Gazete Vatan Logo

Seri katil Mehmet Ali dehşeti... Gazla uyutup yakıyormuş

Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Çekirge, Ordu ve Samsun'da 12 kişiyi öldüren seri katil Mehmet Ali Çayıroğlu olayını köşesine taşıdı. Katili yakalan Jandarma Komutanı Teğmen Sadık Arslan ile konuşan Çekirge, komutanın, "Acayip bir adam. Daha çok yaşlıların oturduğu evleri seçiyor. Cinayetin senaryosunu kuruyor, sonra oynuyor. Üzerine askeri kamuflaj kıyafeti giyiyor. Kendisini güvenlik kuvveti gibi gösteriyor. İçeridekileri kelepçeleyip uyutuyor. Ve yakıyor" sözlerini aktardı.

Seri katil Mehmet Ali dehşeti... Gazla uyutup yakıyormuş

Hürriyet yazarı Fatih Çekirge, seri katil Mehmet Ali Çayıroğlu ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

"Bir seri katilimiz eksikti, o da oldu... Ordu ve Samsun’da 12 kişiyi öldüren seri katilin hikâyesi filmlere konu olur.

Dün cinayetlerini anlattığım yazıma o kadar mesaj geldi ki...

Merak ettim...

Seri katili yakalan Akkuş Jandarma Komutanı Teğmen Sadık Arslan’la konuştum.

Teğmen Arslan, “Çok acayip bir adam. Feci işler yapmış. Planlamış, gözlemiş, öldürmüş. Yangın çıkartarak iz bırakmamaya çalışmış. Kamuflaj kıyafeti giyiyormuş.‘Önce gazla uyutup sonra yakıyormuş’

Evine yaptığımız baskında kanlı kamuflaj gömleğini bulduk” diyor. Dinledikçe insanın tüyleri diken diken oluyor...

İşte bazı satırbaşları:

Katil M. Ali, daha çok yaşlıların oturduğu evleri seçiyormuş. Bir süre izliyor, sonra malları, hayvanları var mı diye inceliyormuş.

Şeker Hanım ve eşini katlettiği gece yarısı evin kapısının önüne gelip bağırıyor: “Etrafı sarın. Kimse çıkmayacak. Çıkan olursa vurun.” Sanki güvenlik kuvvetleri bir arama yapıyormuş izlenimi

Haberin Devamı

veriyor.

Yani öyle içeri girip bam güm saldırmıyor. Önce cinayetin senaryosunu kuruyor. Sonra oynuyor. Rol de var yani...

Seri katilin bu sırada üzerinde askeri kamuflaj kıyafeti var. Sonra içeri o kıyafetle giriyor. Kendisini güvenlik kuvveti gibi gösteriyor. Ve içeridekileri kelepçeliyor. Ardından uyutuyor. Ve yakıyor. Eşyaları, hayvanları alıp gidiyor.

Bir başka cinayetinde insanlar evlerinde uyurken gazla bayıltıyor. Kelepçeliyor. Ardından gazla boğulmalarını sağlıyor.

Bir başkasında bayılmaları uzun sürdüğü için yakıyor. Tabii yangın olduğu için kimse şüphelenmez diye düşünüyor.

Jandarma istihbarat olayları birleştirince cinayet şüphesi ortaya çıkıyor.

Öldürdüğü bazı insanlardan önce hayvan satın alıyor. “Parayı yarın getiririm” diye sözleşiyor. Sonra gidip onları da yakıyor.

Açtığı şarküteride o hayvanların etlerini satıyor.

Jandarma şüphelenmesin diye kendisine şehirden uzakta bir ev yapıyor. Hayvanları orada saklıyor. Ve eve güvenlik kameraları kuruyor.

Zaten yakalanması da kamera kayıtlarındaki görüntüler sayesinde oluyor. Çünkü kayıtlarda evden gece yarısı kamuflaj kıyafetiyle çıkışları var.

Haberin Devamı

Akkuş İlçe Jandarma Komutanı Sadık Arslan ve istihbarat ekibi uzun bir çalışma yapıyorlar.

Günlerce bölgede araştırma yapılıyor.

Yangın ve gazla boğulmaların dosyaları birleştiriliyor.

Teğmen Arslan şöyle diyor:

“Tam bir vahşi... Ama planlıyor. İnsanları kelepçeleyip yakıyor. Yaşlıları seçiyor.”

Evet, Türk usulü bir seri katil olayını da görmüş olduk.

Belki ‘Hannibal’ değil ama...

12 kişiyi gözleyip, inceleyip, planlayıp yangın ve gazla boğulma süsü vererek öldüren bir seri katil bu...

İnsan ister istemez soruyor: Acaba yalnızca 12 kişi mi? Başkaları da var mı? Bu manyağı yakalayan Jandarma ekibini yürekten kutluyorum. Helal olsun...

‘BANA BAK DOĞRUYU SÖYLE, SEN HAKKATEN BAKAN MISIN?’

Ben bizim milleti seviyorum arkadaş... İşte Karadeniz’den “fıkra gibi” bir örnek...

Geçtiğimiz cuma günü Çevre Bakanı Murat Kurum, Sinop’ta incelemeler yapıyor.

Cuma namazı için tarihi Alaeddin Keykubat Camisi’ne gidiliyor.

Haberin Devamı

Normal olarak müftüyle birlikte yan yana kılacaklar.

Tabii Bakan camiye girince, korumalar falan bir dalgalanma oluyor.

O sırada da müftünün yanında yaşlı bir adam oturuyor.

Meğerse her cuma orada kılarmış.

Murat Kurum için biraz yer açılınca Bilal Dede dönüp bir bakıyor.

Müftü, Bilal Dede’ye “Bakan Bey” diyor.

Murat Kurum da yanına oturuyor.

Bilal Dede şöyle bir bakıp soruyor:

“Sen bakan mısın?”

Ve sonra şu diyalog gelişiyor:

“Evet, ben Çevre Bakanıyım”.

Kurum bu cevabı verince, bu defa Bilal Dede işaret parmağını sallayarak soruyor:

“Bana bak doğruyu söyle, sen hakkaten bakan mısın?”

Murat Kurum gülerek “Evet” diyor, ardından da bir kartvizitini çıkartıp veriyor.

“Hah tamam” diyor Bilal Dede:

“Madem çevre bakanısın, o zaman bizim mahallede Yesari Baba Türbesi var, etrafı dökülüyor, orayı yaptırıver.”

“Tamam” diyor Bakan...

Namaz bitiyor. Çevre Bakanı Murat Kurum, Bilal Dede’ye sarılıp ayrılıyor.

Evet arkadaşlar, ben bizim insanımızdaki bu samimi hale, bu sahici duruşa bayılıyorum.

Haberin Devamı

Eminim Murat Kurum, Bilal Dede’nin isteğini yerine getirecektir."