‘Eyyam-ı bahur’ kavuruyor! Uyarılar peş peşe geldi
Türkiye, yazın en sıcak günlerini yaşıyor. Güneyde sıcaklar 40 derecenin üzerine çıktı. Diğer bölgelerde de sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Uzmanlar 10.00-16.00 saatleri arasında güneşe maruz kalmamaları konusunda vatandaşları uyarıyor.
Yaz mevsiminin en sıcak ve boğucu günlerini ifade etmek için kullanılan eyyam-ı bahur, her yıl temmuz ayının sonu ile ağustos ayının başına rastlıyor. Yerini "çöl sıcakları", "cehennem sıcakları" ve "Afrika sıcakları" gibi terimlere de bırakan eyyam-ı bahur, özellikle yurdun güney kesimlerinde etkisini gösteriyor. Bu dönemlerde Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası'ndaki çöl bölgeleri aşırı ısınıyor. Oralardaki sıcak hava kuzey bölgelere kadar taşınarak ülkemizi de etkiliyor. Hürriyet'ten Fulya Soybaş'ın konuyla ilgili detayları köşesine taşıdı.
Soybaş'ın ilgili yazısı şu şekilde:
Evin içinde, ‘Sıcak, çok sıcak’ diye söylenerek dolaşmayan var mı? Bugün, yarın hafifler belki diye beklerken yurt geneli ‘Eyyam-ı bahur’ sıcaklarının etkisi altına girdi. Gençler kökeni Arapça olan bu kelimeyi bilemeyebilir, yaygın kullanımı ile söyleyelim, ‘Afrika sıcakları’ geldi. Boğucu sıcağa ne vantilatör ne de klima dayanıyor. Peki, ne yapmalı da bu aşırı sıcaklarda hele de COVID-19’un yeniden yükselişe geçtiği şu günlerde, sağlıklı kalmalı, bağışıklığı güçlü tutmalı? Sordum.
İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, Türkiye’nin konumu nedeniyle temmuz sonu ile ağustosun ilk günlerinde yılın en sıcak günlerini yaşadığını söyleyerek, “Eyyam-ı bahur, zaten en sıcak günler demektir. Bu dönemde Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası’ndaki çöl bölgeleri aşırı ısınır. Oralardaki sıcak hava kuzey bölgelere kadar taşınır. Sıcaklar bu yıl Türkiye genelinde etkili olacak. Güney kesimler bu sıcaklığı çok daha yoğun hissedecek, yer yer 40 dereceye kadar çıkacak. İzmir’in 37, Ankara’nın 35, İstanbul’un 32 dereceye kadar çıkması bekleniyor” diyor.
SICAK HAVA KALP KRİZİNİ TETİKLEYEBİLİR
İSTANBUL Florence Nightingale Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Mehmet Uçar, aşırı sıcak havanın vücudun ısı dengesini bozduğunu ve kalbin işyükünü artırdığını belirterek, özellikle kalp ve kronik hastalıkları olanlar (koroner arter-böbrek gibi) ile yaşlılar, gebeler, tansiyon, şeker hastaları ve 0-2 yaş arası çocukların risk altında olduğuna dikkat çekerek, “Vücut, sıcak havada ısı dengesini sağlamak için terler. Ancak aşırı sıcak, aşırı terlemeye yol açar. Dolayısıyla vücut aşırı su ve mineral kaybeder. Bu kayıp hele de kalp hastalarında hiç istemediğimiz tansiyon düşüklüklerine (göz kararması - baş dönmesi) kanın pıhtılaşmasına, kalbin işyükünün artmasına sebebiyet verir. Sonuç olarak hastalar vücut krampları, kalp ritim bozuklukları ve kalp krizi tehlikesi ile karşı karşıyadır” uyarısı yapıyor.
DIŞARI ÇIKMAYIN
30 derece üzeri tüm hava koşullarında evde/serin bir ortamda kalmanın çok önemli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Uçar diyor ki: “Hele de kronik hastalığı olanlar, yaşlılar. Aman! Özellikle 10.00-16.00 saatleri arası kesinlikle dışarı çıkmayın. Dışarı çıkmak gibi bir mecburiyet varsa kıyafetlerinizi özenle seçin; ince, açık renkli, rahat, pamuklu giysiler tercih edin. Güneşten koruyacak şapka, gözlük, şemsiye gibi aksesuarları ihmal etmeyin. Yürüyüş, koşu gibi egzersizleri sabah erken saatlere (10.00 öncesi) bırakın, kalp ritmini bozacak ağır egzersizlerden uzak durun. Bol sebze tüketin. Akdeniz diyeti uygulayın. Günlük olarak ise 2.5-3 litre civarı su tüketilmeli. Ancak kalp ve kronik böbrek yetmezliği olanlar, idrar sökücü gibi ilaçlar kullandıkları için su miktarını doktorları ile ayarlamalılar.”
YAĞLI YİYECEKLER VE HAMUR İŞİNDEN UZAK DURUN
Bütünsel Beslenme Danışmanı İrem Terci kronik rahatsızlığı olmayan kişilerin günde en az 2.5- 3 litre su tüketmesi gerektiğini belirterek, “Yaptığımız en kritik yanlışlardan biri de serinletsin diye asitli içeceklere saldırmak. Oysa gazlı içecekler ve fazla içilen kahve-çay vücuda daha çok su kaybettiriyor. Onun yerine limonata, ayran, bitki çayı gibi ev yapımı içecekler tercih edilebilir. Elektrolit kaybını önlemek için maden suyu öneririm ama 2 şişeyi geçmesin. Öğünlerinizi aksatmayın. Hamur işi ve yağlılardan ve mümkünse kırmızı etten uzak durun, vücut 48 saatte sindiriyor. Ağırlık yapabilir. Lif bakımından zengin yiyecekler ve taze (mevsimine uygun) sebze ile beslenin. Günlük yağı çiğ badem, ceviz ve fındık gibi doğal kaynaklardan alın. Zeytinyağı tüketmeye çalışın. Sudan yüksek şekerden düşük (erik, taze kayısı, yeşil elma, ananas gibi) meyveler tüketin. Karpuz, kavun sınırlı. Isı ve nem enfeksiyon riski taşıdığından meyve ve sebzeleri iyi muhafaza edin, yıkamadan yemeyin. Mümkünse evde kendiniz yapın, dışarıdan yemek söylemeyin. İyi uyuyun. Yatmadan önce kahve, içki, sigara içmeyin, ki uyku kaliteniz bozulmasın” diyor.
ORMAN YANGINLARINA DİKKAT
Sıcaklıklar bizim için olduğu kadar ormanlarımız için de büyük risk. Hele de geçen yıl, Marmaris’te temmuz sonu çıkan yangınların 40 derece üzerinde çıktığı düşünülürse dikkatli olunmalı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, sosyal medya hesabından uyardı, ben de köşeye taşımak istedim ki ellerimizle bir yangına sebep olmayalım:
1- Yetkililer olası yangınlar için ‘kırmızı’ alarm vermeli.
2- Ormanlara giriş yasaklanmalı, denetimler arttırılmalı.
3- Mangal yasaklanmalı, anız yakılmaması için uyarılar yapılmalı.
4- Ormana/orman kenarlarına izmarit, cam şişesi atılmamalı.
5- Trafo yakınlarında söndürme ekipmanları olmalı.
6- Çöplüklerde ateşe karşı önlemler alınmalı.
7- Maden ocaklarında patlatma yapılmamalı.
8- Elektrik nakil hatları kontrol edilmeli.
9- Orman Genel Müdürlüğü odun üretimine ara vermeli.
10- Arıcılar bal alırken, su borusu tamiratı yapılırken ateş yakılmamalı.
11- Orman ile iç içe yaşayanlar bahçelerdeki yanıcı maddeleri temizlemeli, araç bakımı yaptırmalı.