300 bin lira ödedikleri tatilde ters kelepçeyle mahzene atıldılar
İzmir'de yaşayan çift küçük kızları ile birlikte güzel bir yurt dışı tatili yapmak istediler ama 300 bin TL'lik tatilde başlarına gelmeyen kalmadı. Tatilleri zehir oldu.
İzmir'de yaşayan Kemal Muştu (34), geçtiğimiz mart ayında Meksika'nın Cancun şehrine gidebilmek için bir firmadan yaklaşık 10 bin Euro (300 bin Türk Lirası) ücret ödeyerek tatil satın aldı.
Tüm uçuş masrafları ve otel rezervasyonu dahil masrafları firmanın gerçekleştireceği paket tur satın alan Muştu, eşi ve 3 yaşındaki ikiz kız çocuklarıyla birlikte Meksika'ya uçtu.
Aile, polis kontrol noktasında evrakları incelenirken, evrakları sahte olduğu gerekçesiyle Meksika polisi tarafından gözaltına alındı. Burada mahzen gibi bir alana kapatılan aile, 48 saat süren gözaltı süresinin ardından uçağa bindirilip Türkiye'ye gönderilerek sınır dışı edildi.
Geri geldiklerinde firmayla iletişime geçen Kemal Muştu, firmanın sorumluluk kabul etmediğini ve ücret iadesini de yapmadığı gerekçesiyle avukatı Alperen Cihan Çetinkaya aracılığıyla firmaya dava açtı.
"HALLEDECEKLERİNİ SÖYLEDİLER AMA BİZE HİÇ BİR YETKİLİ ULAŞMADI"
300 bin Türk Lirası ödeyerek satın aldıkları Meksika tatilinde hayatının şokunu yaşayan Kemal Muştu, polis kontrol noktasında çıkan sorun üzerine firma yetkililerinin sorunu çözeceklerini söylediklerini; ancak kendisine kimsenin yardımcı olmadığını iler sürdü.
Muştu, "Meksika'ya iniş yaptığımızda oradaki gümrük memuru evraklarımızı kontrol ederken, evraklarda usulsüzlük olduğunu söyleyip bizi yeri iki kat aşağısında bulunan zindan gibi bir yere aldılar. Ben ısrar edip firmadan bir yetkiliye ulaştım ve onlar halledeceklerini söylediler ama bize hiç bir yetkili ulaşmadı.
Ben konsolosluğa ulaşmak istediğimi söylediğimde bana, 'Burası ne Meksika ne de başka bir yer, sınır bölgesindesiniz. Konsolosluğa haber veremeyiz' dediler. Ters kelepçe yaparak beni yeniden zindana indirdiler.
Eşim ve 3 yaşındaki ikiz çocuklarım bir yerde, ben de başka bir yerde kaldık. Orada kaldığımız 48 saat boyunca bize sadece birer litre su verdiler; çocuklarıma bile yemek vermediler. Daha sonra da hiç bir açıklama yapmadan tatil satın aldığımız firmanın evraklarının sahte olduğunu söyleyerek bizi uçağa bindirip geri gönderdiler. Geri geldiğimizde firmanın bu konuda hiç bir sorumluluk kabul etmediğini söylemesi üzerine de avukatım aracılığıyla dava açtık" dedi.
"BU İNSANLAR NEREDE DİYE HİÇ SORMAMIŞLAR BİLE"
Mağdur ailenin firma tarafından aranmadığını ve mağduriyetin ardının aranmadığını söyleyen ailenin avukatı İzmir Barosu avukatlarından Alperen Cihan Çetinkaya, durumdan dolayı tatil satan firmanın sorumlu olduğunu söyledi.
Çetinkaya, "Aile bu eylem gerçekleştiğinde firma tarafından aranmamış; yani bu insanlar Türkiye'den Meksika'ya geliyorlar, ülkeye girmeden orada bir mahzene kapatılıyorlar ve 48 saat boyunca bu insanların nerede oldukları merak edilip sorgulanmamış bile. Meksika yetkilileri daha sonra müvekkilimi ters kelepçeli bir şekilde uçağa bindirmiş, hatta kelepçelerini bile uçakta açmış. Pasaport ve telefonları iade ederek ülkemize geri göndermişler. Onlar ülkeye geri döndükten sonra firmayla iletişime geçtik. Böyle bir durum yaşandığını söylediğimizde bize, sözleşmenin bir paket tur sözleşmesi olduğunu, bununla ilgili herhangi bir işlem yapamayacaklarını, sözleşmede de böyle bir madde olduğunu söylediler. Paket tur sözleşmesinde böyle bir madde yer aldığı doğru ancak göz ardı edilen bir nokta var. Meksika polisi aileyi içeri almama gerekçesinin yer aldığı bir evrak vermiş.
Bu evrakta ise rezervasyon yapılan otel kaydının sahte olduğu ve ailenin bu nedenle içeri alınmadığının belirtildiği yer almakta. Otel kaydını yapan firmanın olduğu için de aslında sorumluluk tamamen onlarda. Orada eşi ve ikiz çocuklarıyla tatile gitmek isteyen bir Türk ailesine yapılan bu muamelenin de devlet nezdinde mutlaka değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Biz davamızı başlattık ve karşı tarafta buna ilişkin cevapları verdi. Karşı tarafın iddiası, paket tur sözleşmesi olduğu için tüm ödemeleri gerçekleştirdikleri ve ücret iadesinin yapılamayacağı ve sorumluluk üstlenmeyeceği şeklinde. Sorumluluk aslında tam da firmada. Çünkü polis kontrol noktasının öteside firmanın bir rehberi bekliyor. 48 saat boyunca haber alınamayan, 3 yaşındaki iki kız çocuğu olan bir aile var. Bu insanlar nerede diye hiç sormamışlar bile" açıklamasında bulundu.