Sarıgül, genel başkan adayı olursa...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine hafta ortasında TBMM'de saldıran Orhan Övet'ten şikayetçi olmayacağını belirterek, "Kamu davası üzerinden yürümesini uygun buluyorum, annesinin bana bir çağrısı var, oğlumdan şikayetçi olma diye bir çağrı yaptı, ben o çağrıya uydum. Ama, sonuçta kamu davası yürüyecektir. Çocuktan çok azmettirenleri bilmemiz ve öğrenmemiz gerekiyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nde AlJazeera Türk'e verdiği röportajda şunları kaydetti:
ANNESİNİN ÇAĞRISINA UYDUM: (Saldırıya ilişkin soru üzerine) Kamu davası üzerinden yürümesini uygun buluyorum, annesinin bana bir çağrısı var, oğlumdan şikayetçi olma diye bir çağrı yaptı, ben o çağrıya uydum. Ama, sonuçta kamu davası yürüyecektir. Çocuktan çok azmettirenleri bilmemiz ve öğrenmemiz gerekiyor. Arka planı öne çıkarmazsanız bu sıradan bir saldırı olarak görülecektir, bunun arka planının olması lazım. İlişki kurduğu, görüştüğü kişiler, telefon konuşmalarının hepsinin araştırılması gerekiyor. Avukatlarımız, milletvekillerimiz yakından izliyor. Önümüzdeki süreç içinde pek çok ayrıntı gündeme gelebilir. ("Erdoğan ile telefonla görüştünüz" sözleri üzerine) Sıradan bir görüşme, özel bir konu ya da tema işlenmedi, geçmiş olsun dedi ve ben de teşekkür ettim.
CUMHURBAŞKANLIĞI TAKVİMİ SIKIŞIYOR: Biz Erdoğan’ın adaylığından çok seçilecek Cumhurbaşkanı nasıl biri olmalıdır, biz ona kilitlenmeliyiz ve biz öyle bakıyoruz. Seçilecek Cumhurbaşkanı’nın toplumun büyük bir kesiminin kabul edeceği temiz, dürüst, dünyayı, dengeleri iyi bilen, yurttaşına sempati gösteren, herkesi kucaklayan bir Cumhurbaşkanı istiyoruz. Erdoğan’da bu özellikler var mı, yok mu? Erdoğan’da bu özelliklerin olmadığını ben de, kendisi de biliyor. Cumhurbaşkanlığı farklı bir şey, bir partinin genel başkanı seçilmiyor. Ülkeyi yönetecek, kurumlar arasında diyaloğu sağlayacak, ülkeyi hem içerde hem dışarda temsil edebilecek bir insan arıyoruz. 76 milyon yurttaştan herkes bu benim Cumhurbaşkanım diyebilmeli biz böyle bir profil istiyoruz. Çok sayıda isim var Türkiye’de, bunlardan hangisi halk nezdinde kabul görür bilmiyoruz. Bugünden bir veya iki isimi açıklamak, deklare etmek doğru değil, onların yıpranmasına yol açabiliriz. Ayrıca onlar gerçekten aday olmak istiyor mu, istemiyor mu? Onu da bilmiyoruz. Takvim gittikçe sıkışıyor. Şimdi biz kendi düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanı’nın üslubuyla, davranışıyla bilgisiyle, birikimiyle toplumun her kesimini kucaklaması lazım. Siyasi kimliği çok öne çıkmış birisinin olmasını doğru bulmuyoruz, siyasi kimliği çok öne çıkan birisi olmamalı yani. Bu toplumun her kesimi tarafından kabul görmeli. Böyle bir aday var mı ülkemizde? Çok sayıda adayımız var bu nitelikler aranacaksa, bunlardan hangisi ben cumhurbaşkanı adayı olacağım diye öne çıkacak bunu bilmiyorum.
HİÇBİRİSİYLE BAĞLANTI KURMADIK: (CHP içinden bir milletvekili aday gösterilmeyecek anlamına mı geliyor? sorusu üzerine) Bu bir temenni, mutlaka öyle olacak diye bir kural yok tabii, önümüzdeki süreç ne gösterir onu bilmiyoruz. Önümüzdeki süreci değerlendireceğiz tabii. Sizler nasıl merak ediyorsanız, biz de merak ediyoruz, araştırıyoruz. Belli isimleri tartıyoruz, düşünüyoruz. Bunlar olabilir mi, olamaz mı diye. Daha bu kişilerin hiçbirisiyle bir bağlantı kurmadık. Ayrıca, dediğim gibi hangi siyasi görüşten olursa olsun bilgisiyle birikimiyle davranışıyla hepimizin ortak adayı gibi ortaya çıkmalıdır.
KUKLA BAŞBAKAN DERİZ: Bir sistem değişikliği olmaz. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi, yürütme organı üzerindeki etkisini artırır. Eğer anayasadaki yetkilerini kullanmak isterse şu anda o yetkiler var, onları kullanabilir. Örneğin Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmek gibi bir yetkiyi kullanabilir ama bu ne kadar kabul görür? Başbakan konumundaki kişi müdahaleyi ne kadar içine sindirir onu bilmiyoruz. Eğer başbakan Cumhurbaşkanı’nın yürütmenin her işine müdahale ettiği bir süreci içine sindirirse biz ona kukla başbakan deriz. Hayır, ben başbakanım benim hükümet programım vardır ben bunu uygulayacağım derse tabloda bir değişiklik olmaz yani başbakanlık koltuğuna oturacak kişinin kişiliğiyle değerlendirmemiz lazım. ("Bayburt modeli dillendiriyor" sözleri üzerine) Senaryolar üzerinden yorum yapmayı doğru bulmuyorum.
DOĞU'DA YÜZDE 1'İ BİLE DEĞERLİ BULUYORUZ: Doğu ve Güneydoğu’da bizim düşük oranda oy aldığımız bir gerçek, bu konuda yorum yapan arkadaşların iki gerçeği gözardı ettiklerine inanıyorum. Bunlardan birincisi şu, CHP’nin 80 öncesi doğu ve güneydoğu tabanı nerede? Onu görmeden yorum yapmayı doğru bulmuyorum, o dönemde bizim tabanımızın büyük bir kısmı belediye başkanlığını da alıyordu, milletvekilliğini de alıyordu. Ama bugün bu taban başka bir partinin içinde. Dolayısıyla orada bir zorluğumuz var. İkincisi doğu ve güneydoğuda din temelli siyaseti tercih eden bir kitle de var, onlar da AKP’nin içinde. Biz sosyal demokrat bir partiyiz, hem inanca hem etnik kimliğe saygı duyuyoruz. İnançları da etnik kimlikleri de siyaset malzemesi yapmıyoruz, yapmadığımız için de o bölgede girmeye zorlanıyoruz. Ama bu o bölgede hiç çalışmayacağımız anlamında değil. Elbette çalışacağız, yüzde 1 bile olsa bunu çok değerli buluyoruz. Eskiden şöyle bir eleştiri yapılırdı siz Sivas’ın ötesine bile geçemiyorsunuz diye. Bugün öyle bir eleştiri yok, biz her tarafa gidiyoruz dolasıyla attığımız adım maya tutacak mı? Elbette tutacak bize biraz zaman verilmesi lazım, siyasetin aşırı kutuplaştığı bir bölgede üçüncü bir parti olarak gidip taban tutmak istiyoruz, dolayısıyla zorluklarımız var.
KÜRT KÖKENLİLERİN OYU ÖNEMLİ: (Cumhurbaşkanlığı seçimi bunun için bir fırsat mı? sorusu üzerine) Kürt kökenli yurttaşlarımızın oyları önemli tabii. Hatta bazı yorumcular, BDP oylarının anahtar rolü üstlendiği şeklinde düşünce aktardılar. Tabii sonuçta her yurttaşın vereceği oy önemli. Ülkede huzurun ve barışın gelmesine elbette Cumhurbaşkanları da anamuhalefette katkı yapmak durumundadır. Bu ülkede hiç kimse huzursuz bir toplum, kendi içinde çatışan bir toplum görmek istemez. Hepimiz özgürlüğün olduğu demokrasinin olduğu bir toplumu arzu ederiz, hedefimiz budur. Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını büyük ölçüde yitirmiş bir kişi geçmişteki davranış ve hareketleriyle tarafsızlığını yitirmiş bir kişinin olması, toplumda beklediğimiz huzuru ve barışı yeterince sağlamayabilir. Böyle bir endişemiz var.
BÜTÜN YARGI KARARLARINA SAYGI DUYARIZ: (YSK'nın Ankara kararına saygı duyuyor musunuz? sorusu üzerine) Biz bütün yargı kararlarına saygı duyarız. Saygı duymak ayrı eleştirmek ayrı. Mahkeme karar vermiştir, gereği yapılacaktır zaten. Beğenmiyorsak, eleştiririz, bu sadece bizim ülkemize özgü değil. Bütün dünyada mahkeme kararları verildiğinde insanlar kararın gereğini yapar, beğenir beğenmez ama eleştirir. Eleştiriyi yaparken de dikkatli bir üslubun kullanılması gerekir, önce yargıçların gerçek anlamda tarafsız bağımsız olmaları gerekiyor, duygularını dışarı yansıtmamaları gerekiyor. Örneğin Adana’da bir yargıç Ben Tayyip Erdoğan’ı çok seviyorum demesi doğru değildir. O’nun verdiği kararlara gölge düşürür. Önce bunu yargıcın düşünmesi gerekir, yargıç elbette bir siyasi görüşü vardır, gidip oy kullanıyor. Yargı gözetiminde bir seçimin olmasını hep istedik ama hükümet gözetiminde bir seçime de hep karşı çıktık. Son seçim büyük şaibelere gebe olan bir seçimdir. Ankara’da 100 binin üstünde oy iptal edildi, YSK’nın gönderdiği dört mesaj var, muhtarlıkla büyükşehir oy pusulaları aynı zarfın içine konmasın diye ama konuldu. 100 bini üzerinde iptal var ve seçim sonucunu değiştiriyor, dolasıyla iptali için herşey vardı ama iptal etmedi. Ama hukuk yolu tükendi mi? Hayır, Anayasaya Mahkemesi’ne başvurulacak, AİHM’e kadar taşınacak, hukukun gereği neyse yapacağız.
ÖNYARGIMIZ YOK: (Başörtülü milletvekili adayınız olacak mı? sorusu üzerine) Bizim göstermemizden çok bize başvuru olacak mı? Ona bakmamız gerekiyor, sonuçta milletvekili olmak isteyenler başvuruyor değerlendiriyor veya ön seçimden çıkanlar parlamentoda temsil ediliyor, bu konuda bir önyargımız yok. (Başbuğ'un başörtüsü özeleştirisinin anımsatılması üzerine) Bir insanın özellikle bilgili, devlet umuru görmüş bir insanın özeleştiri yapmasını saygıyla karşılamak gerekiyor, belki buna da ihtiyacımız var. İnsanlar tümüyle hatadan arınmış kişiler değildir. Hepimizin hatası olabilir, özeleştiriyle biz hataları hem kabul etmiş hem de topluma aktarmış oluruz, özeleştiriye saygı duyuyorum.
HERKES GENEL BAŞKAN OLUR: (Sarıgül'ün genel başkan adaylığından rahatsız olur musunuz? sorusu üzerine) Yoo, hayır niye olsun? CHP’de herkes genel başkan adayı olabilir. Sonuçta hukuk dediğimiz bir kavram var. Bizim bir tüzüğümüz var. Kim, nasıl genel başkanlığa aday olur, belli. Kurultaya gideriz biri seçilir, biri kaybeder ama, kaybedenin seçilenin elini kaldırmasını isterim. Biz demokratik ülkede olması gereken kuralları hukuku işleteceğiz, yoksa birisi geldi aday oldu biz onu engelleyelim, böyle bir düşünce yok, eski hastalıklardan partiyi kurtaracağız.