Tek korkusu uçağa binmekti
Binmekten vazgeçtiği tayyare gözlerinin önünde yere çakılan Atatürk, bu kazanın bıraktığı etki yüzünden uçağa hiç binmedi
Türkiye, geçtiğimiz hafta üst üste yaşanan iki uçak kazasıyla sarsıldı. Can kayıplarının yürekleri acıttığı uçak kazaları sonrasında gözler bir kez daha havayollarına çevrildi. Havaalanlarındaki eksiklikler, önceki yıllarda olan kazalar, pilot hataları yine gündeme geldi.
İlginç olaylar
Havacılığa ilişkin ilk adımların atılmaya başladığı günlerden, Atatürk ve İnönü dönemine, savaşlardan günümüze kadar olan uzun süreçte havacılıkta birbirinden ilginç olaylar yaşandı. Türk havacılığı konusunda uzman kişilerden biri olan Stuart Kline'nin yazdığı "Türk Havacılık Kronolojisi" adlı kitapta, Osmanlı'dan bu yana havacılık alanında yaşanmış ilginç olaylara yer veriliyor. Geçmişten günümüze tüm uçak kazaları, Hava Kuvvetleri Komutanları gibi bilgilerin de yer aldığı kitapta, Atatürk ve İnönü ile ilgili bölümler de bulunuyor.
Neden binmem
Kitaptaki tarihi notlara göre, Cumhuriyetin 11. yıldönümü dolayısıyla Ankara Orduevi'nde düzenlenen resepsiyona katılan Atatürk, havacı subaylara neden uçağa binmediğini şöyle anlatıyor: "1910 yılıydı, Ali Rıza Paşa ile Pikardy Manevraları'na davet edilmiştik. Manevra sonunda, daha yeni üretilmiş uçaklarla gösteriler yapıldı. Yabancı subaylardan isteyenlerin bu uçaklara bindirileceği söylendi. Ben de hemen uçaklardan birine doğru yöneliyordum ki, Ali Rıza Paşa bileğimden tuttu; 'Bilmediğin aş, ya karın ağrıtır ya baş' diye beni uyardı. Uçağa benim yerime bir başka ülkeden bir subay bindi. Bu uçak, havada bir dönüş yaptıktan sonra düşüp yere çakıldı. Ölümden kurtulmuştum." 1914'te havacılık kariyerine başlayan, hayatı boyunca 102 farklı uçakla 30 bin saat uçan Vecihi Hürkuş, Atatürk'le bir anısını şöyle dile getiriyor:
"Gazi, hiç ummadığımız zamanlarda küçük topluluklarımız arasına katılarak bizleri güçlendirir, çalışmalarımızı desteklerdi. Savaş sırasında en yakın desteği, onun verdiği moral gücünden almıştık. Kurtuluş Savaşı'ndan sonraki çalışmalarımızda da O'nun hemen her gezisine katılmak, tren ve otomobilini havadan inerek yerlere sürünürcesine selamlamak tek sevgi, saygı ve isteğimdi. Nitekim bu davranışlarım nedeniyle bir gün şöyle dediğini söylediler: Bu çocuğa bir şey olacak diye korkuyorum. Bu uçuşlarda çok tehlikeli hareketler yapmasa daha memnun olacağım. Söyleyin, o kadar alçaktan uçmasın."
Torunu Gülsün Bilgehan Toker, İsmet İnönü'nün uçakta yaşadığı tehlikeyi şöyle anlatıyor: İnönü, İzmir'den Karaburun'a gidiyordu. Birden motorlar sustu, uçağın burnu aşağıya doğru döndü. Herkes donup kalmışken Paşa'nın sesi duyuldu: "Telaş etmeyelim, motoru kontrol edin". Motoru bir türlü işletemiyorlardı. Toprağa az bir mesafe kalmıştı. Başbakan pilota dönüp, "Olmuyor mu?" diye sordu. Pilotun cevap vermesine vakit kalmadan, çalışan motorun sesi duyuldu.. Kurtulmuşlardı..