'Fareler mahkumların...'
Rapordaki skandal ifadeler
CHP Cezaevi Komisyonu, Pozantı Cezaevi'ndeki çocuk mahkumlara tecavüz edilmesi olayıyla ilgili hiçbir kamu görevlisine cezae verilmediğini, bazı kamu görevlilerinin terfi ettirildiği, buna karşın olayı Türkiye gündemine taşıyanların tutuklu olduğu tespitinde bulundu. Hazırlanan raporda, "Adalet Bakanlığı tarafından bu iddiaların gerçekliğinin kabullenilmesine rağmen tek bir görevlinin ceza almaması ve hatta bazılarının terfi ettirilmesi, heyetimizin dikkatini çekmiştir. Konuyu aydınlatmaya çalışanlardan iki gazeteci ve bir insan hakları savunucusu ise Pozantı Cezaevi konusunu gündeme getirmelerinin KCK’nın emri doğrultusunda yaptıkları iddiası ile cezaevindedir" denildi.
ZİYARET SONRASI RAPOR HAZIRLADILAR
CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu üyeleri; milletvekilleri Veli Ağbaba, Özgür Özel, Nurettin Demir geçtiğimiz günlerde Adana E ve F Tipi cezaevleri ile Karataş Kadın Cezaevi'ni ziyaret etti. Ziyarete ilişkin hazırlanan raporda dikkat çekici tespitler yer aldı:
TUTUKLU OLMALARI MANİDAR: Heyetimizin görüşmüş olduğu tutuklular arasındaki Ali Tanrıverdi, Ferhat Arslan ve Zeynep Kuriş hakkında ayrı bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Pozantı cezaevinde yaşanan insanlık dışı uygulamalar, taciz ve tecavüz olayları hakkında Adalet Bakanlığı’na defalarca başvuru yapan Mersin İHD Başkanı Ali Tanrıverdi’nin, bu konu hakkında haber yaparak kamuoyunun gündemine gelmesine hizmet eden gazeteciler Zeynep Kuriş ve Ferhat Aslan’ın cezaevinde tutuklu bulunması manidardır.
GERÇEKLİĞİ KABULLENİLDİ AMA: Adalet Bakanlığı tarafından iddiaların gerçekliğinin kabullenilmesine rağmen tek bir görevlinin dahi ceza almaması, hatta bazılarının terfi ettirilmesi, heyetimizin dikkatini çekmiştir. Konuyu aydınlatmaya çalışanlardan iki gazeteci ve bir insan hakları savunucusunun Pozantı Cezaevi konusunu gündeme getirmelerinin KCK’nın emri doğrultusunda yaptıkları iddiası ile cezaevinde olmaları, Türkiye’de tutuklanmaların ne hale geldiğinin göstergesi olarak değerlendirilmelidir.
NEDEN TUTUKLUYUM?: DİHA muhabiri Zeynep Kuriş, 'İnsanlık dışı durumu haber yaptım. Devletin mahremiyetini teşhir ettiğim için tutuklandım. Haber yapmak için 150'yi aşkın etkinlik, eylem ve mitinge katıldım. Habercilik faaliyetim suç delili gibi sunuluyor. Neden tutukluyum bilmiyorum. Hiç kimseyi vurmadım ben' değerlendirmesi yapmıştır. Ali Tanrıverdi ise, 'Devlet görevlilerini yalan beyanlarla zan altında bıraktığı', 'KCK'nin talimatını yerine getirdiği', 'Mahpuslara baskı kurduğu', 'Uluslararası kuruluşlara yanıltıcı beyanlar verdiği', 'Cezaevlerinde insan hakkı ihlali varmış gibi yanıltıcı bilgi verdiği' suçlamalarıyla karşı karşıyadır. Tanrıverdi, 'BDP'nin Siyaset Akademesi'nde bir gün 'İnsan Hakları', 4 saat de 'Temel Hak ve Özgürlükler' dersi verdim. Bunlar da suç sayıldı. Adalet Bakanı Pozantı Cezaevi ile ilgili bizimle diyalog halindeydi. İddiaları da kabullendi. Sonra biz suç işlemişiz gibi bizi buraya attılar' demektedir.
AJANLIK TEKLİF ETTİLER: DİHA muhabiri Ferhat Aslan, 'Mersin Valiliği'nin kurduğu ikna odalarında, bir eylemde meydana gelen hasarlar yüzünden devlet malına zarar vermekten ceza almak istemiyorsak ajan olmamızın teklif edildiğini konu alan bir haber yaptım. Bu suç olarak değerlendirildi. Özlem Ağuş, Zeynep Kuriş ve benim içeri alınma sebebim Pozantı. DİHA'da ortam dinlemesi yapıldığını anladık' demektedir.
"AYNI 12 EYLÜL GİBİ"
Raporda görüşülen tutukluların CHP'lilere aktardığı ifadeler ise şöyle:
Halkın Günlüğü gazetesi muhabiri Uğur Erdoğan: Ailem kitaplarımı yakmak istiyor. Aynı 12 Eylül gibi. Arkadaşlarımızın ailelerini emniyete çağırıyorlar, bizim canlı bomba olduğumuzu söylüyor. 1990'lı yıllarda Kürt gençliğinin sorunlarını anlatan 'Bildiğin Gibi Değil' isimli kitaba cezaevi idaresi 'kurum güvenliğini tehlikeye düşürebileceği' gerekçesiyle izin vermedi.
MKP üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan Emrah Kalkan: Ruhi Su'nun 'Kanlı Pazar' türküsü söylemek ve TKP/ML-TİKKO kurucusu İbrahim Kaypakkaya'nın resmini taşımakla suçlandım. Hem MKP üyesi olmak hem de DHKP/C propagandası yapmakla suçlanıyorum.
MKP davasından tutuklu Özer İnal: Mersin Üniversitesi'nde açlık grevlerinin sonlanması için düzenlenen açıklamaya katıldım. Bana, 'Eyleme katıldın ama slogan atmadın. Neden slogan atmadın?' diye sordular. Telefonda yaptığımız şakaları, şifreli görüşme olarak değerlendiriliyor. Okulun Sinema Topluluğu'nun yöneticisiyim. Orada gösterilen Kürtçe 'Kayıp Özgürlük' filminin afişine delil diye el koydular.
Adana Özgürlükler Derneği Başkanı Mehmet Bıldırcın: Valilik izniyle yapılan eylemlere katıldığı gerekçesiyle örgüt üyesi suçlamasıyla tutukluyum. Çukurova Kültür Festivali'ne yöresel kıyafetle katılmam suç sayıldı. 35 yıl ceza alan ve cezaevinde olan Hacı Demir’i ziyaret ettim. Kapalı görüşte kendisiyle görüştüm. Bu görüşmede, eylem talimatı aldığım iddia ediliyor. Grup Yorum konserine katılmam, Nevruz mitinginde konuşma yapmam suç sayılıyor. 4 haftadır cezaevlerinde kaloriferin çalışmadığını ve bitlenmemek için soğuk suyla banyo yapmak zorunda kaldık.
"FARELER KEMİRİYOR"
Raporda, Karataş Kadın Cezaevi'ne ilişkin olarak, "Cezaevinin genel koşulları çok kötü. Koğuşlarda bir masa bulunması sebebiyle ranzalarda yemek yeme zorunda kalınmaktadır. Koğuşlar dar ve küçük olduğu için yan yana ayakta durmakta zorlandıklarını ifade eden mahkûmlar, gece uyumakta zorlandıklarını söylemişlerdir. Heyetimiz, bunun sebebini sorduğunda, koğuşlarda bulunan farelerin gece burun ve kulaklarını kemirmelerinden korktuklarını beyan etmişlerdir. Bu ifadelerden de anlaşıldığı üzere, böcek ve haşarenin çok olduğu cezaevinde fındık fareleri mahkumlar açısından ciddi bir tehdit haline gelmiştir. Hatta, bir hükümlünün kulaklarının fındık faresi tarafından kemirilmiş olması durumun vahametini göstermektedir. Koğuşların çok pis olması, yer sıkıntısı nedeniyle 3 katlı ranzaların bulunması, ise cezaevindeki diğer sorun alanları" tespiti yer aldı.