Hedefi, yeni nesil yapay kalp yapmak

Göçmen bir ailenin çocuğu olarak Almanya’da dünyaya gelen Dr. Dilek Gürsoy, çalışmalarıyla Almanya’nın en prestijli ödüllerinden biri olan ‘Victress Ödülü’ne layık görüldü.

Milliyet'ten Meltem Günay'ın haberine göre üç çocuklu bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Dr. Gürsoy, babasını genç yaşta kaybetmesine rağmen annesinin büyük desteğiyle Düsseldorf Üniversitesi’nde tıp eğitimi aldı. Avrupa’nın en büyük kalp merkezinde asistan doktor olarak çalışan, ilk kez burada yapay kalple tanışan Dr. Gürsoy, şu anda minimal kalp ameliyatları konusunda uzman olan Helios Klinik Siergburg Kalp Cerrahi Bölümü’nde, Profesör Farhad Bakhtiary ile birlikte çalışıyor.

‘Rol modelim annem’

Almanya’da doğmasına rağmen Türk kültüründen hiç uzaklaşmadan büyüdüklerini belirten Dr. Gürsoy, “Babamı çok genç yaşta kaybettik. Annem üç çocuğuna tek başına baktı. Ailesi okula göndermemiş, 17 yaşında evlendirilmiş, okuma yazmayı sonradan öğrenmiş, 36 yaşında üç çocukla dul kalmış bir kadın. Ama çok güçlü bir kadın. Bizim iyi yetişmemiz için kendini bize adadı. Biz iki kültürü de birlikte aldık. Türklerin vicdanlı ve merhametli yönüyle, Almanya’nın disiplinini birleştirdik. Şu an burada olmamda annemin katkısı çok büyük. O yüzden benim rol modelim” dedi.

Babasını ise 40 yaşındayken kalp rahatsızlığından kaybettiğini ifade eder Dr. Gürsoy sözlerini şöyle sürdürdü:

“İlk kez kalp ameliyatına girdiğimde evet ben bu alanda çalışmalıyım diye karar verdim. Babam kalp kapakçığı probleminden öldü ve benim ilk ameliyatım da kalp kapakçığı ameliyatıydı. O zaman ‘Babam böyle basit bir şeyden mi öldü’ diye düşündüm. Ama babam kalp rahatsızlığından öldü ben de illa kalp doktoru olacağım demedim. Kendim istediğim için bu alanı seçtim.”

Alanında tek kadın

Avrupa’da tam yapay kalp nakli yapan tek kadın doktor olduğunu vurgulayan Dr. Gürsoy, “Tam yapay kalp naklinden bahsediyorum. Yani hastanın kalbini tamamen alıp yeni bir yapay kalple değiştirmek. Bunun dışında bir de sol destekli kalp ameliyatları var. Burada kalbin arızalı olan kısmına destek veriliyor ama hastanın kalbi kendinde kalıyor. İkisi birbirinden farklı. Ben 16 seneden beri bu ameliyatları yapıyorum ve tam yapay kalp ameliyatlarımın sayısı 60’ı buldu. Bu ameliyatlara baktığımızda basit operasyonlar ama önemli olan doğru hastayı doğru zamanda ameliyat etmek” diye konuştu.

‘10 yıldır çalışıyor’

1960’lardan beri kullanılan yapay kalplerin daha iyi olması ve geliştirilmesi için çalışmalarını da sürdüğünü anlatan Dr. Gürsoy sözlerini şöyle tamamladı:

“Şu anda hastalara takılabilen tek bir sistem var. O da eski kömürlü trenler gibi 70 desibel gürültü yapan, beş sene dayanan, iki tane parmak kalınlığında kablonun çıktığı hastanın karnından çıkarak aküye bağlandığı bir sistem. Şu anda şoförsüz arabalar var, yapay zeka var ama hala kablosuz gürültüsüz bir yapay kalp yok. Fransa’da ve Avusturalya’da çalışmalar var ama kesin bir sonuca ulaşılamadı. Sol destek aletleri çok küçüldü, kabloları inceldi, sesleri azaldı ama tam kalp cihazları hala aynı yerde. 10 yıldan beri yeni nesil yapay kalp yapmak için çalışıyorum. Çok gelişme kat ettik. 2-3 sene içerisinde bir insana takmayı planlıyoruz. Bu yeni nesil yapay kalp tam devirli çalışmaya başladığında organ bağışı sorunu da kalp alanında ortadan kalkacak. Eğer taktığımız yapay kalp 10-15 sene bozulmadan çalışırsa artık nakil için kalp beklenmeyecek.”