‘Doktorum romanında beni yazdı' davası
Prof. Dr. Sabiha Keskin’i dava eden hastası Nermin Akyıldız, Çocukken yapımda dört farklı kişilik oluşmuştu. Tedavi ettirmek için Keskin’e gittim. Roman yazıyordu ve romanında benim kişiliklerimi kullanıyordu” dedi
Uzmanlık alanı olmamasına rağmen çoğul kişilik bozukluğu hastası Nermin Akyıldız’ı tedavi etmeye çalışıp terapilerden elde ettiği bilgileri izinsiz olarak yazdığı romanda kullanmaya çalıştığı iddiasıyla 5.5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan ünlü pediatrik nöroloji uzmanı Prof. Dr. Sabiha Keskin, iddiaları yalanladı. İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, sanık Sabiha Keskin ve şikayetçi Nermin Akyıldız katıldı. Şikayetçi Nermin Akyıldız, “Çocukluğumda evimize üvey kardeş gelmesi üzerine annemle aramızda geçen şahsi meselelerden dolayı kişilik yapımda dört farklı kimlik oluştu. Bunlar Vanessa, Cindy, Inesta, Floransa isimli kimliklerimdi. Vanessa çocukluk dönemime ilişkin yaşadıklarımla ilgili kimliğim, Cindy iş kadını, sarışın, yönlendirici tipte bir kimlikti. Inesta azimli, dirayetli, iş kadını tipinde bir kimliğimdir. Floransa ise dayanıksız, tramvaya karşı intihara meyilli yapıda bir kimliğimdi. Bu kimliklerimi özel yaşantımda annem de dahil paylaşmamıştım” dedi. Bu reklam ilişkisi sırasında sanığın kendisinin dört kişilik sahibi olduğunu farkettiğini ve bunları tedavi edebileceğini söylediğini ifade eden Akyıldız, sanığın uyguladığı kendine göre teknikler nedeniyle sanığa bağımlı hale geldiğini, bu 4 kimliğini sanıktan başka hiç kimseyle paylaşmadığını söyledi. Nermin Akyıldız sanığın roman taslağına bakınca romandaki kahramanların sanığa terapilerde anlattığı kişilikleri olduğunu farkettiğini, bunu anladıktan sonra da durumunun bozulmaya başladığını söyledi. Akyıldız, “Beni rahatsız eden bölümlerin romandan çıkartılmadığını öğrendim. Daha sonra da sanık bana hakaretler ederek işime son verdi” dedi.
“Beni idol olarak seçmişti”
Sanık Prof. Dr. Sabiha Keskin ise savunmasında, “Beni kendisine idol olarak seçmiştir. Bu seçimin sebebini tıbben bilmiyorum. Uygun kıyafet giymeden iş yerime geldiği için ve iş yerimin çocuklarla ilgili olması nedeniyle bazen zorlayarak da olsa onu iş yerimizden çıkarttık” dedi. Keskin, “Bu dosyada dava konusu yapılan roman taslağı benim işyerimde ve yatak odamda bulunmaktaydı, ancak kayboldu. Bu kitabın bilgisayardan kaybolmasından sonra şikayetçinin çoğul kimlikli olduğuna ilişkin iddialarının başlaması dikkat çekicidir. Kitabım cinsel tacize uğrayan çocukta meydana gelen kişilik bozukluklarına ilişkin anlatımlar içeriyordu. Bu taslak ofisimde bulunuyordu. Şikayetçinin daha sonra bu kitapla ilgili olarak ‘bundan iyi roman olur, harika bir şey’ şeklinde bana mailler attı. Romanımda kullandığım kişilikler, şikayetçiyle ilgili olmayan kimliklerdir. Ben romanımdaki karakterlerin benim taslağımdan alınıp şikayetçi tarafından kullanıldığını düşünüyorum” dedi. Mahkeme, sanık hakkında Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bir dava daha olduğunu, her iki davanın birleştirilmesine karar verdi.