Projeden ev aldı başına gelmeyen kalmadı!
İstanbul'da projeden 3+1 daire alan bir kişi ödemenin bir miktarını peşin kalan kısmını ise banka kredisiyle yapmak istemesi üzerine eve gelen eksper evin 3 odalı olmadığını ve kredi verilemeyeceğini belirttikten sonra hukuki süreç başladı.
Konunun bu boyutunu elimden geldiğince yazmaya devam edeceğim. Gelin bugün bazı hastanelerin sağlık hizmeti almaya çalışan vatandaşı nasıl adeta soyduğunu bir başka boyuttan inceleyelim. Hürriyet'ten Sefer Levent'in haberine göre; Özel hastanelerin bir bölümü hasta yanındaki refakatçiden yemek ücreti alıyor. Olabilir. Peki bu ücretin 5 günlük 450 TL’ye kadar ulaştığını söylesem... Yani günlük 90 TL olmasını normal karşılar mısınız?
Alternatifi özel hastaneleri mesken tutan restoran ve pastaneler... Peki size bu restoranlarda bir kap sıradan bir yemeğin 30 TL’ye, suyun 5 TL’ye satıldığını söylesem. Hasta yakını ya da ziyaretçisinin pastanelerde 5 TL’ye çay 10 TL’ye simit yemek zorunda kaldığını hatırlatsam... Kahvaltıda verilen 6-7 zeytin için hesaba 10 lira eklendiğini anlatsam... Havalimanlarındaki, plajlardaki yeme-içme ücretlerini tartışıyoruz, peki ya zorunluluktan gittiğimiz hastanelerdeki yeme-içme ücretlerini tartışmamız gerekmez mi?
‘ACİL’ OTOPARK ÜCRETİ!
Hastanenin yolunu tuttunuz. Belki acil bir hastanız var, belki rutin bir muayene... Tam içeriye gireceksiniz buyurun bir otopark fişi. Acil, rutin fark etmiyor. Bazı kapıları valeler mesken tutmuş, hizmette sınır yok. Tabii ki faturası var. Vale varsa işin içinde ücret zaten katlanıyor. Vale yoksa bile bazı hastanelerde aracınızı park etmenin bedeli 10 TL’den başlıyor, günlük 25 TL’ye kadar çıkıyor. Biliyorum AVM’ye gelmediniz, zorunlu bir şekilde sağlık hizmeti almaya geldiniz. Hiç fark etmez. Hatta hastanın yanında refakatçi olsanız bile günlük 25 TL’yi ödemeniz şart. Gidin bakın hastane otoparkı çıkışlarına özellikle akşam saatlerinde metrelerce otopark ücreti kuyruğu göreceksiniz. Hastaneye adım atmanın bile bir bedeli var... Akşamdan sabaha kurulan otopark gişeleri para basarken, refakatçiye de, ziyaretçiye de, hastaya da ayıp oluyor...
FEN, MATEMATİK KOLAY EN ZORU SERVİS PROBLEMİ!
Her ilde resmi olarak okul servis ücretleri ilan edildi. Bu köşede resmi rakamlarla, velilerden istenen fiyatların çok farklı olduğunu birkaç kez dile getirdim. Bana ulaşan onlarca okur gönderisinden anlaşılan bazı veliler ya fiyat yüzünden servisten vazgeçti, ya da çaresiz kendisine dayatılan fiyatı kabul etmek zorunda kaldı. Sorun özetle şöyle. Okul bir servisle menfaat karşılığı (öğretmenlerin bedava taşınması, ücretsiz araç kiralanması, pay alma, herhangi bir eşya alma vb.) anlaşma yapıyor. Sonrasında okul devrede yok. Veliler servis firmasıyla baş başa kalıyor. Şikâyet örneğin İstanbul’da belediyeye yapılıyor. Belediye başvuruları tek tek inceliyor. Haklı bulursa firmaya dönüyor. Uzun ve meşakatli bir süreç. Peki bu işin denetim süreci nasıl işliyor. Okul servis araçları hizmet yönetmeliğinin denetim konulu 12. maddesi aynen şöyle:
Bakanlık yapacağı denetimleri, kendi personelinin yanı sıra, valilikler, kolluk kuvvetleri (polis, zabıta, jandarma) ve yetkili kıldığı diğer kamu kurum ve kuruluşlarının personeli aracılığıyla yapar. Denetimle ilgili olarak bu kuruluşlar Bakanlıkla her zaman işbirliği içinde olmak ve Bakanlık talimatlarını yerine getirmek zorundadır. Çalışma şartları yönünden Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer ilgili kuruluşlar da mevzuatları çerçevesinde her türlü denetimi yaparlar.
Tek tek şikayetleri beklemek yerine, okul servisi ücretlerinin genel olarak ele alınması, genel olarak denetlenmesi gerekmez mi?
BU DA OLDU... EVİN İKİ ODASI KAYIP!
Bir okurumun gönderisini okuduğumda çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Konu özetle şöyle. İstanbul Maltepe’de 3+1 sıfır daire alıyor. Bir kısmını peşin ödüyor. bir kısmı için de 6 ay sonrasına senet yapıyor. Senet günü geldiğinde bankaya kredi için başvuruyor. O da ne. Banka satılan dairenin krediye uygun olmadığını 2 odanın yan dairede gözüktüğü bilgisini veriyor ve talebi reddediyor. Okurumu yanıltan firmanın çözüm önerisi ise hayli ilginç. Resmi evraklarda gözükmeyen iki odayı alçıpanla kapatıp kredi alma teklifinde bulunuyorlar. Sonrasında açılan karşılıklı davalar bu tarihe kadar sürüp gidiyor. Okurum ‘ben yandım, başkası da yanmasın, ev almadan önce herkes ekspertiz yaptırsın’ diyor. Bu konuda gayrimenkul hukukçusu Av. Ali Güvenç Kiraz’ın uyarıları da önemli:
“Ön ödemeli konut satış sözleşmelerine göre, tüketicinin kendisine yanıltıcı ve/veya projeye aykırı bir durumu görmesi halinde 14 gün geçmiş olsa dahi herhangi bir ceza bedeli ödemeden sözleşmeyi fesih etme ve ödediği tüm bedelleri geri isteme hakkı mevcut.
Yine müteahhit tüketici kanunu kapsamında projede tadilat yapacak ise tüketicinin onayını almak zorunda. Tüketici bu tadilata onay vermezse yine sözleşmeyi imzaladığı tarihten 14 gün sonrasında da cezai şart bedeli ödemeden sözleşmeden dönebilecektir. Bu durumda da ödediği tüm bedellerin eksiksiz bir şekilde iadesini talep edebilecektir.
Tüketicilerin dikkat etmeleri gereken hususlara gelince...
1) Gezip gördükleri yere ilişkin net-brüt m2 vb durumu içeren ön bilgilendirme formu imzalamalılar.
2) Bu imza sonrası belediyeye giderek projeyi incelenmeli ve doğru beyanda bulunulup bulunulmadığı araştırılmalı. Yoksa ön ödemeli sözleşmeyi imzalamasınlar.
3) Proje bitene kadar projede meydan gelen her türlü değişiklikte kabul etmeme hakları olduğunu bu durumda sözleşmeyi fesih ederlerse paralarını cezai şart ödemeksizin geri alma hakları olduğunu bilmeliler.