Yüksek yargıdan uyarı!
‘Hak ihlalleri yetkililerin ölçülü olmamasından’
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç: “Ölçüsüzlüklerin sebep olduğu hak ihlalleri, direnme hakkının meşru zeminini oluşturmakta... Dünün mazlumları ile bugünün mazlumlarının kimlikleri farklı...”
ANKARA - ‘Türkiye’de İfade ve Medya Özgürlüğü Konferansı’na katılan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkanları çarpıcı mesajlar verdi. Açılışta konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, özetle şunları söyledi:
- SORUN UYGULAMADA: Anayasa ve yasalarımızda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki ilkeler ve kavramlar aynı olmakla birlikte sorun büyük ölçüde uygulamada ortaya çıkmaktadır.
- YÜKSEK YARGI RİSK ALMALI: Hakimlerimizin endişelerinin giderilmesi ve uluslararası sözleşmelerin uygulanması konusunda cesaretlendirilmesi, yüksek yargı organlarının risk yüklenerek ortaya koyacakları içtihatlarla desteklenmesine bağlıdır.
- BUGÜNÜN MAZUMLARI FARKLI: Geçmişte evrensel anlayışlardan uzaklaşarak bize özgü uygulamalarla geliştirilen laiklik, sosyal devlet anlayışı, devleti kurtarma duyguları demokrasinin orijinal bütünlüğünü bozarak özellikle düşünce, inanç ve ifade alanında derin yaralar açmış ve onarılması güç izler bırakmıştır. Dün hak ihlaline uğramış mazlumlarla bugün aynı ihlalleri yaşayan insanların kimliklerinin farklı olması bu düşüncemizi değiştiremez. Baskı ve korku temeline dayanan bu yanlış uygulamalar, insanları hayata yansıtamadıkları ancak, iç dünyalarında hapsedilmiş inançlar ve beyinlerinden dışarı çıkaramadıkları düşüncelerle baş başa bırakmıştır.
- İDEOLOJİK VESAYET: İnsan onuruna yapılmış işkence olarak da nitelenen bu iklimden hızla uzaklaşmak kamu gücünü elinde tutan yasama, yürütme ve yargı organlarının en temel görevidir. Zira ideolojik vesayeti tahkim etmek üzere insan onuru ile oynayanlar tarihin hiçbir döneminde kazanan taraf olmamıştır.
- DİRENME HAKKI: Temel hak ve özgürlükler konusundaki hak ihlalleri, yetkililerin makul ve ölçülü olamama gibi olumsuzluklarından kaynaklanmaktadır. Güvenlik ve özgürlükler arasında olması gereken dengenin evrensel ölçülere uydurulamaması, sorunların büyüyerek ötelenmesine neden olmaktadır. Ölçüsüzlüklerin sebep olduğu hak ihlalleri, direnme hakkının meşru zeminini oluşturma gibi bir sonucu da beraberinde getirmektedir.
Yüzde 98 hakaret davası
- GERİLİM POLİTİKASI: 2012 sonunda ifade özgürlüğüne ilişkin 172 bin 723 hakaret, 2 bin 539 terör propagandası, 406 suç ve suçluyu övme olmak üzere 176 bin 247 dava devam etmektedir. Davaların yüzde 98’i hakaret davasıdır. Bunun üzerinde durulmalıdır. Siyaset kurumlarının gerilim üzerine kurdukları politik yaklaşımlar, diyalog kültürünü ortadan kaldırmakta, çoğulcu ve hoşgörülü duygular, yerini nefret duygularına ve söylemine bırakmakta, bireyler ve kurumlar sorun çözmek için bir araya gelerek demokrasinin müzakere imkanından mahrum kalmaktadırlar.
- BAKANLIĞA ÖVGÜ: Yasama gücünü kullananların gayretleri umut vericidir. Adalet Bakanlığının AİHM’deki davaların çözümü, uzun yargılanma ve tutukluluk, cezaların infazı, birikmiş davaların sonuçlandırılması konularında aldığı inisiyatifi takdirle karşılıyorum. Sorunlar var ama bunların çözümü için samimi bir gayretin varlığını görmezlikten gelemeyiz.
Jaglan, Orhan Pamuk’la seslendi
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, konferansta “Politikacı değil, Türk dostu olarak hitap ediyorum” dedi ve Orhan Pamuk’un ‘Sessiz Ev’ romanından, “Bizler burada yepyeni bir dünya kuracağız, cenneti oluşturacağız” bölümünü okudu. Jaagland, ifade özgürlüğü konusunda, “Ülkenizi zaafa uğratmaz, hatta demokrasiyi güçlendirir” dedi.
‘Irkçılık ve nefrete geçit verilmemeli’
Yargıtay Başkanı Ali Alkan, konfreanstaki konuşmasında “Bir devletin demokratikleşmesinin gerçekçi işaretleri ifade özgürlüğü alanında izlenir ve otoriterleşme eğilimleri de ilk önce ifade özgürlüğünde kendini gösterir. Bugün itibarıyla diğer göstergeler bir yana ulusal mahkemelerimize ve AİHM’e ifade özgürlüğü alanından giden dava dosyalarının sayısı dikkate alındığında maalesef bu konuda bir sorunumuzun olduğu açıktır” tespitinde bulundu. Alkan, terörist yöntemlerle ifade yöntemlerinin birbirinden ayrılması uyarısında bulunurken, “Şiddete teşvik, ırkçılığa çağrı ve nefret içeren ifadelere geçit vermemeli, öte yandan kamu gücünü temsil edenler de toleransı elden bırakmamalıdır” diye konuştu.
Karakullukçu’dan basın özgürlüğüne vurgu
Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukcu da ‘İfade ve Meday Özgürlüğü Konferansı’nda özetle şunları söyledi: “Basın özgürlüğünün varlığı, diğer özgürlüklere bir köprü, hatta garanti niteliği taşır. İfade hürriyeti bir toplumun mızrabıdır, tezenesidir. O mızrap, o tezene iledir ki toplumun ortak sesine, ortak nefesine vakıf olursunuz. Bu özgürlüğün yokluğu, topluma yalnızca iç barışını değil, ekonomik ve siyasal gücünü de kaybettirir.”