Gazete Vatan Logo

Yok böyle 'böcek' yorumu!

MHP’li Vural, "Yahşi Cazibe'deki Simge'yi geçtiğiniz" dedi

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Benim de dinlendiğim ortaya çıktı” şeklindeki sözlerine ilişkin, “Şimdi de kalkmış zeytinyağı gibi üste çıkmak için ‘ben de dinleniyorum’ diyor. Yahşi Cazibe’deki Simge’yi geçtiniz. Her konuda mağdurum, ben mağdur” dedi.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Benim de dinlendiğim ortaya çıktı” şeklindeki sözlerini değerlendirerek şöyle dedi:

“10 yıldır iktidar olanlar, milleti mağdur ediyor, insanları susturuyor, izliyor, dinliyor, baskı, tehdit ve şantajla korku imparatorluğu oluşturuyor.
Şimdi de kalkmış zeytinyağı gibi üste çıkmak için ‘ben de dinleniyorum’ diyor. Yahşi Cazibe’deki Simge’yi geçtiniz. Her konuda mağdurum, ben mağdur.

12 Eylül mağduru bunlar, 27 Nisan’ın mağduru bunlar, 28 Şubat ürünü olup mağdurum diye çıkan bunlar. Milleti mağdur ediyorlar. Türkiye’nin karabasan gibi üstüne çöktüler. Şimdi kalkıp ben mağdurum diye çıkıyorlar, zeytinyağı gibi…"

“Derin oluşumları kim yönetiyor?” sorusunu yönelten Vural, “Devleti yöneten kimse derini yöneten de odur. Milleti bir korku imparatorluğuna mahkûm etmek isteyenlerin bu sözde mağduriyet edebiyatına artık milletin karnı tok” dedi.

“BUMERANG GİBİ KENDİSİNE DÖNDÜ”

İsim vermeden MHP’deki “kaset” olayına değinen Vural, o dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını hatırlatarak şöyle dedi:

“Bunlar kendi iç sorunudur dedin sen. Kendinin oluşturduğun derin yapılanmanın mağduriyet oluşturduğu dinleme ve izleme takiplerini kamufle etmek için yapılan böyle bir örtülü operasyonla yaptıklarınız, izledikleriniz, dinlediklerinizin üstünü örtemeyeceksiniz. Zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar. İnsaf ya… Ocak ayında Şubat ayında yapılmış da, hangi dinlemeler? Muhtemelen bu iş faili meçhul kalacaktır.

Türkiye’de maalesef dinleme ve izlemelerle ilgili yapılan bütün girişimlere rağmen bu mesele kendi iç sorununuz diyen bir Başbakan varsa o zaman Sayın Başbakan’da dönüp bu benim iç sorunumdur demesi gerekiyor. Dün yaptığı yorumların nasıl bumerang gibi kendisine döndüğünü bu olay bile göstermektedir.

Dinleme ve izleme ekseninde AKP’nin sanki bu işin mağduruymuş gibi gösterilen bu senaryoya karnımız tok. Bu hikâyeye bu masallara inanmamız mümkün değil.”
Başbakan’ın şikâyet etme noktasında olmadığını belirten Vural, “Hükümeti bir ak kaşık gibi, sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterme gayretlerini de esefle karşılıyoruz” diye konuştu.

“12 ÜNİVERSİTENİN AÇIKLAMASININ ANA NOKTASI HÜKÜMET İCRAATI OLMUŞTUR”

ODTÜ’deki olaylarla ilgili peşi sıra üniversite senatolarından açıklamalar geldiğini ifade eden Vural, “Adeta AKP’nin icraatının savunucuları hale gelmiş” diyerek şöyle devam etti:

“12 üniversitenin açıklamasının ana noktası hükümet icraatı olmuştur. Üniversitelerin yaptığı açıklamaya bakın; icraatın içinden. İlkeli bir duruş yerine Başbakan’a yağlama. Bunlar üniversite mi, AKP üniversite örgütü mü? Üniversiteler bugün Başbakan’ın ifade ettiği bürokratik oligarşinin ideolojik aygıtı haline dönüşmüş. Açıkçası üniversitelerin AKP’nin arka bahçesi haline getirme gayretlerinin rektörler bakımından olduğunu ifade etmemiz lazım.”

Üniversite rektörlerine de seslenen Vural, “Sizi seçen kim olursa olsun sizin amacınız bu ülkede bilimsel araştırmaya ve öğrencilerinizin iyi yetiştirilmesine katkı sağlamaktır. Ama senatörler Başbakan’ın senatörleri değil. Bu üniversitelerin yaptığı açıklamalar AKP icraatını övme aracı olarak getiriliyor. Üniversite senatoları hükümetin senatörleri değildir” dedi.

“DİMYAT'A PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLACAK”

Bir basın mensubunun Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün başkanlık sistemine ilişkin sözlerini hatırlatması üzerine Vural, “Yok mu aralarında sorun. Çankaya mankaya ayrılığı yok mu? Fikir ayrılıkları olabilir ama bunun sistem çatışmasına döneceğine iddia etmek bir garabettir” diyerek şöyle devam etti:

“Sadece arzu ve ihtiraslar vardır. Sayın Başbakan Cumhurbaşkanlığı arzusu içerisindedir ama Cumhurbaşkanlığına giderken de koltuğu da beraber götüreyim arayışıdır. Vatandaşın yok böyle bir sorunu. Yapılması gereken parlamenter sistemi güçlendirmektir.

Irak’a parlamenter sistemi önerenlerin Türkiye’de başkanlık sistemi önermesi ciddi bir çelişkidir. Başkanlık sitemi vatandaşın ihtiyacından kaynaklanmıyor, AKP’nin kendi iç sorunlarını çözmenin aracı olarak kullanılmak isteniyor. Devlet bugün AKP’nin kendi iç sorunlarını çözmek için dönüştürülmek isteniyor.

Sorun şuradadır, ben cumhurbaşkanı olursam partim ne olacak. Türkiye’deki derin kavga, post kavgası bugün bu eksende olmuştur. Zaten bu konuda endişe etmelerine gerek yok. Çünkü Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olacaklar. Çünkü cumhurbaşkanı da onlardan olamayacak, başbakan da olamayacak.”

“Görev süresi dolacak olanlar var” sözüne de Vural, “Onlar da milletvekili olamayacakları için dışarıdan bakan olarak atanabilir miyim diye başkanlık sistemini öneriyor olabilirler” dedi.

Türkiye’nin adım adım bir senaryoya hazırlandığını ifade eden Vural, “Ama hevesleri kursaklarında kalacaktır” diye konuştu.

Haberin Devamı