Hoşçakal Yorgun Savaşçı
Türk sineması efsane yönetmenini kaybetti...
Türk sinemasının efsane yönetmeni Halit Refiğ (75) hayata veda etti. Arkasında onlarca ödül almış filmler bırakan Refiğ’in cenazesi için Altın Portakal kenti Antalya’dan özel uçak kaldırılacak
“Gurbet Kuşları”, “Yorgun Savaşçı”, “Haremde Dört Kadın”, “Aşk-ı Memnu” gibi yapımların efsane yönetmeni Halit Refiğ, “safra kanalında tümör” teşhisiyle 40 gündür tedavi gördüğü Memorial Hastanesi’nde dün sabah hayatını kaybetti. Eşinin bir an olsun yanından ayrılmayan ve “Umudum var, Halit iyi olacak” diyen eşi Gülper Refiğ ölüm haberini doktorlar eşliğinde öğrendi. Sakinleştirici iğneyle ayakta durmaya çalışan Gülper Refiğ’yi ünlü isimler yalnız bırakmadı. Eşinin son zamanlarında sık sık Atatürk’den bahsettiğini söyleyen Gülper Refiğ “Halit o zamanlara dönmemiz gerektiğinden bahsetiyordu. Ömrü boyunca ülkesini düşünen mana adamıydı. Çok sevdiğim şöyle bir yazısı vardı: Ya huzur ya servet ya maneviyat ya şöhret. Halit her zaman maneviyatı seçti” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Ölüm haberini alır almaz hastaneye koşan ilk isim Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay oldu. Aileye cenaze işlemleri için destek olan Günay, Refiğ’in çok sevdiği bestekar Adnan Saygun’un yanına defnedilmesi için parsel ayarladı. Cenaze, sinema dünyasındaki ünlü isimlerin Altın Portakal Film Festivali için Antalya’da bulunması nedeniyle salı günü Teşvikiye Camiinde kılınan öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığına defnelecek. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Mustafa Akaydın, cenazeye katılmak isteyen sanatçılar için Antalya’dan özel uçak kiralanacağını açıkladı.
Korkusu yüzünden ölüme gitti
Gülper Refiğ 34 yıllık eşi Halit Refiğ’in rahatsızlığının bu kadar ilerlemesini VATAN’a şu sözlerle anlatmıştı: ” 40 yıl önce safra kesesindeki taş nedeniyle ameliyat olması gerekiyordu. Ancak Halit’in en büyük korkusu anestezi yüzünden hafızasındakilerin boşalmasıydı ve bu yüzden o operasyondan kaçdı. 40 yıl boyunca o taşla yaşadı. Halit ne teröristten ne de katilden korkar. Unutmaktan korkup ameliyat olmadığı için bu hale geldi. Hastalığıyla uzun süre mücadele ettiklerini fakat başarılı olamadıklarını belirten Dr. Koray Acarlı ise, “Biz savaşırken kendisi hastalığıyla dalga geçiyordu. Son ana kadar hep bilinci yerindeydi” dedi.
Filmi yakıldı
“Yasak Aşk”, “Şehirdeki Yabancı”, “Gurbet Kuşları”, “Haremde Dört Kadın”, “Bir Türk’e Gönül Verdim” filmlerine imza attı ve bu filmlerle Moskova, Yeni Delhi ve Sorrento Film Festivallerinde çeşitli ödüller kazandı. 64 yılında “Gurbet Kuşları” ile Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödülünü aldı. 1975’te TRT Kurumu adına çektiği “Aşk-ı Memnu” ile televizyon dizilerine öncü oldu. TRT’de danışman kurulunda görev alan Refiğ’in, TRT adına 1981 yılında gerçekleştirdiği Kemal Tahir’in aynı adlı romanından uyarladığı “Yorgun Savaşçı” adlı filminin yakıldığı ilan edildi. Bu film, 1993’te televizyonlarda gösterildi. 1976’da ABD’de Wisconsin Üniversitesi’nde, 1984 yılında Ohio Denison Üniversitesi’nde eğitim çalışmalarına katıldı. Öğrencileri ile birlikte “The Intercessors”, “In the Wilderness” adlı filmleri gerçekleştirdi.
SANAT DÜNYASI YASTA
Müjde Ar: Bana Nihal’i değil Bihter’i oynattı. Halit Refiğ 17 yaşında beni sahnede izliyor ve çok beğeniyor. O dönem çekeceği “Cennetin Kapısı isimli filminde oynamam için teklifte bulunuyor. Lise sonda olduğum için üniversite sınavı nedeniyle filmde oynayamıyorum. Aradan 5 yıl geçiyor ve Aşk-ı Memnu için yine beni düşünüyor. Salih Güney de beni Nihal karakteri için tavsiye ediyor. Refiğ’in evine gittim ve beni görür görmez ’Sen Bihter’i oynayacaksın’ diyor. O, sinemadaki yol göstericim gerçekten efsane bir yönetmendi.
Hülya Koçyiğit: ” Karılar Koğuşu “ filminin senaryosunu bana gönderdiğinde oradaki masum ve sonunda idam edilen kadını ben oynayacağım sandım. Bana ’Sen oradaki Tözey isimli genelev patroniçesini oynayacaksın’deyince tereddüt ettim. Sonrasında o rol bana Altın Portakal’ı kazandırdı.
Türkan Şoray: Türk Sineması’nın temel taşlarından biriydi. Onu kaybetmekten büyük üzüntü duydum. Hem sinema hem de dostluk adına yeri doldurulamayacak biriydi. Atıf Yılmaz’dan sonra Halit Refiğ’i de kaybetmiş olmak gerçekten canımı acıttı.
Türker İnanoğlu: Sinemaya beraber girdik. Türk sinemasına adını altın harflerle yazdırmış bir kardeşimizdir. 30 yıldır beraber çalışıyorduk. Zaten 54 yıl önce sinemaya girişimizde beraberdir.
Kadir İnanır: Halit Refiğ her ne kadar günümüzde evrensel sinema savunuluyorsa da ulusal Türk Sineması’nın gerçekleşmesi için büyük mücadele vermiştir. Sinemacı kimliğinin yanı sıra iyi bir tarihçi ve düşünürdü. Üzüntümü tarif edemem.
Tanju Gürsu: Onun yönettiği birçok filmde yer aldım ve ödül aldım. Benim için Halit Refiğ Türk Sineması’nda bir ekoldür. Gitti ve iş bitti.
Ekrem Bora: En önemli rejisörü kaybettik
Selda Alkor: Benim sinemada iyi oyuncu olmam onun sayesinde. 65 senesinde yaptığımız ’Güneşe Giden Yol’la birçok şey öğrenmiş oldum ve bugünlere geldim.
Can Gürzap: 1978-83 yıllarında ’Yorgun Savaşçı’televizyon dizisini çekmiştik. Film biliyorsunuz ki sansür nedeniyle yakılmıştı.12 Eylül dönemi malesef o zamanlar sanata da çarpmıştı. Abi-kardeş gibiydik.
Devletten başsağlığı mesajı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yayınladığı başsağlığı mesajında ” Unutulmaz filmleriyle yurt içinde ve yurt dışında birçok ödül kazanan Halit Refiğ, başarılı çalışmaları, düşünceleri ve makaleleriyle sinemaya gönül verenlere yol göstermeye devam edecektir “ dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise ” Türk Sinemasının önemli yönetmenlerinden, ’Ulusal Sinema’akımının öncüsü değerli yönetmen ve düşünce adamı Halit Refiğ’in vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyorum “ diyerek üzüntüsünü dile geçtirdi.