Otomotive büyük destek
İnternet vergisinde büyük indirim, otomotive destek
OTOMOTİVE DESTEK
Bakanlar Kurulu Toplantısı'ndan sonra konuşan Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, hurda araçların tasfiyesine ilişkin düzenleme yapılacağı bilgisi verdi: "Ekonomik ömrünü doldurmuş araçlara yönelik olarak düzenleme yapılacak. Bunlar zaten önemli ölçüde trafiğe çıkamıyor. Bunları tasfiye etmek anlamında bir imkan sağlanacak"
İNTERNETTE VERGİ İNİYOR
Çiçek, internet iletişiminden alınan vergi de indirim yapılacağını açıkladı. İnternette özel ileştişim vergisi yüzde 15'ten yüzde 5'e indiriliyor.
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçek, son günlerde sosyal tarafların da Kısa Çalışma Ödeneği
üzerinde vurgu yaptığını anımsatarak, "Bu konuyu bugün prensip itibariyle
kararlaştırmış oluyoruz, bu ödeneğin kullanılmasıyla ilgili" dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada,
edebiyatçı Orhan Duru ve çığ felaketinde hayatını kaybedenlere rahmet,
yakınlarına başsağlığı diledi.
Bakanlar Kurulunun bugünku toplantısında 3 kanun tasarısının ele
alındığını anlatan Çiçek, bunlardan bir tanesinin Bankacılık Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun tasarısı olduğunu söyledi. Çiçek, uzun bir zamandan beri
bu sektörle ilgisi olan tarafların ve sektörün kendisinin kanunda yapılması
gereken değişikliklerle ilgili bazı talepleri bulunduğunu belirtti. Kanundaki
değişikliğin müzakerelerin sonucunda ortaya çıktığını kaydeden Çiçek,
"Düzenlemenin maksadı evvela bürokratik süreçlerin kısaltılması ve maliyetin
azaltılması. Bankaların faaliyetlerine ilişkin bazı sınırlamaların BDDK'nın etkin
gözetim ve denetim yapmasına engel olmayacak şekilde kaldırılması. Dolayısıyla
bankalara daha serbest hareket etme imkanı geliyor. Gelişen şartlara göre yeni
önlemlerin alınmasına ve finansal piyasaların gelişmesine imkan sağlanması olarak
bu kanunun amacının ifade edilebilir" diye konuştu.
Bunların büyük ölçüde teknik konular olduğunu vurgulayan Çiçek, kanunda
"finansal holding şirketlerin tanımı" şeklinde madde bulunduğunu anımsattı. Bu
kavramın AB standartları çerçevesinde yeni baştan ele alındığını ifade eden
Çiçek, finans holdingleşmesinin bir çatı altında toplanabileceğini söyledi.
Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlardan hüküm giyenlerin banka
kurucuları arasında yer alamayacağını belirten Çiçek, bunun bir kısıtlama
olduğunu kaydetti. Bu kanunla Türkiye'de banka kurulması sürecinde mütekabiliyet
konusunun da düzenlendiğini anlatan Çiçek, şöyle devam etti:
"Bankacılık hizmetleriyle ilgili destek hizmetleri hariç BDDK'dan izin
süreci yeniden düzenleniyor. Yani her konuda BDDK'dan izin almak yerine, belli
ana konularla ilgili kanunda belirtilen konularla ilgili izin alınabilecektir.
Böylece bankaların daha rahat hareket etme, karar verme imkanı ortaya
çıkmaktadır.
Kalkınma ve yatırım bankalarının sağladıkları fonlara ilişkin
düzenlemeler var. Bugün yatırım bankaları bu fonlardan istifade edemiyor. Sadece
kendi kaynaklarından müşterisine imkan sağlıyor. Dolayısıyla müşterisini
imkanlarında bir fon şeklinde değerlendirme imkanı olacaktır. Ayrıca Anayasa
Mahkemesi'nin iptal ettiği hususlar var. Bu ve benzeri pek çok konuyu ayrıntılı
bir şekilde düzenliyor bu kanun tasarısı."
Çiçek, ikinci kanun tasarısının Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı olduğunu belirtti. Vergi mevzuatında
zaman zaman değişiklikler yapıldığını anımsatan Çiçek, özellikle gelir vergisiyle
ilgili olarak geçmişte birçok düzenleme yapıldığını söyledi. Çiçek, bunların
amacının ekonomide rekabet gücünün artırılmasını sağlama, serbest piyasa
ekonomisine uyumu temin etmek, istihdamı teşvik etmek ve vergiyi tabana yaymak,
kayıt dışılığı ortadan kaldırmak gibi çağdaş, modern vergi sistemlerinde
öngörülen hususları da Türkiye'nin yakalaması olduğunu belirtti.
Vergi sistemine yönelik yapılan düzenlemelerin bir kısmının içinden
geçilmekte olan ekonomik sıkıntılar açısından da önem arz ettiğine işaret eden
Çiçek, şunları kaydetti:
"Kısa çalışma ödeneği diye son günlerde sosyal tarafların da üzerinde
vurgu yaptığı bir konu var. Bu konuyu bugün prensip itibariyle kararlaşırmış
oluyoruz, bu ödeneğin kullanılmasıyla ilgili. Bunun içeriği nelerden ibaret
olacak? Bunu sosyal taraflarla son çarşamba günü bir toplantı daha yapılacak, bir
kısım ayrıntıları da yarın Sayın Başbakan açıklayabilir ama prensip itibariyle
kısa çalışma ödeneğini gündeme getirmiş oluyoruz. Bunun amacı çalışan kişilerin
iş akitlerinin feshedilmemesi. Yani mümkün olduğu kadar bu kriz sebebiyle çalışan
insanların işsiz kalmamasını temin bakımından bu ödeneğin kullanılmasına imkan
tanıyan bir kararı prensipte almış oluyoruz.
İkincisi, çeklerle ilgili düzenleme. Maalesef 'iradem dışında çek elimden
çıktı' tarzında bir kısım konuyu suistimal eden, kötüye kullanan insanlar var.
Dolayısıyla çeklerle ilgili bir düzenleme de bu kanun çerçevesinde gündeme
gelebilecek ve kısa sürede bir yasal düzenlemeye kavuşmuş olacak.
Üçüncü olarak bu kanunla beyannamelerin denkleşmesi dediğimiz bir hedefi
gerçekleştirmiş olacağız. Vergi dairelerine verilen muhtasar beyanname ile sosyal
güvenlik kurumlarına verilen sigorta bildirgelerinin birleştirilerek tek bir
beyanname şeklinde verilmesi arzu ediliyor. Dolayısıyla bu önemli bir kolaylığı
getirmiş olacak. Ayrıca ülke kalkınması, istihdam ve mili gelire önemli
katkılarda bulunacak. Büyük ölçekli yatırımların gerçekleştirilmesine imkan
sağlayacak düzenlemeler bu kanunda yer alacak. e-devlet ve e-ticaret
uygulamalarının yaygınlaştırılması ve işlemlerin elektronik ortamda yapılmasını
kolaylaştırmak üzere internet iletişiminden alınan özel iletişim vergi oranı
indirilmektedir."
Gerek yerli gerekse yabancı kurumsal yatırımcılar bakımından uygulamada
ortaya çıkan tereddütler bulunduğunu vurgulayan Çiçek, bunların ortadan
kaldırıldığını belirtti.
-HURDA ARAÇLAR-
Çiçek, ekonomik ömrünü tamamlayarak veya çeşitli nedenlerle motorlu taşıt
olma vasfını yitiren, hurda haline gelen, çalışma imkanı bulunmayan karayolları
ve trafik düzenine zarar veren eski model motorlu kara taşıtlarının tasfiyesine
ilişkin düzenlemelerin de bu kanunla yeni bir yasal dayanağa kavuşacağını
söyledi.
Toplantıda, bazı kamu kurum ve kuruluşlarının bir kısım borç ve
alacakların düzenlemesine ilişkin kanun tasarısının da gündeme geldiğini anlatan
Çiçek, şunları söyledi:
"Bu kanunun amacı enerji alanında faaliyet gösteren bazı kamu kurum ve
kuruluşlarının mali yapılarını güçlendirmek üzere bir kısım borç ve alacaklarının
takas veya mahsubu suretiyle tasfiye edilmesine ilişkin düzenlemelerdir. Bu
kapsama hangi kuruluşlar giriyor? Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Türkiye Taş
Kömürü Kurumu, Botaş, Elektrik Üretimi A.Ş, Türkiye Elektrik Üretim A.Ş, Türkiye
Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş'yi kapsıyor.
Bunların birbirlerinden alacakları var. Karşılıklı alacak, borç ilişkileri var.
Bunun bir düzene kavuşturulmasında fayda var. Kendi iç bünyelerinin
kuvvetlendirilmesi, hesaplarının daha rasyonel olabilmesi bakımından."
Çiçek, "Türkiye'nin karşı olduğu konunun, İsrail Hükümetinin
politikaları olduğunu" belirterek, "Ne İsrail halkıyla ne Musevi kökenli
insanlarla ne de Türkiye'de en az benim kadar, en az sizler kadar bu ülkenin aziz
ve saygıdeğer Musevi kökenli vatandaşlarımızla bir alakası vardır" dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada,
toplantıda, kanun tasarılarının yanı sıra AB ve dış politikaya ilişkin
değerlendirmeler de yaptıklarını söyledi.
Toplantıda Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın, hem Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın hem de kendisinin yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi
verdiğini belirtti.
Yeni süreçte en başta muhalefet partileri olmak üzere bütün sivil toplum
kuruluşlarının daha aktif desteğini beklediklerini ifade eden Çiçek, 2009
yılının, ilan edilen Ulusal Program çerçevesinde taahhütlerinin eksiksiz,
duraksamadan yerine getirilmesi bakımından önem arz ettiğini vurguladı. Bunun
için daha yoğun bir çalışma yapmaları gerektiğine dikkati çeken Çiçek, TBMM'ye
sevk edilen 30'a yakın yasa bulunduğunu, ancak, Meclis'in çalışma düzeni hesaba
katıldığında bunların kısa sürede yasalaşamayacağını kaydetti.
"Muhalefet partilerinin de bu konudaki düşünceleri, telkinleri,
destekleri için bir ziyaret serisi" başlatıldığını anımsatan Çiçek, MHP'ye
yapılan ziyaretin olumlu olduğunu, önümüzdeki günlerde diğer partilerin de
ziyaret edileceğini bildirdi. Çiçek, şunları söyledi:
"Ancak tekrar tekrar ifade etmeliyim ki bu iki taraflı işleyen bir
süreçtir. 'Bu süreçte yavaşlama var, duraksama var' tarzında zaman zaman
değerlendirmeler yapılıyor. Sonuçtan bakarak belki bu değerlendirmeler yapılıyor,
ama ayrıntıya girdiğimizde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak bizim
kararlılığımız ve gayretlerimizde bir noksanlık yok, aksama söz konusu değil, ama
buna rağmen bu sürecin daha hızlı gidebilmesi noktasında AB'nin de belli bir
çabanın içine girmesi lazım. Çünkü bu 33 başlıktan 8'i Kıbrıs'tan dolayı, 5'i
Fransa'dan dolayı bloke edilmiş vaziyette. 10 tanesiyle ilgili zaten açılış
yapıldı, geriye çok az sayıda müzakere edilebilecek başlık kalıyor. Bunlaran
10'uyla ilgili tarama raporu sonuçları Türkiye'ye ulaşmadı. Bunlar dikkate
alındığında eğer bir yavaşlama varsa konuyu tespit anlamında bunu ifade etmeye
çalışıyorum, ama hem Türk kamuoyu hem AB açısından üzerimize düşen çabayı
gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Buna karşılık da başkaca desteklere de
ihtiyacımız var. Geçmişte de bu süreçle ilgili olarak muhalefet partisi olarak
CHP'nin çok önemli katkıları olmuştu. Bu dönemde de tüm partilerimizin bu katkıyı
vereceğine inanıyoruz."
-GAZZE-
Çiçek, Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Filistin-İsrail ihtilafıyla
ilgili, 27 AB üyesi ülkenin yanı sıra Mısır, Norveç, Türkiye, Filistin ve Ürdün
olmak üzere 32 ülkenin dışişleri bakanlarının yer alacağı toplantıya katılacağını
hatırlattı.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının bilançosunu açıklayan Çiçek,
böylelikle Türkiye'nin neden bu konuda çaba, gayret içinde olduğunun daha iyi
anlaşılacağını ifade etti.
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, şu ana kadar bin 300'ün
üzerinde Filistinli'nin yaşamını kaybettiğinin tahmin edildiğini söyleyen Çiçek,
enkaz altında kaç kişi olduğunun bilinmediğini, enkazlar kaldırıldıkça ölü
sayısının artabileceğini kaydetti.
Bölgede 5 binden fazla yaralı olduğunu, 4 bin binanın tahrip edildiğini,
20 bin binanın hasar gördüğünü, saldırılar sonucu 50 bin 800 kişinin evsiz
kaldığını anlatan Çiçek, yaklaşık 1.9 milyar dolarlık maddi hasar meydana
geldiğini belirtti.
Saldırılarda 5 Birleşmiş Milletler Yardım Ajansı çalışanının hayatını
kaybettiğini, ajansın kullandığı 53 binanın yıkılıp hasar gördüğünü dile getiren
Çiçek, bunların 37'sinin okul binası olduğunu vurguladı.
Çiçek, BM kaynaklarına göre hayatını kaybeden Filistinlilerin en az yüzde
25'inin, bir başka veriye göre ise en az yüzde 42'sinin kadın ve çocuk olduğunun
belirtildiğini aktardı.
Cemil Çiçek, "Türkiye daha işin başında, bu dram bu boyutlarda ortaya
çıkmadan evvel bir taraftan ateşkesin sağlanabilmesi, öbür taraftan da izole
edilmiş, tecrit edilmiş Gazze'de yaşayan insanlara insani yardımların
ulaştırılabilmesi bakımından insani bir çaba, gayretin içinde olmuştur.
Türkiye'nin baştan beri çabaları bu iki maksadın teminine matuftur" diye
konuştu.
-"AZİZ VE SAYGIDEĞER MUSEVİ KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIZ..."-
"Türkiye'nin başından beri bölgede kalıcı bir barışın ve ateşkesin
sağlanabilmesi için üzerine sorumluluk düştüğü kanaatiyle bir gayretin içerisine
girdiğini" söyleyen Çiçek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve Hükümet'in çabalarının bu çerçevede değerlendirilmesini istedi. Çiçek,
şöyle konuştu:
"Ancak konuşmaları, yapılan çabaları farklı şekilde değerlendirenler
olmuştur. Açıkça ifade etmek istiyoruz ki Türkiye'nin karşı olduğu husus, İsrail
Hükümetinin politikalarıdır. Bunun altını çiziyorum. Bizim karşı olduğumuz husus
uygulanan politikalarla ilgilidir. Nitekim bu uygulanan politikaların ne denli
insani dram yaşattığını, hayatını kaybeden çocukları, kadınların feryadını,
ailelerin çektiği ıstırapları tüm dünya gündeme getirmiştir. Böyle bir insanlık
dramı karşısında, Türkiye bu politikalara karşıdır, ne İsrail halkıyla ne Musevi
kökenli insanlarla ne de Türkiye'de en az benim kadar, en az sizler kadar bu
ülkenin aziz ve saygıdeğer Musevi kökenli vatandaşlarımızla bir alakası vardır.
Kimse konuyu şu veya bu istikamette çarpıtmamalıdır. Bunu hepimiz biliyoruz,
şahsen bilirim ki aramızdaki hukuk sebebiyle bu ülkenin kalkınmasında, bu ülkenin
belli başarıları elde etmesinde bu insanların da en az bizler kadar katkısı,
çabası ve gayreti olmuştur. Mesela bir Jak Kamhi'yi buradan saygıyla anıyorum.
Çünkü bir çok çabayı, gayreti belli ilişkilerin geliştirilmesi bakımından
birlikte göstermişizdir. Son derece vatanseverce çabaların, gayretlerin
içerisinde olmuştur. Bir İshak Alaton, bir rahmetli Üzeyir Garih uzun yıllar
Musevi cemaatinin başkanlığını yapmış olan Bensiyon Pinto dahil olmak üzere,
bunlar benim bildiklerim, bu listeyi uzatabiliriz.
Bunların hepsi Türkiye'nin kalkınması açısından, Türkiye'nin yararına
olan her işin önünde, içinde ve arkasında olmuşlardır. Dolayısıyla bu insanlar bu
ülkenin aziz vatandaşlarıdır. Kimsenin konuyu başka türlü değerlendirmesi ne
doğrudur ne de haklıdır. Onun için Türkiye'nin politikası, doğrudan doğruya
uygulanan politikalara karşı olmaktır. Bunu biz söylüyor değiliz. Nitekim Musevi
asıllı pek çok yazar, bu konuda düşüncesi olanlar da uygulanan politikaların
yanlışlığını zaman zaman dile getirmişlerdir. Bu ülkede yaşayan vatandaşlarımızın
hepsi aynı haklara, aynı imkanlara sahiptir ve güvenlikleri de Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin teminatı ve güvencesi altındadır."
Çiçek, Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve
Alacakların Düzenlemesine İlişkin Kanun Tasarısı ile getirilen düzenlemenin,
mahalli idareler ve belediyelerle bir alakasının bulunmadığını bildirdi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin yaptığı açıklamanın ardından
gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Enerji kitlerinin ne kadar borç ve alacaklarından
bahsediyoruz. Rakam verebilir misiniz?" sorusunu yanıtlarken Çiçek, şöyle
konuştu:
"Hayır o rakamlara boğmak istemem, neticede kanun yasalaşana kadar bu
rakamlar devamlı değişebilir ama geçmişte de zaman zaman devlet kurumları
arasında bir alacak borç ilişkisi olduğu zaman bu tip yasalar çıkar. İsimlerini
okuduğum kuruluşların birbirlerinden alacakları var. Bu alacaklar zamanında
ödenmediğinde bu borçlar başka türlü finanse edilmektedir. Bunun da o kuruluş
açısından ilave yük getirdiğini biliyoruz. O nedenle böyle bir düzenlemeye
ihtiyaç var. Rakamlar değişebilir, onları konuşmadık."
"IMF ile görüşmeler hakkında sunum yapıldı mı, yeni anlaşma ne zaman?"
sorusuna, Çiçek, "IMF konusunu bugün görüşmedik. Bu müzakereler bildiğim
kadarıyla devam ediyor. Bu tip müzakerelerde kesin sonuç almadan yapılacak
açıklamalar da müzakerelerin sağlığı, sıhhati açısından sakıncalı oluyor"
karşılığını verdi.
Cemil Çiçek, "İnternetten alınan özel iletişim vergisinin indirilmesi
söz konusu. Bu kaça indirilecek? Bu konuda bir rakam verebilir misiniz?"
sorusunu da "O konuları bugün görüşmedik. Kanunların genel felsefesini ve
amaçlarını söylemeye çalıştım" diye yanıtladı.
Ekonomik ömrünü tamamlamış araçlara ilişkin düzenlemenin kaç yıllık
araçları kapsayacağı ve nasıl bir indirim uygulanacağına ilişkin soruya, Çiçek,
şu karşılığı verdi:
"Bunların ayrıntısı kanunda var. Bu her zaman gündeme geliyor. Ekonomik
ömrünü doldurmuş, belki garajda, belki hurdalıkta ama kayıttan silinmediği için
onunla ilgili hiç durmadan vergi veya benzeri yükümlülükler geliyor. Bir süre
sonra hem çalışmıyor, hem devreden çıkmış ama buna karşılık da o kişiyle ilgili
bir borç tahakkuk ediyor. Bunların ekonomik ömrü dolduysa, bunlarla ilgili bir
düzenlemeye ihtiyaç var. Bu kanun buna imkan verecek."
Çiçek, "Bir belediyenin de BOTAŞ'a borcu varsa bu düzenlemeyle bunda da
mahsuplaşma olacak mı?" sorusunu yanıtlarken, "Hayır, bu tür bir tartışmaya
meydan vermemek için kuruluşların isimlerini teker teker okudum. Kimse 'şu
oluyor, bu oluyor' tarzında bir yanlış değerlendirmeye girmesin. Dolayısıyla
mahalli idarelerle ilgili burada bir düzenleme kesinlikle yok" diye konuştu.
BOTAŞ'ın belediyelerden alacaklarının yarattığı sıkıntının nasıl
aşılacağı yönündeki bir soruya da Çiçek, "Bunu genellemek yanlış. 'Her
belediyenin BOTAŞ'a borcu vardır' diye bir genelleme yapmayın. 60'tan fazla ilde
doğalgaz verildiğine göre sanki doğalgaz alan tüm belediyelerin borcu varmış gibi
bir sonuç çıkar, bu doğru değil. Bazı belediyelerle belki bir alacak borç
ilişkisi var. Bu da ihtilaflı olduğu için. O netleştiği takdirde onu alabilir.
Bunun yolu da vardır. Onun için bu getirdiğimiz düzenlemenin mahalli idarelerle,
belediyelerle bir alakası yok" karşılığını verdi.
-KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ-
Cemil Çiçek, "Kısa çalışma ödeneği zaten var olan bir uygulama. Burada
yeni olan nedir?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar ne kadar uygulandı, ne çapta uygulandı, neleri içine
alıyor. Yoksa yeni bir şey icat ediyor değiliz. Zaten yasalarımızda bu tip
kavramlar, tedbirler var ama bu tedbirler her zaman uygulanıyor diye de bir husus
yok. Yaşanan kriz sebebiyle iş akitleri feshedilmesin diye bunu belki biraz daha
geniş çaplı, süresi bakımından daha makul, daha kabul edilebilir ve benzeri bir
kısım kriterler açısından sosyal taraflar bunları değerlendirecektir. Belki,
Sayın Başbakan yarınki konuşmasında temas edebilir mi? Bilmiyorum ama Çarşamba
günü zaten sosyal taraflar bir araya gelecek. Bu imkanın kısa sürede devreye
sokulmasını istiyoruz."
Kısa çalışma ödeneğinin sekiz aya çıkarılması yönündeki haberleri
anımsatan gazeteciye, Çiçek, şu karşılığı verdi:
"Ayrıntıya giremem ben. Ben burada getirilen tedbirlerin felsefesi ve
amacını ifade etmeye çalışıyorum, ayrıntısı değil. Nedir amaç? Ekonomik kriz
sebebiyle bir kısım zorluklarla karşı karşıya kalan işletmelerde işçi
çıkarılmasını önlemek maksadıyla eldeki imkan ölçüsünde yardımcı olmaktır.
Felsefesi budur. Bu sekiz ay mı olur, altı ay mı olur, başka bir zaman dilimi mi
olur, ben bilemem. Buradan söylesem zaten çarşamba günkü görüşmelere gerek
kalmaz. Ortada devletin imkanı belli, beri tarafta da problem belli. Taraflar bir
araya gelecek, bir makul nokta neyse bunu değerlendirip ortaya koyacaklardır.
Hükümet olarak bizim karar verdiğimiz husus, bu imkanın olabildiğince bu süreçte
kullanılabilmesine imkan sağlamaktır. Meseleyi öyle değerlendirmek lazım."
Çiçek, "Ekonomik ömürünü tamamlamış araçlara ilişkin vergi indirimi,
sıfır araç satışını özendirmek için kullanılabilir mi?" sorusuna ise şöyle
yanıtladı:
"Bunlar zaten önemli ölçüde trafiğe çıkamıyor. Trafiğe çıkamadığına göre
onu var kabul etmek de zaten bir ölçüde yanlıştır. Garajda ya da bir yerde
bekliyor. Kaza yapmış, ömrünü doldurmuş, trafiğe çıkma şansı yok. Onunla ilgili
bir kısım işlemler de yürüyor, beraberinde külfet getiriyor. Bunları tasfiye
etmek anlamında bir imkandır ama bu beraberinde bir araç alımını da getiriyorsa,
o da işin bir başka yönüdür. Geçimini buradan sağlayanlar eldeki aracı artık
kullanılmıyorsa, trafiğe çıkmıyorsa, geçimini de bu yoldan temin ediyorsa, ister
istemez bir kısım yeni araçların da alınması söz konusudur. Yeni araç mı olur,
ikinci el mi olur, o da artık ilgili mükellefin ya da vatandaşın kendi tercihine
bağlıdır."