Yüzde 45’in sırrı ne?
Seçim sonuçları iktidar ve muhalefet tarafından farklı yorumlandı. Özelilkle 17 Aralık soruşturmasının ardından AKP’nin alacağı oy merak ediliyordu. 2009’a göre oyunu arttırarak yüzde 45’i yakaladı. Ortaya çıkan tabloyu siyaset bilimci, sosyolog ve araştırmacılara sorduk...
Bahçeşehir Üniversitesi, Prof. Dr. Seyfettin Gürsel:‘6,5 puan kaybetti’
“51 ildeki İl Genel Meclisi oyları ile 30 Büyükşehir Belediyesi’ndeki ilçe belediye meclisi oylarını eklediğinizde Türkiye’deki oy oranına ulaşmış oluyorsunuz. Son baktığımda AKP’nin gerçek oyu 43.2’ydi. Haber kanalları seçim akşamı insanları yanılttı, Anadolu Ajansı’nın kurbanı oldular. Çünkü belediye başkanlarına verilen oyları topladılar. Belediye Başkanına Giresun’un bir köyündeki vatandaş oy vermiyor. AKP minimum 6,5 puan oy kaybetmiş durumda. Bu iktidar yıpranması ve AKP’nin bir kısım seçmeni tarafından güvenilir görülmemesinden kaynaklanmaktadır. 17 Aralık sürecinin bal gibisi etkisi vardır bu düşüşe ancak sınırlı kalmıştır. Ekonomik istikrarsızlık olsaydı 17 Aralık’ın şiddeti daha büyük olacaktı. Muhalefet de AKP karşısında bir alternatif oluşturamadı.”
Prof. Dr. Mehmet Altan: ‘Beklemeye alındı’
“Seçmen, 17 Aralık soruşturmasına kadar olan Türkiye’ye oy vermiştir. 17 Aralık’tan sonraki kanaatini sonraya bırakmıştır. AKP’ye oy veren vatandaşların birçoğu yaşanan son durumun fotoğrafını çekmiş ve çekmecesine koymuştur. Bu demek değildir ki, insanlar rüşvet ve yolsuzluk iddialarını görmezden gelmiş, yok saymıştır. Vatandaş 17 Aralık sürecine kadar olan kredili borçlanma, refah, büyüme ve belediye hizmetlerine onay verdi. Bir zaman sonra kimlik siyasetinin bela getireceği, refah döneminin yürütülemez olduğu görülecektir.”
Sosyolog-Nilüfer Narlı: Kimlik-oy ilişkisi
“Son dönemlerde Türkiye’de dindarlık sadece bir din değil kimlik olarak da çok önemli olmaya başladı. Türk toplumunda AK Parti’ye oy vermekle dindar kimlik arasında önemli bir kolerasyon var artık. Benim 30 Mart 2014 yerel seçimlerinden çıkardığım hipotezim bu yönde. Dindar kimliğin tehdit altında olduğu algısıyla insanlar AK Parti’ye daha sıkı sarılmış olabilir. Bugün dindarlığın din kavramının çok ötesine geçtiği, dini kimliğe bir tehdit yaratıldığı algısı doğmuş olabilir. Buradan yola çıkarak da seçmen tehdit altında olduğu algısından yola çıkara “kim ne derse desin” mantığıyla Ak Parti’yi destekliyor olabilir.”
Marmara Üniversitesi/ Prof. Dr. Nurşen Mazıcı: ‘Merkez sağ da verdi’
“AK Parti seçmeninin çoğu hukuk devletinin ne olduğu hakkında bilgiye sahip değil. Bu bağlamda 17 Aralık süreci hukuk devletini sarstı, ekonomiyi sarsmadı. AK Parti’nin varoşlardaki kitlelerine bakmamak gerekiyor sadece. Merkez sağ da AK Parti’ye oy verdi. Dolayısıyla oy korunmuş oldu. 17 Aralık süreci eğitimli, kentli kesim üzerinde etkili oldu. O bakımdan AK Partili seçmen yolsuzluk iddialarına inanmadı, çıkarları zedelensin istemedi. İktidar ulaşımda, sağlıkta gerçekten iyi şeyler yaptı. Kendi seçmeni de bunlarla yetindi. Basına sansür, içki yasağı, kürtaj yasağı bu kesimi ilgilendirmiyor.”
Prof.Dr. Ali Yaşar Sarıbay: ‘Algıyı iyi yönetti’
“AKP’nin iktidarı boyunca orta sınıfa yönelik nispi refah artışı tanıyan politikaları seçmen üzerinde etkili oldu. İkincisi tapelerin umulmayan etkisi söz konusu. Özellikle MİT’e ait tırların durdurulması ve Dışişleri’ndeki ndaki dinleme meselesi siyasi kültür içinde devlete yönelik bir saldırı olarak algılandı. Tapeler özellikle muhafazakar kesimde ters tepki. Bir diğer önemli faktör de lider farkı. Erdoğan, 17 Aralık operasyonunun devlete yönelik bir savaş olduğu algısını yaratmada başarılı oldu. Seçmen yolsuzlukları yargının kararına bıraktı. Muhalefetin sürekli yolsuzluk ve tapeler üzerinden siyaset yapması ve proje sunmaması insanları bir noktada bıktırdı. Erdoğan algıyı çok iyi yönetti.”
Ankara Üniversitesi/Prof. Dr. Yalçın Karatepe: ‘Yeni belirsizlik taşır’
“Seçmen, sandık sonrası oluşacak yapının, yönetici kadronun hayatını nasıl etkileyeceğini düşündü. Kasetlere, yolsuzluk iddialarına, soruşturmalara dikkat etmedi. Kendi temel kaygıları, hayat standardı açısından oyunu kullandı. Bu noktada mevcudun ne yaptığını biliyordu, yeni ise her zaman belirsizlik taşır. Bu yüzden var olan durumundan yana tercihi kullandı. Muhalefet burada Başbakan Erdoğan’ın tuzağına düştü. Muhalefet işi Ak Parti karşıtlığına dönüştürdü. Başbakan ise yaptıklarını örnek göstererek yapacaklarını anlattı.”
A-G Araştırma Şirketi’nin sahibi Adil Gür: ‘İstikrar bozulursa...’
“Türkiye son yıllarda ciddi şekilde kutuplaştı. Bu kutuplaşma insanların objektif değerlendirme yeteneğini elinden aldı. Dünyanın her yerinde seçmenlerin davranışını belirleyen ana etken ekonomi. Türkiye’deki seçmenin yüzde 80’i borçlu. Büyük çoğunluk bu borcunu çevirmekle meşgul. Hal böyle olunca bir kesim “siyasi istikrar bozulursa ekonomiye yansır, borcumu nasıl öderim?” diyor. Kim ne derse desin vatandaş AK Parti’nin yönetiminden, ekonomik anlamda memnun.”
SONAR Araştırma Şirketi Sahibi Hakan Bayrakçı: ‘Seçmeni inanıyor’
“17 Aralık tabii ki yansıdı, 6-7 puana varan AK Parti’nin kaybı var. 4 ay öncesine kadar bütün anketlerde %51-52 çıkıyordu. Bazı belediyelerde, mevcut başkanın şahsi katkıları ile de yüksek oy aldı. İstanbul’daki rakamın 6-7 puanı Kadir Topbaş’ın. Herkes bir Türkiye rakamı istediği için başkanların oyuyla, İl Genel Meclisi oylarını toplayarak bir yüzde çıkarıldı. %45’in bir anlamı yoktur. AK Parti seçmeni Başbakan’a inanmış, 12 yıldır kendisini beğeniyorlar, karşısında da rakip görmüyorlar.”
AKP’yi Erdoğan farkı ve icraatlar uçurdu
Seçmenlerin tercihini neye göre yaptığını araştıran ankette şu iki seçenek öne çıkıyor: ‘İcraatlardan memnunum’ ve ‘Erdoğan’
30 Mart 2014 yerel seçimlerinde partilerin karneleri, yani aldığı oylar belli oldu. Peki seçmen tercihini neye göre yaptı, parti tercihlerinde ne etkili oldu? İşte bu sorunun cevabı Gezici Araştırma şirketi tarafından arandı. Seçimin yapıldığı gün, sandık başında araştırma yapan Gezici, toplam 36 ilde 5 bin 292 kişi ile yüz yüze görüşerek seçmenlerin oy kriterlerini belirlemeye çalıştı.
Araştırmaya göre Ak Parti’ye oy verenlerin yaklaşık üçte ikisi icraatlarını ve çalışmalarını beğendiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan nedeniyle oy verenlerin oranı ise ikinci sırada yer aldı. CHP, MHP ve BDP - HDP açısından değerlendirdiğimizde ‘lider’lerinin partilerine oy kazandırmadığı sonucu ortaya çıkıyor. Erdoğan’ın Ak Parti’ye etkisi çok net şekilde görülüyor. Muhalefet partilerinin oy alma gerekçelerinin başında ise ‘iktidarı beğenmiyorum’ şıkkı yer alıyor. Bir başka ifadeyle muhalefetin oy alma gerekçesinin başında Ak Parti karşıtlığı yer alıyor. Ancak bu karşıtlık tek bir adres buluşamadığı için oylar bölünüyor. CHP ve MHP’nin oy alma gerekçeleri arasında hükümetin yürüttüğü Suriye ve Barış Süreci politikası da etkili olduğu görünüyor.