en önemli etken yine petrol fiyatları olacak. Bu yıl Brent petrolde ilk aşamada 105 dolar seviyesi test edilecek. Yıl ortalamasının da 90 doların üzerinde oluşması ihtimali yüksek. Ancak doğalgaz fiyatları benzer bir seyir izlemeyecek. “Kayaç Gazı” teknolojisindeki gelişmeler doğalgaz fiyatlarındaki artışları 2010 yılında sınırladı 2011’i sınırlayacak! Doğalgaz kullanım alanlarının genişlemesi, petrol fiyatlarındaki artışları da hızını kesecektir, ancak bunu etkisi daha çok 2012 ve sonrasında görülecektir. Endüstriyel metallerde herkesin favorisi bakır iken benim “sürprizim” nikel. Tarımsal emtia arasında da mısırdan çok soya fasulyesi öne çıkacak.

Borç krizinin vurduğu eurodaki kan kaybı 2011’de de devam edecek



AB... Avrupa Birliği’ndeki sorunlar temelde devam edecek. Bu sene PIIGS’den en azından 1 ülke daha Yunanistan ve İrlanda’nın akıbetine uğrayacak. Fransa ve İngiltere’nin notlarının düşmesi sıkça tartışılıyor olacak ve sonrasında da AB içinde; Yunanistan ile de sınırlı kalmayacak; bir borç yeniden yapılandırması gündeme gelecek. Bu yeniden yapılandırma; herkesi kapsayacak bir borç silinmesinden çok (sağlıklı bir toparlanma için olması gereken bu ama yapılmayacaktır!), seçilmiş bazı alacaklılardan temin edilen borçların düşük faizle ya da faizsiz olarak çok daha uzun vadeye uzatılması şeklinde olacaktır.

Euro... Tüm bu tartışmalar dönüp dolaşıp euroyu vuracaktır. Yine de euronun dağılması , bir ülkenin “atılması” ya da “yeni euro” söz konusu olmayacaktır. Euro/dolar paritesinde bu yılın ilk yarısında 1.2250-1.2450 bandı, ikinci yarısında ise 1.11-1.13 bandının test edilme ihtimali yüksek. ABD büyümesinin, AB Bölgesi’ne oranla daha yüksek olacağı beklentisi de bu tahmini destekler nitelikte. Ancak bu tahminler BPP III ve BPP IV’ün gelmesi durumunda çöpe gidecektir. Ola ki 500 milyar dolardan daha büyük bir veya iki paket açıklanacak olur ise bu durumda parite tam tersi bir seyir izleyecek. Değil 1.45’ler, 1.60’lar konuşulacaktır ki şimdilik buna ihtimal vermiyorum. Bu yıl daha çok doların yılı olacağa benziyor!

AB’ye ihracat... Euro Bölgesi’ndeki sıkıntılar bizi çok da fazla olmasa da üzecektir. Hem ihracat hem de turizm tarafında bu yılın performansını yakalasak bile aşmakta zorlanabiliriz. Euro ile dış ticaret yapan işletmelerin, kur riskleri konusunda şimdiye kadar olmadığı kadar çaba göstermeleri gerekecek.

DİĞER YENİ YAZILAR