54 yıl hapsi istenen terzi: İktidarsızım
ERZURUM’da zeka seviyesi düşük 30 yaşındaki S.G.’ye cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla 54 yıla kadar hapis cezası istemi ile Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuksuz yargılanan terzi M.K., "İktidarım yok. Şeker hastasıyım, prostatım var. Mahkeme isterse muayene ettirebilir, bu tamamen bir komplodur" dedi.
Dava konusu olay 2010- 2015 yılları arasında merkez Yakutiye İlçesi’nde bir terzi dükkanında meydana geldi. Mahalle terzisi evli 5 çocuk babası 62 yaşındaki M.K., iddiaya göre aynı mahallede oturan zeka seviyesi düşük S.G.’yi iş yerine alarak cinsel saldırı eylemlerinde bulundu. Son olarak 22 Mayıs 2015 günü iş yerine S.G.’yi aldığını gören diğer esnaf polisi arayarak durumu bildirdi. Yapılan ihbar üzerine iş yerine baskın yapan polis, terzi ile kadını yakaladı. Yapılan muayenesinde bakire olduğu anlaşılar, fiili livata bulgusuna da rastlanamayan S.G. için Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı tarafından 26 Haziran 2015 günü verilen raporda zeka seviyesinin düşük olduğu belirtildi.
M.K. hakkında ’zincirleme biçimde cinsel saldırı, zincirleme biçimde hürriyetten yoksun kılma’ suçlarından 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. M.K.’nın ’zincirleme biçimde cinsel saldırı’ suçundan 10.5 yıldan 17.5 yıla, ’zincirleme biçimde hürriyetten yoksun kılma’ suçundan ise 8 yıldan 36 yıl 9 aya kadar hapsi istendi. Cumhuriyet savcısı iddianamede mağdurenin ’sınırda mental kapasiteye sahip olması’ nedeniyle, cinsel saldırı suçuna karşı ruhsal açıdan kendisini savunamayacağını vurguladı.
’BANA HAZIRLANMIŞ BİR KOMPLO’
Erzurum 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada terzi M.K. suçlamaları kabul etmedi. Polisin hazırladığı tutanağın bir komplo olduğunu iddia eden M.K. kendini şöyle savundu:
"İktidarım yok. Şeker hastasıyım, prostatım var. Mahkeme isterse muayene ettirebilir. Benim onun yaşında kızım var. Suçlamaların aslı yoktur, yalan söylemektedirler. Bende tıbben bir şey yok. Bu haldeyken nasıl yapabilirim. 2003 yılında emekli oldum, o tarihten beri bende bir şey yok. Gizli şekerim de var, bilemediğimden tedavi olamadım, vücudumda da uyanma yok. İftiraya uğradım, ben onların mahallede dükkan aldım, bana ’neden dükkan aldın’ dediler. Polisin tutanağı bana hazırlanmış bir komplodur, bu kızı da alet etmişlerdir. Ben Allah’ın huzurunda da sizin huzurunuzda da doğruyu söylerim. Benim gözlerim bozuk, avukatım bana tutanağın bir paragrafını okudu, imzala dedi ben de imzaladım."
’DİP TARAFA GÖTÜREREK PERDELERİ ÇEKİYORDU’
Mağdur S.G. ise, M.K.’nın kendisini kolundan tutup iş yerine aldığını ileri sürerek, "Beni dükkanda bulunan dip tarafa götürerek perdeleri çekiyordu. ’Benimle gelmezsen seni öldürürüm diyordu’ ben de gidiyordum. Bana, benimle evleneceğini ve bana ev tutanağını söyledi. ’Sen benim karım oldun, hep bana gel’ diyordu" dedi.
S.G.’nin annesi M.G. de sanıktan şikayetçi oldu.
Mahkeme heyeti, S.G. hakkında iki ayrı hastanenin verdiği raporları çelişkili buldu ve çelişkinin giderilmesi için raporların Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesini kararlaştırarak duruşmayı erteledi.