Gazete Vatan Logo

Adet sancısına dikkat!

Anadolu Sağlık Merkezi İnfertilite ve Tüp Bebek Merkezi Direktörü Op. Dr. Aytuğ Kolankaya, “Eğer adet sancısı çekiyorsanız, altta yatan sebep mutlaka araştırılmalı” diyor

Çünkü öyle hastalıklar var ki, adet sancısıyla belirti veriyor ve doğurganlığı etkileyebiliyor. Bunların başında, rahmin dışında yapışıklıklara sebep olan ‘endometriozis’ geliyor

Kadınlarda en sık rastlanan çocuk sahibi olamama nedeni yumurtlama bozukluğu. Ancak Op. Dr. Aytuğ Kolankaya, bu sorunun basit ilaçlarla tedavi edilebileceğini vurguluyor. Kolankaya’nın anlattığına göre, yumurtlama bozukluğunda adet düzensizliği önemli bir belirti olabiliyor. En sık yumurtlama bozukluğu polikistik over’de gözüküyor. Şakaklar ve göbek altında sert kıl şeklinde tüylenme; yüzde akne, kilo değişiklikleri, adet düzensizliği veya hiç adet görmeme ise polikistik over’in en önemli belirtileri olarak sıralanıyor.
Bir diğer hastalık ise endometriozis... Rahmin dışında yapışıklıklara ve adetin ağrılı, sancılı görülmesine sebep olan endometriozis de doğurganlığın azalmasına yol açabiliyor. Her 100 genç kadından 7 ila 10’unda görülen endometriozis, çok sık rastlanmasına karşın çok atlanan bir hastalık. Endometriosiz’in ilerleyici bir hastalık olduğunu belirten Op. Dr. Kolankaya, bazen yumurtalıkta kistle de ortaya çıkabildiğini, bu nedenle erken dönemde teşhisinin önemli olduğunu söylüyor. Kolankaya, ebeveynleri uyararak, “Kızları adet sancısı çekiyorsa, altta yatan sebebin mutlaka araştırılması gerekiyor. Bunun çocuğun gelecekteki doğurganlığıyla ilgili olabileceği unutulmamalı” diyor.

ADET DÜZENİ NASIL OLMALI?
Adet düzensizlikleri, adet sancısı, geçirilebilecek karın içi veya vajinal iltihaplar gibi durumlar gelecekteki doğurganlık azalmasının belirtisi olabileceğinden bunların atlanmaması gerektiğine işaret eden Op. Dr. Kolankaya, kadınların adetlerinin 21-35 gün arasında olmasının normal olduğunu, eğer bu süre dengesiz şekilde gidiyorsa mutlaka kontrol ettirilmesi gerektiğini söylüyor. Adet kanamalarında dikkat edilmesi gereken bir başka noktanın ise kanama miktarı olduğunu hatırlatan Kolankaya sözlerine şöyle devam ediyor:
“Kanama miktarı kadınlarda genellikle şöyledir; birinci gün başlar ikinci ve üçüncü gün çok yoğunlaşır, dördüncü ve beşinci gün hafifleyerek kesilir. Ancak, eğer kanama bir gün sürüyorsa bu durum hormon eksikliğini, yumurtlama kapasitesinin düştüğünü gösterebildiği için bir hekime başvurmakta fayda var. Eğer, kanama 10 gün boyunca yoğun bir şekilde devam ediyorsa, bu rahim içi dokuda bir takım değişikliklerin göstergesi olabildiği gibi, rahim kanseri riski de oluşturabildiği için mutlaka hekime başvurmak gerekir. Kanama eğer lekelenmeler şeklinde veya ilişki sonrasında ortaya çıkıyorsa hormon bozukluğu olup olmadığını araştırmak gerekir.”
Bunların dışında karın ağrıları ve karın ağrılı enfeksiyonlarda da önemli ve kalıcı bir hasar oluşmadan hekime başvurmak gerektiğini belirten Op. Dr. Kolankaya, dikkat edilmesi gereken diğer noktalara ilişkin şunları söylüyor:
“Tüberküloz, tüpleri ve rahim içi kanallarını da tutabildiği için, tüberküloz geçirmiş kadınların çocuk istedikleri zaman kontrolden geçmeleri gerekir. Başka hastalıklara bağlı olarak da tüpler tıkanabilir. Geçirilmiş ağır karın içi enfeksiyonlar sonrasında ya da klamidya adı veriler cinsel hastalık, vajinal akıntıda veya eşte tespit edildiği zaman mutlaka dikkatli olmak lazım.”

MİYOMLARIN YERİ ÖNEMLİ
Ayrıca bazı kadın hastalıkları da doğurganlığı etkileyebiliyor ki, bunların başında miyomlar geliyor. Özellikle 35 yaş üzerinde kadınların yüzde 10 ila 15’inde görülen miyomlar, yerine göre etki edebiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aydın Arıcı’nın verdiği bilgiye göre, aşağıdaki bir miyom rahim ağzını kapatabildiği için spermin yukarı çıkmasını engelleyebiliyor. Kenarlarda olursa tüpleri tıkayabiliyor. Rahim içinde olan miyomlar da spiral gibi hamileliğin oluşmasını engelleyebiliyor.

YARIN:
* Tüp bebek tedavisinde kadına verilen hormonlar vücudu nasıl etkiliyor?


Kalp hastalarına
‘bayram’ uyarısı

Yaklaşmakta olan Kurban Bayramı öncesinde uzmanlar kalp hastalarının ilaçlara güvenip diyetlerini bozmamaları gerektiğini söyledi. Dünya Sağlık Örgütü Kalp Damar Hastalıkları Önleme Projesi Türkiye Koordinatörü Prof. Dr. Bülent Görenek, kalp krizinin en önemli nedenlerinden birinin kan yağlarının yüksekliği olduğunu belirterek, bayramda kırmızı et ve tatlı tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

İsteyen göz rengini kalıcı olarak değiştirebilecek

Avusturalya'lı bilim adamlarının yaptığı bir araştırmada, göz renginin mavi ya da kahverengi olmasının, yaşamın temel taşı sayılan DNA’nın içindeki 6 milyar ‘yapı taşından’ sadece birinin değişmesine bağlı olduğu ortaya çıktı. Queensland Üniversitesi ve Queensland Tıp Araştırmaları Enstitüsü işbirliğiyle yapılan araştırmada ikizler ve bu ikizlerin ailelerinden oluşan toplam 4 bin kişi genetik incelemeye alındı. Yapılan testlerin sonunda, göz rengini belirleyen özel bir gen bulunmadığını tespit eden bilim adamları, gözün mavi ya da kahverengi olmasının ise yüzde 74 ihtimalle, DNA içinde bulunan ve ‘yaşamın sırrını taşıyan bir şifre’ olarak nitelendirilen 6 milyar ‘yapı taşının’ dizilimindeki tek bir değişiklikten kaynaklandığını söyledi. Yeşil gözde ise farklı bir faktör devreye giriyor: Bu 6 milyar yapı taının dizilimdeki tek bir değişiklik, hücrelere renk veren pigmentasyon proteininde işlevsel bir değişiklik yarattığı zaman yeşil gözler ortaya çıkıyor. Avustralyalı uzmanların bu keşfi pratik hayata geçirilir ve DNA’daki bu ‘yapı taşının’ dışarıdan bir müdahaleyle değiştirilmesi mümkün olursa insanlar göz renklerini kalıcı olarak değiştirme şansına sahip olacaklar.

Haberin Devamı