90 yıllık tartışma hortladı!
Cumhuriyetin en tartışmalı aydınlarından Dr. Abdullah Cevdet’in adını taşıyan Çankaya’daki caddenin adı yine değiştirilip Prof. Dr. Aziz Sancar oldu. Ancak ‘değiştirilemez’ diye iki yargı kararı var.
Ankara Büyükşehir Belediyesi geçtiğimiz cuma günü Çankaya’daki Abdullah Cevdet Caddesi’nin isminin Nobel ödülü alan Prof. Dr. Aziz Sancar Caddesi olarak değiştirildiği açıkladı. Sıradan bir değişim gibi görülebilirdi ancak Abdullah Cevdet’in tartışmalı kişiliği ve daha önce de değiştirilmeye çalışılan caddeyle ilgili Danıştay’ın iptal kararı sıradan değişikliğin önüne geçti.
İlk değişiklik 2005’te
Cumhuriyet tarihinin en tartışmalı aydınlarından biri olan Dr. Abdullah Cevdet’in ismi Türk ırkının çirkinleştiğini ve düzeltmek için Avrupa’dan (Macaristan) yakışıklı damızlık erkek getirelim dediği iddia edilen bir öneriyle anılıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi 2005’te caddenin adını değiştirerek dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun adını verdi. Ancak Avukat Sedat Vural iptal davası açarak değişikliği yargıya taşıdı.
Danıştay’dan ret kararı
Davaya bakan Ankara 5. İdare Mahkemesi verdiği kararda, sokak ismi değişikliğini gerektirecek hukuken geçerli nedenlerin ve kamusal gerekliliklerin bulunmasının esas olduğuna dikkat çekerek, ‘Adının değiştirilmesine sebep olabilecek hukuken geçerli ve kabul edilebilir bir neden ileri sürülmediğinden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline’ görüşüyle değişikliği iptal etti. Karara Ankara Büyükşehir Belediyesi itiraz edince dosya Danıştay 8. Dairesi’ne geldi. Daire, kararı onadı.
Anayasa’ya aykırı
Karardan yaklaşık 9 yıl sonra Abdullah Cevdet Caddesi’nin adı tekrar değiştirilerek Nobel alan Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar’ın ismi verildi. İlk değişikliği iptal ettiren avukat Sedat Vural tekrar iptal davası açtı. Değişikliğin yasaya, Anayasa’ya ve Akararlarına aykırı olduğu vurgulayan Sedat Vural, VATAN’a şöyle konuştu: “Aziz Sancar’ın adını istismar eden ideolojik bir karardır. Kesinleşmiş yargı kararı varken aynı konuda karar almak açıkça anayasa ve yasaları ihlal etmektir.”
‘Damızlık erkek getirelim!’
İddiaya göre 1925’te Elazığ milletvekili adayıyken Mustafa Kemal ile yaptığı bir görüşmede, “Başta frengi olmak üzere daha birçok hastalık Türk ırkını çirkinleştirdi. Irkı güzelleştirmek için Macaristan’dan damızlık erkek ithal etmemiz gerekecek” dedi. Aslında Abdullah Cevdet, tarımla uğraşan göçmenlerin Türkiye’ye getirilmesinin fayda sağlayacağını söylemişti. Ama haber ertesi gün dönemin muhafazakar gazetesi Tevhid-i Efkar’da ‘Avrupa’dan damızlık celbini isteyen var’ manşetiyle yayınlandı. Abdullah Cevdet gazeteye tekzip gönderdiama söylentileri engelleyemedi.
Cenazesi zorla kılındı
Princeton Üniversitesi öğretim üyesi olan ve Abdullah Cevdet hakkında tez yazarak en nitelikli çalışmayı yapan Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu’na kitabında şöyle diyor: “Artık son faaliyetlerini sürdürmekte olan dinci çevreler bu beyanatı saptırarak kendisinin Avrupa’dan damızlık getirmeyi arzuladığını iddia ediyorlar.” Olay o kadar büyüdü ki 1932’de kalp krizinden öldüğünde dinsiz olduğu için cenaze namazının kılınmaması ve Hıristiyan mezarlığına gömülmesi istendi. Tartışmalardan sonra sevilen edebiyatçı Peyami Safa’nın ricasıyla Ayasofya Camii’nde cenaze namazı kılındı. Belediye görevlileri tarafından Merkezefendi Mezarlığı’na gömüldü.
Sürgünde yaşadı
1869’da Malatya’da doğan Kürt kökenli siyasetçi, göz hekimi, şair ve çevirmen Abdullah Cevdet Karlıdağ, sonradan İttihat ve Terakki’ye dönüşecek İttihâd-ı Osmânî Cemiyeti adlı gizli örgütü kuran beş tıbbiyeliden biriydi. Türkiye’nin ilk kadın ve işçi hakları savunucularındandı. Tıp, felsefe, sosyoloji, siyaset ve edebiyatta yetmişten fazla eser yazdı ve çevirdi. İttihatçı olduğu için tutuklandı. Sultan 2. Abdülhamid tarafından Fizan’a sürülünce Fransa’da sürgünde yaşadı.