Korku kasabası gibi!
Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin yaşadığı Görükle, Sema cinayetinin ardından tacizle de gündemde
“Gideceğim yer 150 metre; cebimdeki spreyi kavradım, yürürken her yöne bakıyordum. Arkadan iki erkeğin geldiğini gördüm, koşturmaya başladım.” Cümleler Bursa’da vahşi biçimde öldürülen Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencisi Sema Karakoca’nın arkadaşı Ecem’e ait ve 40 bin öğrencilik kampüsteki ruh halini de net biçimde özetliyor.
Üniversiteye çok yakın, öğrencilerin özel yurtlar ya da apartlarda yaşadığı Nilüfer ilçesi Görükle’de bir özel yurtta kalan Sema, 19 yaşına girdiği günün ertesi 16 Şubat’ta kayboldu. 1 Mart’ta parçalanmış bedeni Görükle yakınında bir gölet kıyısında bulundu. Öğrenciler cinayetin çözülmesi için iki kez yürüdü. Polis ve jandarmanın 50’şer kişilik tim kurduğu açıklandı. 100’e yakın kişi sorgulandı. Ancak hiçbir ilerleme sağlanamadı.
CİNAYET SONRASI KIZLARIN HAYATLARI KISITLANDI
Bazı aileler, kızlarının selameti için okuldan almaya kadar giden önlemleri tercih etti. Kimi aileler de günde birkaç kez telefonla arayarak çocuklarının her hareketini kontrol etmeye başladı. Güvenlik kuvvetleri, yurda gelmeyenleri ailelerine haber vermekle tehdit etti. Gelinen süreçte katiller bulunamadı ama özellikle kız öğrencilerin özgürlükleri biraz daha kısıtlandı. Felsefe Bölümü öğretim üyesi Metin Becermen’in ifadesiyle Sema’nın kaybolmasını başta ciddiye almayan polis yüzünden korku da büyüdü. Emniyetin, okulu Sema’nın kaybolmasından bir hafta sonra haberdar ettiğini belirten Becermen, cinayetle ilgili bilgilendirilmediklerini, bu yüzden de spekülasyonların arttığı görüşünde.
İDDİA ÇOK, KAYIT YOK
Aslında Görükle Kampüsü’nde spekülasyondan geçilmiyor. Taciz iddialarının kol gezdiği kampüste birkaç saat içinde altı genç kadın hakkındaki kayıp iddiasını dinledik. Bir iddia kampüse çalışan belediye otobüsünde bir genç kadının tecavüze uğradığı yönündeydi. İnternet sitelerinde ise Görükle’deki tecavüz vakalarından söz edildiğini okuduk. Ancak bu iddialar arasında güvenlik kuvvetlerine intikal edeni yok.
"BİBER GAZIYLA DOLAŞIYORUM"
Tehlikeyi ilk kez Sema cinayetiyle fark ettiklerini söyleyen öğrenciler de var. Gizem Ferah, “Eskiden sokakta korkmazdım. Artık korkuyorum” diyor. Gizem taciz konusunda ise “Tacize uğrasam bile aileme söyleyemem. Okuldan alırlar” endişesi yaşıyor. Seher Tahran’a göre de Sema cinayeti üzerlerindeki baskının artmasının yeni bir aracı olarak kullanılıyor: “Jandarma ya da polis katili bulmak yerine ‘kadınlar dikkatli olsun’ mesajı veriyor. Biber gazıyla dolaşıyorum.”
Başörtülü öğrenciler de aynı tehlikeden şikâyetçi. Kampüste ışıklandırma ve özel güvenlik biriminin yetersiz oluşundan yakınan öğrenciler, kampüs yakınındaki Görükle’de durumun daha vahim olduğu görüşünde.
"EVET BİZ DE TACİZE UĞRADIK"
Kampüste ya da Görükle’de konuştuğumuz genç kadınlardan en az bir kere fiziksel tacize uğradıklarını dinliyoruz. 2009’da Uludağ Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde okuyan 591 öğrenci arasında yapılan bir araştırma da bu veriyi doğruluyor. “Hiç tacize maruz kaldınız mı?” sorusuna öğrencilerin yüzde 86.9’u (512 kişi) evet diyor. “Yaşanan tacizin tipi nedir” sorusu üzerine ise öğrencilerin yüzde 23.9’u (127) sözel, yüzde 7.3’ü (39) fiziksel, yüzde 5.3’ü psikolojik (28), yüzde 12.6’sı (67) görsel, yüzde 21.7’si (114) hepsi, yüzde 29.5 i de (157) en az iki farklı şekilde cinsel tacize maruz kaldığını belirtiyor.Ancak öğrenciler tacize uğrasalar da bunu kolayca dile getirmeyeceklerini söylüyor. Neşe adlı öğrenci, “Aileme söylersem, ‘Senin orada ne işin vardı?’ diye başlayacaklar. Sonuçta kısıtlanan yine ben olacağım” diyor.
GÖRÜKLE'NİN YÜZÜ EĞLENCEYE DÖNÜYOR
Görükle, mübadeleyle gelen Selanik göçmenlerinin yurdu. 2005’ten itibaren hızlı yapılaşma nedeniyle, iki farklı hayat yaşanıyor. Bir yanda yeni apartmanlar, siteler, restoranlar, barlar, kafeteryalarla modern görünüm var. Eski Görükle’de halen bir köy yaşamı sürüyor. Çoğu, öğrencilerin ‘yaşam stillerini rahatsız edici’ buluyor. Kampüs ve Görükle arasındaki minibüs işletmesi, üniversitede çalışma ve arazi satma gibi gelirlerle geçiniyorlar. Ne var ki köylülerin deyişiyle ‘öğrencinin parasını asıl olarak dışarıdan gelip bar, kafeterya, pansiyon açanlar yiyor’. Açılan içkili mekânlar öğrenci olmayanları da çektiği için Görükle, bu yönüyle yalnızca öğrenci yerleşimi sayılmıyor.Görükle hakkındaki bir iddia da yaklaşık 20 bin kişinin yaşadığı bu artık bir ilçe büyüklüğüne ulaşmış köyde 2010’da denetimin jandarmadan polise geçmesiyle güvenlik zaafının baş göstermesi. Yalnız iki polis aracı ve bir polis noktası var.Nergiz Şişek adlı öğrenci, “Akşam saatlerinde dışarı çıkmak kimi zaman mesele olabiliyor. Ya bir arabadan laf atıyorlar ya otomobili üzerinize sürüyorlar” diyor. Şişek, Görükle’de fuhuşun ve uyuşturucu satışının da olduğunu savunuyor.
"ÖĞRENCİ OLAMAYAN BAZI GENÇ KADINLAR DA BURAYI MESKEN TUTUYOR"
Afiş Cafe’nin ortaklarından Emrah Özer de “Öğrenci olmayan bazı genç kadınların Görükle’yi mesken tuttuğunu biliyoruz. Onların yaptıkları da hemen öğrencilere mal ediliyor” diyor.Görükle’de 10 civarında içkili mekân var. Aylık olarak 4-5 bin TL civarında kira ödüyorlar. Görükle bugün üniversite gençliği dışında caddelerinde dolaşan lüks otomobillerin sahiplerine de ev sahipliği yapıyor. İddialara göre bu lüks otomobil sahiplerinden bazıları da Görükle’yi garsoniyer olarak kullanıyor. Bu da daire fiyatlarının fırlamasına neden oluyor. Dolayısıyla bu kozmopolit yapı Görükle’yi öğrenci kasabası olmaktan çıkarıyor ve Bursa’nın alternatif eğlence merkezi konumuna doğru yol almasına neden oluyor.Kafenin diğer ortağı Mustafa San, “Müşteri seçiyoruz. 50’lik bir adam genç bir kadınla girmeye çalışırsa engel oluyoruz. Ancak kimlik soracak durumumuz da yok” diyor.İçkisiz kafeterya Buda’nın işletmecisi Nazım Doğan ise “11 yıldır buradayım. Polis gelince içki ruhsatı kolaylaştı. Fazla insan gelmeye başladı. Eskiden öğrenci harici almazdık. Ama kontrol zorlaştı artık” diye konuşuyor. Doğan ayrıca Görükle’de kafeterya veya bar dışında sosyal alternatif olmadığını da hatırlatıyor.
SEMA'NIN KALDIĞI YURDUN SAHİBİ: "GELECEK SENE BU İŞİ YAPMICAM"
Sema’nın kaldığı apart yurdun sahibi ise seneye bu işi yapmayacağını söylüyor: “Ailelerin bir bölümü çocuklarını yurttan aldı. Öğrenci olmazsa bu işi yapma şansımız yok. Sema’ya çok üzüldük ama genç insanları da bir yere kadar kontrol edebiliyorsunuz. Sonuçta ailesi değiliz”.
KENT MERKEZİNDE ÖLDÜRÜLDÜ
Görgü tanıkları ve arkadaşlarının ifadelerine göre üniversiteli Sema Karakoca, kaybolduğu 16 Şubat günü saat 11.30’da kaldığı özel yurttan çıktı. Saat 12.00’de babasıyla konuştu. Ardından da kimse kendisine ulaşamadı. Saat 21.00’de yurt yöneticileri durumdan polisi haberdar etti. Saat 24.00 civarı baba Ankara’dan Bursa’ya yola çıktı. Bu tarihte başlatılan aramadan sonuç çıkmadı. 1 Mart günü Badırga Köyü yolundaki göletin kenarında bacakları kesilen, göğsü yarılan, boğazında kesikler olan, kolları ise hayvanlar tarafından parçalanmış bir ceset bulundu. Cesedin Sema’ya ait olduğu ortaya çıktı. Yaklaşık 100 kişinin ifadesi alındı. Polis ve jandarma 50’şer kişilik ekip kurdu. Soruşturma Bursa-Ankara arasında yoğunlaşıyor. Cinayetten bu yana yaklaşık 100 bin GSM numarası ve 25 bin araç üzerinde inceleme yapıldı. Son bilgi cinayetin kent merkezinde işlenip cesedin göletin kıyısına atıldığı yönünde.
Nasıl tanınıyor?
Arkadaşları Sema’yı nasıl tanıyor? Beş arkadaşıyla yaptığımız görüşme sonucunda Sema’nın profilini şöyle özetlemek mümkün: Gayet neşeli, esprili, sorunlarını anlatmayan ama dinleyen, siyasetle ilgilenmeyen, damardan arabesk seven, dersleri fazlaca takip etmeyen, notları ortalama, biraz dobra biri. Yurt arkadaşlarından biri, “Canınız mı sıkkın girin Sema’nın odasına neşelenin” diyor. Giyimi kuşamı frapan değil. Kaldığı yurdun sahibinin an