Gençleri ve kadınları hedef alıyor! Ölüme kadar götürüyor
İnsanların manevi duygularını sömüren 'sözde hocalar' tarafından mağdur edilen, hatta uyguladıkları yöntemler yüzünden sakat kalan ya da hayatını kaybedenlere bile rastlamak mümkün.
'Hoca' oldukları iddiasıyla 'cin çıkarma seansı' adı altında manevi duyguları istismar eden kişilerin uyguladıkları akılalmaz yöntemler yüzünden hayatını kaybedenler bile var. Bu uygulamaların dinen de hukuken de yasak olduğunun bilinmesine rağmen ne yazık ki hemen her gün yeni bir örneğine rastlanıyor. Sabahattin Zaim Üniversitesi Manevi Danışmanlık Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Turgay Şirin, dikkat çeken uyarılarda bulundu.
'TÜM KÜLTÜRLERDE YER ALIR'
Doç. Dr. Turgay Şirin, "Farklı kültür ve inançlarda cin inancı var. Birbirinden habersiz pek çok kültürde aynı özelliklere sahip bir varlık olarak tasvir ediliyor" dedi. Turgay Şirin, cin inancının dinsel olarak da varlığını koruduğunu, hatta insanlık tarihi kadar eski olan bu inanca ilkel dinlerde de rastlandığını söyledi. Şirin, "Eski dinlerdeki din adamlarının bu varlıklar aracılığıyla gelecekten haber getirme, hastalıkların iyileştirilmesi gibi durumlarda kullanıldığı düşünülüyor" şeklinde konuştu.
'İSLAMİYET ÖNCESİ ADETLERİ'
Cin inancına bağlı olarak yaşanan korkular doğrultusunda uygulanan ve dine dayandırılan metotlar insanların hayatlarına bile mâl olabiliyor. Doç. Dr. Turgay Şirin, "Cin inancında kültürlerle iç içe girmiş, zaman içerisinde dinin asıl öğretilerinin dışına çıkmış, geçmişten gelen bazı sosyokültürel unsurlara rastlıyoruz. Cinlerin hasta edip etmediği, insanlara zarar verip vermediği veya büyülerde kullanılıp kullanılamayacağı tarzında olan sorular daha önceki kültürden aktarılan bilgilerle gelir" dedi.
Orta Asya'da Türklerin henüz Müslümanlığı kabul etmeden önceki dönemlerinde kurşun dökmek gibi bir adetleri olduğunu ancak bu adetin İslamiyet’te olmadığını söyleyen Şirin, "Muska takmak da İslam’da yer almayan bir adettir. Eski Türklerde vardır, hatta atlarına onları kötü ruhlardan korumak için takarlardı" detayını paylaştı. Nazar boncuğunun da Eski Türkler'den geldiğini söyleyen Şirin, bu tarz pek çok adetin Orta Asya’dan geldiğini ve Türklerin Müslüman olduktan sonra eski din ile yeni dini birleştirdiğini vurguladı. Yani bizim bugün kötü ruhlardan, sıkıntılardan ve hatta psikolojik kökenli tüm ruhsal bozukluklardan korunmak için uyguladığımız metotlar aslında bizlere kültürle ulaştı.
'BU UYGULAMALARI YAPANLAR HOCA DEĞİL'
"İslam inancında da cinler insanları hasta edemez" diyen Doç. Dr. Turgay Şirin, "Cinci hocalar din uzmanı değil, temel din eğitimi alan kimse bu kişilerin yaptığı uygulamaları yapmaz zaten. Sopayla birini döverek cin çıkarmak gibi yöntemler yok. Temel ve resmi bir din eğitimi almış hiç kimse böyle bir uygulama yapamaz" diye konuştu.
'Cinci hoca' tanımındaki 'hoca' kelimesinin özellikle kullanılmaması gerektiğini düşünen Şirin, "Basına yansıyan haberlerde de bu işleri yapan kişilerin ifadelerinde hobi olarak bu işi yaptığını, özelinde din insanı olmadığını görüyoruz" vurgusunu yaptı. Geleneksel anlamda 'cinci hoca' kavramının da Cumhuriyet'in ilanı ile yasaklandığını ve yasalar önünde bu kişilere 'hoca' demenin uygun olmadığını ileten Şirin, "O nedenle bu kişiler kanunlar önünde yasak olan bir uygulamadan yargılanmamak için artık 'hoca' yerine 'spiritüel uzman' tarzında ifadeler kullanıyorlar" açıklamasında bulundu.
EN ÇOK KADINLAR VE GENÇLER GİDİYOR
Peki Türkiye’de en çok kimler bu kişilere gidiyor? Konuyla ilgili yıllar önce yaptığı çalışmasından detaylar paylaşan Doç. Dr. Turgay Şirin, "Yaptığım araştırmaya katılan denekler içerisinde en çok kadın ve gençlerin gittiğini görmüştüm. Gözlem olarak da bu doğrulanıyor. Benim araştırmalarıma göre özellikle sosyo-ekonomik düzeyi ya çok üst düzeyden ya da çok alt düzeyden kişilerin gittiklerini görmüştüm. Eğitim düzeyi de çok farklılaşıyor, çok eğitimli insanlar da gidiyor ancak bunun sosyokültürel pek çok sebebi var" şeklinde bilgi verdi.
İnsanların bu yerlere gitmesinin sebebinin mutlaka araştırılması gerektiğine vurgu yapan Şirin, genelde insanların sıkıntılarına tıbbi manada umut bulamadıklarını düşündükleri için bu tarz yerlere gittiklerini söylediğini iletti. Elde ettiği veriler üzerinden belirli bir süre geçtiği için bu araştırmanın yeniden yapılması gerektiğini söyleyen Turgay Şirin, artık günümüzde psikolojide kültürel duyarlılığın çok fazla arttığını, bugün yeni bir araştırma yapılırsa tıbba olan güvenin daha fazla olacağını düşündüğünü söyledi.
'PSİKOLOJİDE KARŞILIĞI VAR'
Hem klinik psikoloji hem de din psikolojisi alanında uzman olan Doç. Dr. Turgay Şirin, "Cinlerle ilişkilendirilen pek çok durumun psikolojide tanımlandığını görüyoruz. Mesela kişilik bozukluğu dediğimiz problem alter kişilikler dediğimiz yani alt kişilikler. Bir vakada genç bir hastanın 6 kişiliği olduğunu ve bu kişilikler arasında geçiş yapabildiğini görmüştük ki bunun için modern tıpta medeni çözüm yöntemleri, özel terapi usulleri var. Çeşitli tedavilerle bu tip rahatsızlığı olan biri alter kişiliklerinden kurtulup ana kişiliğine kavuşabilir" vurgusunu yaptı. Doç.Dr. Turgay Şirin, İslam inancına mensup birinin de önceliklerinden birinin hekimlere güvenmek olduğunu söyledi.
'MANEVİ DANIŞMANLIK VE REHBERLİK İYİ BİR YÖNTEM'
Doç. Dr. Turgay Şirin, kişilerin kendilerinde psikolojik bir rahatsızlık durumu hissettiklerinde doktora gitmeye ek olarak manevi danışmanlık ve rehberlik gibi bir hizmet almasının da faydalı olacağını söyledi. Manevi danışmanlık ve rehberlik, kadim değerler ile modern yöntemleri bir araya toplayarak oluşturulmuş, hukuk önünde yasası çıkmış bir meslek kolu. Türkiye'de bu bölümün pek çok üniversitede açıldığını, ilginin de büyük olduğunu söyleyen Şirin, manevi danışmanlık ve rehberlik bölümünün insanlar için yeni bir hizmet sınıfı olduğunu ve duyguları onaran bir tedavi yöntemi olduğunun bilgisini verdi.