Hopa davasında korkunç iddia!
'Lokumcu'nun içinde bulunduğu ambulansa...'
ARTVİN’in Hopa İlçesi’nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2011 yılındaki mitingi öncesi ve sonrasında çıkan olaylara karıştıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 51 sanık ile daha önce yargılanmaya başlanan 9 sanığın dosyalarının birleştirildiği Hopa olayları davasının dün başlayan duruşması sürüyor. Olayda hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun amcasının oğlu olan sanıklardan Eğitim Sen Şube Başkanı Osman Lokumcu, göz yaşartıcı gazlarla ve su sıkarak yapılan müdahale sırasında kuzeninin rahasızlandığını ve ambulansa koyduklarını anlattı, "Ambulansın kapısı açıkken polisler ambulansın altına gaz bombası attı. Ambulansa savaşta bile düşman kurşun sıkmaz" dedi.
Hopa Asliye Ceza Mahkemesi’nde, haklarında ’2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet, görevi yaptırmamak için direnme, kamu malına zarar verme, basit yaralama, halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma’ suçlarından dava açılan 60 sanığın dosyaları birleştirildi. Hopa Cumhuriyet Savcılığı’nca sanıklar hakkında hazırlanan 65 sayfalık iddianamede, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mayıs 2011’deki Hopa’da mitingi öncesi ve sonrasındaki olaylarda, koruma polisi Servet Erkan ile bazı polislerin de aralarında bulunduğu 14 kişi ’mağdur’ sıfatıyla yer aldı.
AMBULANSIN ALTINA DOĞRU GAZ BOMBASI ATILDI
Hopa Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmaya tutuksuz yargılanan 25 sanık ile avukatları katıldı. Hopa olayları sırasında hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun amcasının oğlu Osman Lokumcu da duruşmada savunmasını yaptı ve şunları söyledi:
"Dereler ile Türkiye’nin IMF ve Dünya Bankası tarafından parsellenip satılmasına karşı çıkmak için 31 Mayıs tarihinde Hopa Meydanı’ndaydım. AK Partililere ya da Başbakan’a sataşmak gibi bir niyetim yoktu. Amacımız miting yaparak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Hopa’ya gelen gazetecilere sesimizi duyurmaktı. İddianamede kamu malına zarar vermekle suçlanıyorum. Kamu ortak alandır. Derelerin de kamu malı olduğunu düşünürsek derelerine sahip çıkan insanlar mı kamu malına zarar veriyor? Olaylarda kalabalığa müdahale eden polis orantısız güç kullandı. Göz yaşartıcı gazlarla, su sıkarak müdahalede bulundu. Bu sırada Metin Lokumcu rahatsızlanınca onu ambulansa koyduk. Olay sonrası Metin Lokumcu’nun bulunduğu ambulansın kapısı açıkken polisler ambulansın altına gaz bombası attı. Ambulansa savaşta bile düşman kurşun sıkmaz."
RAMBO FİLMLERİNDEN TANIK OLDUĞUM SİLAHLARLA HAVAYA ATEŞ AÇTILAR
Osman Lokumcu, hastanede bulundukları sırada yaralı polis memurunu getiren sivil giyimli polislerin havaya ateş açtığını da iddia ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hastanede beklerken 2 cip geldi. İçinden inen polisler Rambo filmlerinden tanık olduğum silahlarla, hiçbir şey sormadan havaya ateş açtılar. Bu kişilerin bir kısmı hastaneye girdi, bir kısmı ateş açmayı sürdürdü. Aynı hastanede ölen Metin Lokumcu’nun arkadaşları ise hastanenin Acil Servisi tarafındaydı. Bu kişilerle aralarında 40-50 metre mesafe vardı. Herkes şoke oldu, ne olduğunu anlayamadı. Araya jandarma girmeseydi orada çok sayıda insan ölebilirdi."
"HOPA’DAYIM, BURASI KÜÇÜK BİR KÜBA"
Duruşmada savunma yapan Halkevleri Hopa Şube Başkanı ve Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu üyesi Kamil Ustabaş da, iddianamede tahrik edici olduğu iddia edilen pankartta, "Su haktır satılamaz" yazdığını söyledi. Bir polis memurunun telefonda konuştuğu kişiye "Hopa’dayım, küçük Küba’dayım, Burası küçük bir Küba" dediğini aktaran Ustabaş, "Hopa Meydanı bizim her zaman haklarımız için basın açıklaması yaptığımız yerdir. O gün İlçe Emniyet Müdürü basın açıklamasının bir an önce yapılmasını istedi. Biz de saat 12.00’de yapılacağını söyledik. Basın açıklaması için saati beklerken horon oynadık. Saldırı da bu sırada gerçekleşti" dedi. Duruşma diğer sanıkların savunmaları ile devam ediyor.