Atalay’ın ‘Akıl Oyunları’
Üç kişinin katili ’in, savcılıkta ve poliste şizofren profili çizdiği ortaya çıktı. Filiz’in ifadesinde “Göktuğ ve Elena ajandı. Görevim onları öldürmekti. Bana gazeteler aracılığıyla görev mesajları verilirdi” dediği öğrenildi...
Türkiye’nin günlerdir seri katil olarak konuştuğu Atalay Filiz’in yakalandıktan sonra İzmir’de ve İstanbul’da polise işlediği cinayetleri anlatırken ‘şizofren’ profili çizdiği ortaya çıktı. Atalay Filiz, cinayetleri gazetelerde kendisine verilen görevler nedeniyle işlediğini iddia etti.
Mesajlar beni esir almıştı
Yetkililere kendini anlatan Atalay Filiz, çocukluğundan beri en büyük tutkusunun gazete ve kitap okumak olduğunu söyledi ve şunları anlattı: “Gazetelerin bana bazı mesajlar verdiğini fark ettim. Bu nedenle ailemle sürekli tartışıyordum. Gazetelerden aldığım mesajlar hayatımı esir almıştı. Ailemden uzaklaşmak için üniversiteyi bahane edip Fransa’da okula yazıldım. 2011 yılına kadar bir yurtta kaldım, okula ise hiç gitmedim.
Bir gün bir mesaj aldım...
Ailemin beni okulda bildiği zamanlarda gazetelerden aldığım görevleri yerine getiriyordum. Gazetedeki bir mesaj bana İtalya’ya bir kampa gitmemi ve kendimi Fransız olarak tanıtarak oradaki insanları buna ikna etmemi söylüyordu. İtalya’ya gittim. İki hafta kaldım ve başarılı oldum. Elena ve Olga ile aynı zamanlarda tanıştım. 2010 yılında sevgili olduğum Olga ile aynı evi paylaştım. Göktuğ Demirarslan’la askeri ataşelikte tanıştık. Elena ile Göktuğ’un sevgili olmasıyla hep iki çift olarak zaman geçirdik. O dönemde Elena ile Olga aralarında kavga etti ve küstüler. Bu yüzden Göktuğ ile aramız da açıldı. 2011 yılında oturum iznim bittiği için Türkiye’ye döndüm.
Göktuğ ve Elena ajandı
“Göktuğ eğitimini bitirip Ankara’ya döndü. 2012 yılında yine gazeteden gelen mesajlar nedeniyle ailemle tartışınca ODTÜ’de doktora kazandığım yalanıyla Ankara’ya gittim. Eryaman’da bir ev kiraladım. Yine gazeteden gelen mesajlarla Göktuğ’un da Eryaman’da olduğunu tespit ettim. Adresini buldum. Mesajlarda Göktuğ ve Elena’nın ajan olduğu yazıyordu ve onları öldürmekle görevliydim. Bir gün Göktuğ’un evinin yolunda sanki tesadüfen karşılaşmışız gibi yoluna çıktım. Bir süre konuştuk. Göktuğ’a ‘Sana yüklü miktarda para veririm ölmüş gibi kaybolacaksınız geriye de ölmüş gibi bana deliller bırakacaksınız’ dedim. Öldürmek istemedim beni tersledi.
Teklifimi reddettiler
Ben de takip etmeye karar verdim. Pet şişenin içine koyduğum telefonu Göktuğ’un arabasının altına yerleştirdim. Sinyalinden üç ay takip ettim. Şarjı bitince gidip telefonu değiştiriyordum. Sonunda ajan olduklarını anladım. Ama yine de onları öldüremezdim. Bu süre içinde ev sahibimle kavga edince evden atıldım. Arabada kaldım. Korunmak içinde ruhsatlı bir pompalı tüfek aldım. Geceleri yanımda duruyordu. Bir gün yine evlerinin önüne gidip silahla ve parayla karşılarına çıkıp son kez teklifimi sordum. Kabul etmediler ve bana küfür ettiler. Ben de silahımı ateşledim. Arabama binip kaçtım. Arabam 43 plaka olduğu için Kütahya’ya kaçtım.”
‘Olga’yı ben öldürmedim’
Filiz ifadesinde, Paris’te kaybolan Rus genç kız Olga Seregina’yı öldürdüğünü ısrarla reddetti: “İstanbul’a döndükten sonra yine gazeteler yüzünden ailemle sorunlar yaşadım. Mesaj aldığım gazeteleri ve kitapları Hadımköy’de bir depoda sakladım. Bu süre içinde Olga da Türkiye’ye geldi. Bodrum ve Bursa’da bir evde bir ay birlikte kaldık. Olga daha sonra Fransa’ya döndü. Ben de bir ay sonra eşyalarımı almak için Fransa’ya gittim. Orada Olga ile görüşmedik, kısa bir süre internet üzerinden görüştükten sonra irtibatımız koptu.”
Polis inanmadı
Filiz reddetse de polis aksine inanıyor. Sorgusu sırasındaki hal ve tavırlarından Filiz’in Olga Seregina’yı öldürdüğü ve iki arkadaşının da bunu öğrendiği için cinayet kurbanı olduğu ihtimali güç kazandı. İstanbul emniyeti, bu ihtimali Fransız polisine bildirmek için bir bilgilendirme notu hazırladı.
Şizofren matematikçi Nash gibi...
Savcının sorularına da polisteki gibi yanıt veren Atalay Filiz’in anlattıkları paranoid şizofren matematikçi John Nash’in hayatını konu alan Beautiful Mind (Akıl Oyunları) filmiyle örtüşüyor. Nash de kendisine çeşitli mesajların geldiğini iddia ediyordu.
‘Beni gazetelerin ortasında gördü’
Filiz, Fatma Kayıkçı cinayetini ise şöyle anlattı: “Çay bahçesi yıkılınca işsiz kaldık. Bize bir binanın bodrum katında 3+1 daire verdiler. Dairenin salonunu binanın ardiyesi olarak kullanıyorlardı. Kira vermiyorduk. Evde yalnız kalıyordum. Gazetelerimi de buraya getirmiştim. Herkese memlekete Aksaray’a gideceğim diyerek bir aylık erzağımı da alarak eve kapandım. İki hafta evden çıkmadım. Gazeteleri inceliyordum. Bir gün evin kapısı açıldı. İçeriye Fatma abla girdi. Beni o halde görünce şaşırdı ve şüphelendi. İşsiz de olunca sonraki zamanlarda da ağzımı aramaya başladı. Eşyalarımı karıştırdığını fark ettim. Olay günü de iş bulmuştum. İşe gitmek için kapı önünde ayakkabımı bağlıyordum. Fatma abla yukarıdan iniyordu. ‘Naber Atalay’ deyince gerçek kimliğimi öğrendiğini anladım. Polise ihbar edeceğini düşünerek kafasına vurdum. İçeri çektim. İçeriden aldığım bıçakla da bıçakladım.”
Tek kişilik hücreye konuldu
Tutuklanan ve Silivri Cezaevi’ne gönderilen Atalay Filiz’in güvenlik nedeniyle tek kişilik hücreye konulduğu belirtildi. Filiz’in İzmir’den İstanbul’a getirilirken tek sorduğu sorunun ‘Cezaevinde yalnız kalabilir miyim?’ olduğu ve öldürülmekten korktuğu öğrenildi. Öte yandan Filiz’in savunmasını üstlenmek isteyen Galatasaray Lisesi’nden arkadaşı Onurcan Enginsu’nun talebini de reddettiği öğrenildi. Filiz, ailesinden görüşmek isteyen 2 kişinin isteğini de geri çevirdi.
Atalay’a ünlü avukat atandı
Atalay Filiz için İstanbul Barosu’nun kadın hakları konusunda uzman olan Vildan Yirmibeşoğlu’nu atadığı ortaya çıktı. Yasa gereği avukatsız savunma olamayacağı için baro tarafından atanan Yirmibeşoğlu’nun ilk etapta tutukluluğa itiraz edeceği belirtildi. Bu da yasa kapsamında yapılması gereken bir işlem. Sonrasında ise Yirmibeşoğlu, avukatlığına devam edip etmeyeceğine karar verecek.
Avukatı muayene istedi
Filiz’in avukatı Yirmibeşoğlu müvekkilinin akıl sağlığının yerinde olmadığını belirterek adli tıpa sevkini istedi. Zanlının akılsağlığı yerinde ise hapiste kalacağı süre 36 yıl olacak. Aksi durumda ise akıl hastanesine gidecek.
İhbarcılara tam altın!
Atalay Filiz’in İzmir’de yakalanmasına katkı sağlayan esnaf, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İESOB) tarafından tam altınla ödüllendirildi. İESOB’daki ödül töreninde, Atalay Filiz’in yakalanmasına katkı sağlayan minibüs şoförleri Mustafa Berber, Kenan Aka, babasının minibüsünde muavinlik yapan Özgür Berber ile minibüsteki yolculardan pasta ustası Taha Gürses hazır bulundu. İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu, Atalay Filiz’in yakalanması gibi toplumda yankı uyandıran bir olayda esnafın kahramanlıkla anılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve 4 ihbarcıya tam altın ödül verdi.
Polisin ‘B’ planı!
Anadolu Adliyesi’nde tutuklanarak Silivri cezaevine konan Atalay Filiz’le ilgili yeni görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde Filiz’in öğrenci evinden çıktıktan sonra halkın arasına karışarak ellindeki bavullarla yürüyüşü görülüyor. Yürüyerek Karabağlar semtine geldiği öğrenilen Atalay Filiz’in burada bindiği taksiyle İzmir, Gümüldür’e gittiği tespit edildi. Taksiye biniş anıda güvenlik kameraları tarafından görüntülendi. Bu görüntülerin polisin ‘B’ planı olduğu söylendi. Bulunduğu bölge tespit edildikten sonra orada adeta sıkıştırılan Atalay Filiz’in pazar günü yakalanmaması halinde bu görüntülerin basına verileceği, böylelikle vatandaşların olayı unutmamasının ve ihbarların devam etmesinin amaçlandığı öğrenildi. Atalay Filiz, bindiği minibüste kendisini tanıyanların ihbarı sonucu yakalanmıştı.