Kadınların gönlünü fethederek ilerledim
Sinemadaki başarımın sırrı öncelikle kadınların hoşuna giden filmler yapabilmem. Kadınlar da benim filmlerimi eşlerine beğendirdi
Türk sinemasının "Bay Sinema" lakaplı duayeni Türker İnanoğlu'nun son filmi Ömerçip vizyona girdi. 14 yıldır televizyon projelerine ağırlık veren İnanoğlu'nun 45 yıllık sinemacılık geçmişi var. 1959'da Erler Filmi kurdu, Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray'ı keşfetti, sayısız oyuncuyu beyazperdeye taşıdı. Ha-babam Sınıfı ve Gırgıriye gibi filmlerinin gişe rekorları hâlâ kıralamadı. "Sinemadan kazandığım sinemaya yatıran patron" olmakta kararlı olan Türker İnanoğlu, kendi adıyla kurduğu vakfı TÜRVAK'ta geleceğin sinemacılarını yetiştiriyor.
Eskiden herkesin tek eğlencesi sinemaydı
Ömerçip'in galasının ertesi günü sohbet ettiğimiz Türker İnanoğlu filmin gördüğü büyük ilgiden bir hayli memnundu:
- Filmlerinizin konusu genelde fakir-zengin aşkları ve mahalle hikayeleriydi. Türk insanın gerçekleri bu konular mı?
Türk halkı kendinden olan hikayeleri, kendinden olan duyguları ve gülmeceleri seviyor. Benim 45 seneye yakın süredir izlediğim yol bu. Öncelikle kadınlara hitap eden filmler çevirdim.
- Neden özellikle kadınlar?
İlk filmlerimi yaptığım yıllarda kadınlar daha çok sinemaya gidiyordu. Çalışan kadın sayısı azdı, erkekler gün içinde çalıştıklarından kadın izleyicimiz daha fazla olurdu. Filmlerimde evin hanımını, çocuğunu, babasını konu yaptım. Zengin-fakir kahramanlarım oldu. Yabancı yapımlara benzetmeye çalışmadım filmlerimi. Hep Türk insanının içinden çıkan hikayelere yer verdim. Çünkü eskiden Türk insanının tek eğlencesi sinemaydı.
Seks furyasının içine girmeyi düşünmedim
- Yani kadınların beğenisi sayesinde mi başarılı oldunuz?
Türkiye'nin ataerkil bir yapısı olduğu söylenir ama ev yaşamında ve ev içi düzene tamamen hanımların tesiri olur. Evlerde hanımlar eşlerini etkiler. Bunu hep gözlemlerim, bu yüzden de önce kadınların gönlünü kaptım, kadınların gönlünü kapmak beni ilerletti. Hiçbir zaman Türk örflerine ters gelen
unsurları kullanmadım.
- Ama Tecavüzcü Coşkun'lar, kötü kadın Suzan'lar hatta Erol Taş'lar da vardı filmlerinizde...
Onlar da hayatın gerçekleri. Bu nedenle filmlerimde bulunması normal. Ben ayrıca 1970'li yılların sonundaki seks furyasının içine filmlerimle hiç girmedim.
- Sizin filmlerinizden ilk akla gelenler çocuk kahramanlarla "Size baba diyebilir miyim amca?", "Ben senin babanın yavrum!" " şeklindeki replikler. Eskiden yürek sızlatan cümleler, şimdi biraz komik geliyor. Ve siz şimdi yıllar sonra Ömerçip'te bunlan ti'ye alıyorsunuz...
Aradan yıllar geçti, anlayışlar değişti. Şimdi onlar komik geliyor. Televizyon dünyayı çok etkiledi. Geçmişte olan şeyler artık pek olmayacak şeyler. Ömerçip'te o filmleri ti'ye alıyoruz ve bunu çok hoş şekilde yapıyoruz, ama biz kimsenin haysiyetine dokunmuyoruz.
- Ömercik, Ömerçip mi oldu?
Kararı halk verir. Biz vasıtayız.
- "Türk sineması bitti" denilen günler geride mi kaldı? Sinema biraz canlanıyor galiba...
Eskiye göre Türk sinemasında bir canlanma görmüyorum. 400 filmin yapıldığı dönemlerde ben vardım. Bana göre, 10-15 filmin yapılması canlanma örneği değildir.
Sanat adına saçma sapan filmler yapıldı
- Neden böyle oldu?
Türk sinemasında bir dönemde sanatsal filmler ön plana çıktı. Sanatsal diye saçma sapan filmler yapıldı. Bu filmleri de kimse anlamadı. Bu filmleri yapanlar bile filmlerini anlamıyordu. Halk o filmleri sevmedi. Eşkıya filmi bunu kırdı. Eşkıya filmiyle birlikte yine Türk izleyicisiyle buluşan filmler yapılmaya başlandı. Ama bu canlanma değildir. Eskiden bizim 100 seyircimiz varsa, bu sayı şimdi 2-3'tür. Mesala bir Gırgıriye filminin seyirci rekoru yıllar geçmesine rağmen hâlâ kıralamamıştır...