Yengemin öldüğünü bizden gizlediler diyen Ögel şöyle devam etti: “Bütün bunlar yaşanırken yengemin rahmetli olduğunu öğreniyoruz bir hafta, 10 gün sonra. Bunu da araştırdığımızda yengemin Şaşkınbakkal’dan Bağcılar’daki bir özel hastaneye nakledildiği ve kendisi amiral eşi olması hasebiyle biz aradığımızda askeri hastanenin ayağımıza kadar ambulans gönderdiği bir şahıs özel ambulansla Bağcılar’a gidiyor. Bağcılar’da vefat ediyor, hastane 'yeğeniyim' diye beyanda bulunan şahsa cenazeyi teslim ediyor, Sahrayıcedid Mezarlığı’na tekrar 'yeğeniyim' diyerek cenazeyi defin ediyorlar. Bunu da yine tesadüfen bir hafta, 10 gün sonra öğreniyoruz. Araştırdığımızda bize bir cevap verilmiyor. Biz de kanuni haklarımızı savunmak için savcılığa başvuruyoruz ve takipsizlik kararı veriliyor. Daha sonra eve bilirkişi incelemesi üzerine sayın hakim bey ile köşke girdiğimizde gördük ki, köşkün kapısı bu şahıslar tarafından anahtarla açılıyor, içerisi bomboş ve bize hırsız girdiğini söylüyorlar. Daha sonra bu çalınan malları biz yine tesadüf eseri müzayedede ve bizim açtığımız davalardaki dosyalara delil olarak konduğunu gördük. Örneğin yengemin evlilik cüzdanı dava dosyasına kanıt olarak konulmuş. Bir insanın evlilik cüzdanı başka bir insanın elinde ne arar?"Amcasından ve yengesinden kalan menkul ve gayrimenkullerin kesinlikle devlet hazinesine geçmesi gerektiğini belirten Ögel, "Şu an size gösterdiğim köşk ile 4 daire ve bankadaki paraların toplam değeri 100 milyon lira ve bunu biz tespit ettirdik emlak komisyoncularına, ekspertizlere. Benim şu andaki, hayatta yaşayan tek birinci dereceden akrabaları olarak, mücadelem, verdiğim hukuk mücadelesi bu mal varlığının, denetmenin raporuyla sabit olan bir şekilde devlet hazinesine geçmesi. Çünkü alt soy, üst soyu olmayanın mirasçısı devlettir" şeklinde konuştu.