Arada bir bu misali veriyorum ama ne yapayım, elimde ne devlet gücü var, ne yargı erki ne de zabıta yetkisi. Sopayı elime alıp, sokağa da çıkamam. İyisi mi, Nasreddin Hoca hesabı yapalım. Yapalım ama enseye tokadı vurmadan uyaralım. Hikâye neydi? Önce onu hatırlayalım:
"Nasreddin Hoca bir gün çocuğuna testiyi verip, su doldurmasını istemiş. Oğlan testiyi alıp giderken ensesine de bir şaplak yerleştirmiş. Vaziyeti gören komşuları etraftan, 'Ne yapıyorsun Hoca, çocuk daha giderken tokadı vurdun. Yazık, günah değil mi?' deyince şu cevabı vermiş: 'Suyu doldurduktan sonra testi kırılsaydı hiçbir işe yaramazdı. Onun için ben giderken dikkatli olsun diye kendisini ikaz ettim."
Görüldüğü gibi iş işten geçmeden uyarımı yapayım da sonra ağır laflar sarfettiğim zaman, kimse alınıp gücenmesin. Biliyorsunuz, ilk ve ortaöğretimde kayıtlar yapılmaya başlandı. Bu kayıt işlemlerinin başlamasıyla birlikte şikâyetler de ortaya çıkacak. Sakın, "Bunu da nereden çıkardın?" demeyin. Çünkü ben en az on beş senedir bu dertle uğraşıyorum. Yakında velilerden şikâyetler gelmeye başlar. İsterseniz sayayım:
* Okul aile birliğine yardım parası
* Okula kömür parası, daha doğrusu yakıt parası
* Badana, boya ve tamirat parası
* Eğitime katkı parası
* Yarı tatile yaklaşırken karne parası
Bunlar eskiler. Bakalım bu sene daha ne yenileri çıkacak, bilemiyorum. Halbuki biz, devlet okullarına çocuğumuzu paralı okutmak için yollamıyoruz. Çünkü vergimizi zamanında ödüyoruz, her türlü harcımızı zamanında yatırıyoruz ve devletin bize ücretsiz olarak hizmet vermesini bekliyoruz. Zaten bu bahsettiğim öğrenci ailelerinin bol parası olsa yüzlerce, binlerce özel okul var. Evlatlarını oraya yollarlar. Bilmem, derdimi anlatabildim mi?
Kıt kanaat geçindiğimize ve yavrularımızı da okutmak zorunda olduğumuza göre, geliri vasatın altında olan ailelere ek yük bindirme, bir bakıma vicdansızlık anlamına gelir.
Onun için yukarıda verdiğim Nasreddin Hoca misali gibi Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere, İl Milli Eğitim Müdürlüklerine ve ülkedeki bütün illerin resmi okullannın yetkililerine sesleniyorum, kendi imkânlarınızla müessese yönetmeyi öğrenin ve gariban öğrenci velisinin sırtna binmeyin. Zira sizin her yaptığınız maddi baskı, onları yönetimden, dolayısıyla devletinden soğutur. Kaçamak yollar aramaya başlarlar, yalana başvururlar ve sonunda devlet - millet anlaşmazlığı sürüp gider. İşte ben, devletle milletin arasına kara kedi girmesini istemeyen bir vatandaş olarak, konuyu önceden açıp, bütün yetkilileri uyarıyorum. Dilerim bu konuda ön tedbirler alınmış olsun, yük okul müdürlerinin sırtına bindirilmesin ve vatandaş çocuğunu rahatlıkla okula gönderebilsin.
Testi kırılmadan
Arada bir bu misali veriyorum ama ne yapayım, elimde ne devlet gücü var, ne yargı erki ne de zabıta yetkisi. Sopayı elime alıp, sokağa da çıkamam...
Haberin Devamı