Doktor, hemşire, ebe... Sağlık çalışanları hakkında 172 milyon liralık tazminat kararı...
TBMM'de açıklanan istatistikler, doktorlar başta olmak üzere sağlıkçılar aleyhine açılan tazminat davalarının ulaştığı boyutu ortaya koydu. 10 yılda 4067 doktor, 517 hemşire, 147 ebe, 391 diğer personel kusurlu olduğu iddiasıyla suçlandı. Mahkemelerce vatandaşa 172 milyon TL tazminat ödemelerine karar verildi.
Sağlık Bakan Yardımcısı Halil Eldemir, TBMM Sağlık Komisyonu'nda kadın ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin cezasını artıran yasa teklifi görüşülmelerinde çarpıcı istatistikler paylaştı. Eldemir'in aktardığı bilgilere göre, 2012-2022 yılları arasında sağlık çalışanları aleyhine 5933 tazminat davası açıldı. Bu davalarda, davacılar, 5 milyar 297 milyon 154 bin TL maddi, 4.5 milyar TL manevi olmak üzere toplam 9.8 milyar TL tazminat talebinde bulundu. Sağlık çalışanları aleyhine sonuçlanan davalarda mahkemeler, 94 milyar TL'si maddi olmak üzere toplam 172 milyon TL tazminat ödetilmesine hükmetti. Bu miktarın 147 milyon TL'si sağlık çalışanlarından tahsil edilirken, kalan kısımlara ilişkin resmi prosedürler devam ediyor. Tazminat talepli davalardan 4067’si hekim, 517’si hemşire, 147’si ebe ve 391’i diğer personel aleyhine açıldı.
'Acil'in riski yüksek
Açılan davaların branş dağılımına bakıldığında 1566 vakayla acil tıp branşı ilk sırada yer aldı. Bunu 1084 vakayla kadın hastalıkları ve doğum, 638 vaka ile de genel cerrahi takip etti. Bakan Yardımcısı Eldemir, "Cerrahi branşların dahili branşlara oranla daha fazla tazminat davasına maruz kaldıkları anlaşılmaktadır. En az dava ise 17 vakayla fiziksel tıp ve rehabilitasyon branşlarındadır" dedi. Doktor adaylarının tazminat korkusuyla cerrahi bölümleri tercih etmediklerini belirten Eldemir, "Hekimlerin, tazminat ödeme tehdidi olan branşlardan uzaklaşmaları, yaşamsal öneme sahip beyin cerrahisi, genel cerrahi, kalp ve damar cerrahisi, kadın hastalıkları ve doğum, çocuk sağlığı ve hastalıkları gibi branşlarda yeterli sayı ve nitelikte uzman hekim yetişmemesine sebebiyet vermekte. Bu durumda temel görevi yaşam ve sağlık hakkını temin etmek olan devletimizin yetkili organlarınca acilen tedbir alınması gerekmektedir" diye konuştu. Eldemir, şiddet vakalarının yaşandığı branşlarla tazminatla karşı karşıya kalan branşlar arasında paralellik bulunduğu tespitini de yaptı.
5 yıllık ‘Beyaz Kod’ verileri
Neredeyse hergün kamuoyuna yansıyan sağlıkta şiddet vakalarına ilişkin rakamlarda da tablo vahim. Ocak 2016-Ocak 2022 yıllarını kapsayan son 5 yıllık döneme ilişkin Beyaz Kod verileri incelendiğinde, toplam 84 bin 246 şiddet başvurusu yapıldı. Bu şiddet vakalarının dağılımı, 14 bin 596 sözel ve fiziksel, 3861’i fiziksel ve 65 bin 785 sözel şiddet şeklinde. Şiddet başvurularından 61 bin 435’ine hukuki yardım verildi. 9959 dosyada mahkumiyet, 2964 dosyada beraat kararı verildi. 275 dosyada da uzlaştırma yoluna gidildi. Halil Eldemir, sağlıkta şiddete ilişkin “Her türlü tedbir alınmaya devam edilmesine rağmen ne yazık ki sağlıkta şiddet vakaları tamamen sona ermemiştir” değerlendirmesini yaptı. Küresel salgın sürecinde sağlık çalışanları ile toplum arasında “empati ve hoşgörü köprüsü” kurulduğunu, yeni bir iletişim dilinin gelişmesi nedeniyle şiddet olayları sayısında ciddi oranda azalma yaşandığını kaydeden Eldemir, buna karşın verilerin, başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarının şiddete uğrama veya tazminat ödeme açısından “risk altında” olmaya devam ettiğini ortaya koyduğunu belirtti. (Önder Yılmaz-Milliyet)
HASTANELERDE YENİ DÖNEM
OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat hastanelerin bugünkü şekliyle olmayacağını, biçim değiştireceğini ve 10 yıl sonra hastanelerin verdikleri hizmetlerin yüzde 40’ını dijital ortamda vereceğini söyleyerek, “Biz işimizi iyi yapamazsak, vatandaşımız bu hizmetin yüzde 40’ını yurtdışından alıyor olacak. Şimdiden plan büyük ve şimdiden konuşmamız lazım. Vatandaşlar basit sağlık problemleri için hastanelere gitmek zorunda değil. Hastaneler ve doktorlar birer sosyalleşme aracı da değil. Bunlara ihtiyacı olanların ulaşması lazım. Mesela başka değişiklikler de olacak. Bazı uzmanlık alanları muhtemelen çok evrilecek. Bu kadar patoloğa belki ihtiyacımız kalmayacak. Bu kadar biyokimyacıya, dahiliyeciye ihtiyacımız kalmayacak ama bu arkadaşlarımız da başka alanlarda olacak ya da kendi alanlarında çok daha farklı yetkinlikler geliştirecekler. Her şeyden önce yeni insan kaynağının mutlaka bu sisteme katılması lazım.” dedi.